5.

288 11 1
                                    


Kapadım gözlerimi. Susturdum sesleri. Kulağımda bir çınlama,kasıklarımda derin bir sızı başımda delicesine bir ağrı. Bedenimde koca bir yük büyük bir kirlilik. Sıkı sıkıya sarıldım yorganıma. Hayır hayır ağlamayacaktım. Fayda etmeyecekti. Bir faydası olmayacaktı. Gidenlerin geri dönmeyeceği bir yola girmiştim. Ne Asaf'ın yüzüne bakabilecek nede bu dünyada nefes alabilecektim. Herşeyim bir gecede elimden alınmıştı. Yağmurlu bir günde bulmuş Boran Görkem beni. O zaman bir bela olmuş hayatıma. Temiz bedenime daha o gün çamur sıçratmış. Aslında ben yıllar önce kirlenmişim de haberim yokmuş. Meger ben çoktan onun için işaretlenmişim. Kalbimdeki ağırlık nefes almamı engeleldi. Ne kadar dirensemde yaşlarım usul usul döküldü. Aklıma gelen sahneler ile delirecek gibi oluyordum. Bedenime dokunuşu kulağıma eğilip seviyorum diyişi beni tekrar eve getirişi. Neden. Neden yaşıyordum ben bunları. Ne suçum vardı? Herkes istemez miydi onu çok seven ondan asla vazgeçmeyen birini?Ama bu...bu çok iğrenç bir sevgiydi. Ah..ah yarını olamayan günlere kaldım. Gözüme uyku girmiyordu. Sabahın dördüydü. Ölümümün ilk günü. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Küveti sıcak su ile doldurup içine girdim. Uzun uzun yıkandım. Hem yıkanıp hem ağladım. Yaşadıklarımı anlatamıyordum. Sadece şu bakiydi. Acı. Acı hep ordaydı ve hiç çıkmıyordu. Yarın anne babamın yanında mutlu gibi davranmalıydım. İyiymis gibi davranmalıydım. Elimden kayıp gidenlere inat gülmeliydim. Oysaki....oysaki ben...ben ölmüştüm. Ne hayallerim ne umutlarım vardı benim. Asaf'ın bana dokunuşunu hayal dahi ederken utananıyordum. Şimdi bedenim kirlenmişti. Anne ve babamın canı için canımı vermiştim. Ama bu öyle bir ölüm ki hergün her saniye daha fazla acıtıyor canını.

Başımın ağrısına daha fazla dayanamadım. Banyodan çıkıp üzerimi giyindim. Çekmecemde bulunan ağrı kesicilerden iki tane üst üste içip yatağıma uzandım. Gözlerimin içi ağlamaktan yanıyordu. Uyumak ve bütün bunların birer kabus olmasını dileyerek kapattım gözlerimi.

....

Saçlarımı narince okşayan ellere uyandım. Annem bana gülümseyerek bakıyordu. Bir an herşeyi unutmuştum.

-Günaydın kuzum. Bil bakalım neler oldu?

-Ne oldu anne?

-Batmaktan kurtulduk İdil. Gerçekten kurtulduk! Az sonra eşyalarımız geri gelecek.

Yataktan hafif doğruldum. Kasıklarımda hala bir sızı vardı.

-Nasıl yani?

-Biri babana yardım etmiş. Herşey eskisi gibi düzeldi kızım.

Annem sevinç ile bana sarıldı.

-Hadi kalk giyin.

Annem odadan çıkıp gidince acı icerisinde kalkıp giyindim. Demek biri babama yardım etmişti. Bu güzel bir haberdi. Ama benim için artık hiçbirseyin önemi yoktu. Dediğim gibi gidenin geri gelemeyeceği bir yola girmiştim.

.....

Bir hafta geçmişti. Ama benden geriye hiçbirşey kalmamıstı. Gün gittikce kanım bedenimden çekiliyordu. Eşyalarımız gelmiş anne ve babam eskisi gibi kahkaha atıyorlardı. Daha bir hafta önce birbirine hakaretler savuran karı koca gitmiş yerine kırk yıllık mutlu ve her daim birbirlerinin yanında olan bir çift gelmişti. Onlar adına mutluydum. En azından şimdi hayattaydılar. Yanımdaydılar. Belkide bir nebze olsun aldığım nefes bunun için değmişti.  Bugün evimizde bir koşusturmaca vardı. Babama yardım eden kişi eve gelicekti. Bizimkiler teşekkür etmek için eve davet etmişlerdi. Odama çıkıp son bir haftadır yaptığım şeyi yaptım. Yatağıma uzanıp usul usul ağladım. Unutmak istiyor ama unutamıyordum. Ne olucaktım ben? Ben ne yapacaktım? Telefonumun sesi kulaklarıma dolunca göz yaşlarım daha şiddetli akmaya başladılar. Son bir haftadır Asaf hergün durmadan arıyordu. Ama benim o telefonlara bakacak yüzüm yoktu. Biliyorum bu saatten sonra ona gidemezdim. Bu saatten sonra bizden olmazdı. Bizim saf,temiz aşkımız yok olmuştu. Ve ben ona gölge düşürmeden gidecektim. Ne zardu insanın sevdiğinden ayrılması. Ayrılan insanları hiç anlamıyordum. Hem ayrılıp hem ağlıyorlardı. Oysaki hiçbirşey ayrılığa hemen bahane olmamalıydı. Benimkisi...benimksi hariç. Kimse ölü bir sevmez. Sevemez. Er yada geç Asaf'ın karşısına çıkıp ayrılmak istediğimi söyleyecektim. Peki ben...ben bunu nasıl yapacaktım? Hangi kalp dayanır buna? Boyunmdaki hayali ip gid gide sıkıyordu beni. Aynanın karşısına geçtim. Bu solgun yüz bana mı aitti. Bu ben miydim? Yutkunmak hangi ara bu kadar zor olmuştu. Derin bir nefes aldım. Cigerlerime ulasmadı bile. Ama bir karar vermeme yetti. Ve ben o kararı yerine getirecektim. Hemen önümdeki çekmecenin içini açıp Asaf ın bana aldığı müzik kutusunu elime aldım. Ne çok seviyordum bunu. Ama artık sevmiyorum. Sevmeye hakkım yok. Kirli bir kadındım ben. Sevmeye de sevilmeye de hakkım yoktu benim. Müzik kutusunu sertçe tutup yere bırakınca parçalara ayrıldı. Kalbim gibi. Eskin bir cam parçasını alıp bileğime getiridim. Yeterdi gayrı. Nefes alamak ile almamak arasındaki ince çizgide yaşamak çok yıpratıyordu. Bu saatten sonra Allah bana yeni bir nefes bahsetmeyeceğine göre bende kalanını sona erdierecektim. Oysaki bir zamanlar yaşamayı ne çok isterdim. Küçükken yaşadığım hastalıkların biran önce bitmesi ölmememek için nede çok dua ederdim. Kınadığını yaşar insan derler.  Eskiden canına kıyan insanları çok kınardım. Her ne olursa olsun cana kıymayı hiç doğru bulmazdım. Bilemiyormuş insan. Uzaktan uzağa bilemiyormuş. Kararlıydım bu hayatta bir son verecektim. Yaşadıklarım bir bir gözümün önüne gelince camı sertçe bileğime geçirip kesitim. Diğerinede aynı şeyi yapıp ölümümü bekledim. Annem aşağıda akşama gelicek misafir için hazırlık yapıyordu. Kim bilir nasıl mutluydu. Ben ölünce üzülecek. Hatta çok üzülecek. Ağlayacak. Peki o zaman ne anlamı aklır annemi yaşarken öldürecektim. Oysaki ben ben o yaşasın diye katlanmadım mı bunlara. Babam üzülecekti. Sabahları uyanmak istemeyecekti. Hiç gülmeyeceklerdi. Biliyorum...biliyorum herşey cok kötü olacaktı. Kalbime bir korku girdi. Az önce öfke ile iestiğim bileklerim acıyordu.canım yanıyor ayağa kalkamıyordum. Başım dönüyordu. Allah kahretsin! Ölmek üzeryken bile geride bırakacaklarım için ölümden vazgeciyordum. Anne ve babama bunu yapamazdım. Ayağa kalktım. Birini çağırmam birşey yapmam lazımdı. Ama azar azar kapanan bilincim bana engel oluyordu. Ellerim kan içinde parkelere usul usul damlıyordu. Gözkerim kararıyordu. Aklıma tekrar yaşadıklarım geliyordu. Annem,babam,yıkık dökük o bina,siyah çarşaflı yatak,Boran,Asaf'ım. Kaybettiğim herseyim. Ve o an gözlerim kapanıyrdu. Yer ayaklarımın altından kayıp düşerken odamın içine giren siyah gölege beni sıkıca sardı. Ama gözlerim çoktan kapanmıştı. O an içimden ne ölmeyi neden yasamayı değil Arafta kalmmayı diledim.

"Küçücük mini minnacık bir oy ve ponçik bir yorumm🤗🤗."

MAHKUM(Arafta Kalmış Aşklar.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin