6.

261 10 13
                                    


Bir rüya gördüm. Rüyadan ziyade yaşadıklarımın kısa bir özetiydi. Gözlarim kapalı bilincim açık. Ölmemişim. Korkuyorum,gözlerimi açmaktan,yüzleşmekten. Çok korkuyorum. Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Hastahanedeydim. Olması gerektiği gibi. Evet nerde kalmıştık? İntahar ederek biraz ara vermiştim yaşamıma peki şimdi nerde kaldık? Kaldığım yerden devam mı edecektim? Odanın kapısı açıldı. İçeriye bir doktor geldi beni kontrol ettikten sonra çıktı. Hiç konuşmadı. Her halde kötü durumda olduğumu oda anladı. Çok sakindim. Fazla sakin! Bu halim beni korkutuyordu! Ne yapacağımı bilmemek zorla sokuyordu beni. Çok geçmedi içeriye annem ve babam girdi. Yaşlı gözler ile. Bana sarılıp saçlarımı okşuyorlardı. Yüzüme binbir öpücük kondururken ben öylece kalmıştım. Bir zamanlar tepkisiz durmayı asla başaramayan ben şimdi bir duvardan farksızdım. Sevseler de dövselerde hep aynıydım.  Annnem ağlayarak neden bunu yaptığımı soruyor ama benden en ufak bir tepki dahi almıyordu. Odanın kapısı tekrar açılınca hepimizin gözü o tarafa bakıyor. İste o an...o an bedenime bir titreme hüküm sürüyor. Gözlerim dolup bağırmak istiyorum ciğerlerime hava gitmiyor sanki.

-Geçmiş olsun.

Sesi....sesi iğrenç! Kendisi iğrenc varlığı iğrenç!!! Nefret ediyorum nefret ediyorum! Defol burdan! Gitttt!

-Sağol Boran oğlum. Sen olmasan belkide şimdi kızımız hayatta değildi.

Aniden babama döndüm.

-Boran,bize yardım eden genç. Murat amcanın oğluymuş. Bizde akşam ögrendik. Bize geldiği sırada elini yıkamak için banyo yerine senin odana yanlışlıkla girince seni görmüş. Onun sayesinde hayattasın.

Hah onun sayesinde mi hayattayım. Yanlıs baba. Ben onun sayesinde öldüm. O benim katilim.

Bizimkiler biraz daha yanımda kalıp dısarı çıkınca o hala odada yanımdaydı. Geldiginden beri bir kösede oturmustu. Öfkeliydi bunu görebiliyordum. Ama neye öfkelenmisti bilmiyorum. Yanıma kadar gelip önümdeki sandalyeye oturdu. Gözleri kan cangına döndümştü.

-Öldüm öldüm diridildim İdil. Seni o odada o halde görünce nefesim kesildi. Sen...sen bunu kendine nasıl yaparsın? Nasıl....canına kıyarsın sen!

Konuşmadım. Ondan tarafa bile bakmadım. Dışarıdaki güneş içeriye sızıyordu. Güneşe bakïp derin bir iç çektim.

-Ben seni çok seviyorum İdil. Biliyorum bunları benim yüzümden yaptın ama telefi edeceğim.

Sanki hiçkimse konuşmuyorcasına önüme bakıyordum. O sırada elimde hisettigim eli ile hızla geriye çektim.

-Dokunma!

-Korkma benden.

-Senin varlığın bile korkunç! Sen bir karabasansın! Defol git odadan! Bağırırım yoksa!!

-Dök içini acımaz benim canım!Sen yeterki iyi ol.

-Defol dedim sana!

-Bak İdil...

-Defol diyorumm!!!

-Önce beni dinle!

Dinirle ayaga kalkıp saçlarını çekiştirdi.

-Ben çok mu mutluyum sanıyorsun? Degilim Allah kahretsin hic mutlu değilim! Sana o sekilde dokunmak beni mutlu mu etti sanıyorsun!? Sen ne sandın İdil benim icin bir heves olduğunu ve sana dokunduktan sonra bunun bitecegini falan mı!!? Yanlıs o ...o sadece seni bana baglamanïn bir yoluydu. Başka yolum yoktu. Caresizdim İdil. Bende buna başvurudum. Böyle olsun istemezdim. Seni mutlulukla sarayım bana rızana teslim ol isterdim. Canını yaktığım her dakika için canım ne kadar çok yandı biliyor musun?

Boran dann...

Bilmiyordu. Görmüyordu beni. Öylece bakıyordu. Konusmaya bile tenezzül etmiyordu. Ben onu kendime bağlamak için çabalarken o ellerimden kayıp gidiyordu. Onu o sekilde görünce nefessiz kaldım. Yüreğim yandï. Yandım kavruldum. Öyle bir acıydı ki anlatılması çok zor. Tekrar yanına oturudum.

-Bak sakın üzme kendini. Ben herşeyi düzelteceğim. Yakında seni istemeye geleceğim.

Bu sözlerim onu daha öfkelendiriyordu.

-Defol!defol burdan degol iblis!! Senin gibi biriyle evlenmekten ise ölürüm daha iyi.

Sözleri kızgın birer hacerdi. Ama olsun eger bu ona iyi gelecekse olsun.

-İdil.İdil'im.

-Ya niye anlamıyorsun git burdan gözüm görmesin seni diyorum.

-Tamam...tamam sakin ol. Gidiyorum. Ama geri geleceğim. Lütfen yapma böyle.

-Git ve birdaha dönme. Bana hayatı nasıl zindan ettiysen nasıl nefesimi kestiysen senin nefesin kesilsin. Defol şimdi burdan.

-B...ben özür dilerim. Ben sadece seni sevdim.

-Sevmek mi? Sevmek mi bu! Seninde lanet sevgininde canı cehennme! Al o berbat sevhinide defol git burdan!

Hıçkıra hıçkıra ağlmaya başladı. Onu bu şekilde görmek beni parçalara ayırıyordu. Derimi yüzseler her halde anca bu kadar acırdı. Güzelim siyah saçlarını yoluyor gözleri kan çanağına dönmüştü. Sargılı bilekleri beni perisan edip büyük bir çıkmaza sürüklüyordu. Sinirden odadan  çıkıp arabama bindim. Delicesine direksiyona yumruklarımı geçirdim.! Neden neden sevmiyordu beni?oysaki ben onu çok seviyorudum. Bu yaptıklarım bu yaşadıklarımız ona olan sevgimdendi. Sandım ki benimle bir gece olursa artık benimle olmaya ikna olur. Şu anda üzgündü. Onu anlıyordum. Ama oda anlamalı bizim bizden başka kimsemiz yoktu. Bana iblis diyordu karabasan diyordu. Oysaki ben onun cenneti olmak istemistim. Kollarımda uyutup aşk sözleri fısıldamak istiyorudum. Koşup boynuma sarılsın istiyordum. Nefesini nefesime katmak istiyordum. Onun bedenini bedenime hapsetmek istiyordum. Sadece beni sevsin beni görsün istiyordum. Çok birşey istememistim ki! Arabamı çalıştırıp ordan uzaklaştım. Pes etmeyecektim. Er yada gec birgün oda beni sevecekti. Şu anda kızgındı,öfkeliydi ondan böyle düşünüp böyle hareket ediyor. Biliyorum birgün kırların arasından koşup benim kollarıma atlayacak.başıma giren tarifsiz bir acı vardı. O sırda telefonum çaldı. Arayana baktığımda Defne'idi. Açıp açmamak arasında kalsamda yinede onun söyleyeceği iki çift iyi söze olan muhtaçlığımdan açtım.

-Defne.

-Boran canım.

-Nasılsın?

-Ben Türkiye'ye geldim Boran.

Bir bu eksikti

MAHKUM(Arafta Kalmış Aşklar.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin