13

137 7 27
                                    

Bölüm @Rayana  adlı okuyucuma ithafendir

Şimdi  çok iyi anlıyorum, acı acıdığı için acıtıyormuş meğer.

Yazar dann...

Yağmur şiddetini arttırmış yağıyordu. İdil yollarda sırılsıklam ağlayarak ilerliyor. Boran yaşlı gözleri ile arbasını sürüyor. Sileceklerini sürekli çalıştırp görüş acısını açıyor. İşte o sırada yağmurda ağlaya ağlaya giden sevdiceğini gördü. Hemen arabayı durudup indi. Dışarı çıktığı gibi ıslandı. Yağmur bugün fazlasıyla yağıyordu.

-İdil.

İdil onu duymadan yoluna devam ediyordu. Islandığı için üşüyordu. Boran peşinden koştu.

-İdil.

Kulaklarına dolan ses ile İdil olduğu yerde durdu. Boran ise biraz uzakta durudu. Arkasını dönen İdil karşısında Boran'ı görünce daha çok ağladı. Boran ona ne olduğunu fazlasıyla merak ediyordu. Bir adım atmıştı ki İdil'e İdil ondan önce davranıp koşup Boran'a sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladı. Boran neye uğradığını anlamasada kollarını sevdiceğine doladı.

-Ne oldu? Ne oldu sana İdil'im?

Endişe Boran ın bedeninde kol geziyordu. Daha bu sabah vazgeçtiği sevdası şimdi ona sarılmış ağlıyordu. Boran onu ağlatanı bulup öldürmek istiyordu. İdil'den zor ayrılıp yüzünü avuçlarına aldı.

-Ne oldu sana? Anlat bana...anlat kurban olduğum. Yakma daha fazla canımı.

İdil'in ağlması daha şiddetleniyor üşüdüğü için titriyordu.

-İdil! Birşey söyle derireceğim burada! Delirtme beni be kadın!

-A...acıyor.

Dedi ve daha şiddetli ağlamaya başladı.

-Ne! Neresi acıyor! Bir yerini mi yaraladın? Tamam sakin ol hastahaneye gidelim hemen.

İdil kendisini bu kadar çok düşünen adamın aşkı karşısında birkez daha utandı.

-Kalbim acıyor Boran çok...çok acıyor.

Boran hiçbirşeye anlam veremiyordu. Sevdiceğini daha fazla yağmurda tutmak istemediği için kucağına aldı. İdil ise hiç ses çıkarmadı. Ağlması durmuş yerini iç çekişlere bırakmıştı. Boran arabasına ilerleyip arka kapıyı açtı. İdili yavaş bir şekilde bırakıp bagaja gitti. Ordan aldığı battaniyeyi İdil'in üzerine örtüp kapıyı kapattı. Kendi de sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı. Daha önce gitmek isteyipte kaza yaptığı için gidemediği dağ evine sürdü. Bu sefer hiçbirşey düşünmemye çalışarak sürdü arabayı. Önce dağ evine bir varayım da nasıl olsa sonrasını düşünürüm dedi. Yaklaşık yarım saat sonra dağ evine gelmişti. Önce koşup evin kapısını açtı. Ardından arabasına ilerleyip arka koltukta bıraktığı sevdiceğine baktı. Uyuya aklmıştı. Ama hala iç çekiyordu. Yağmur ise gittikçe daha fazla yağıyordu. İdil'i hemen kucağına alıp eve taşıdı. Bir kanepenin üstüne bıraktı güzelce. Ardından sırıl sıklam kıyafetlere baktı. İdil'in kıyafetini nasıl değiştireceğim diye düşünürken nir anda herşeyi boş verdi. Nede olsa daha öncede görmüştü onu. Hemen kendi odasına koşup İdile uygun birkaç parça kıyafet getirip İdil in üstündeki ıslak kıyafetleri çıkardı. Hem gözünü kapatmış hemde sevdiğinin canını acıtmamak için üstün çaba sarfediyordu. İdil i giydirdikten sonra üzerine bir battaniye örtüp boduruma koşup odun getiridi. Şömineyide yakınca heryer ısınmaya başlamıştı.

Kendi kıyafetlerinden de alel acele kurtuldu. Çünkü hem çok üsüyor hemde arada ahpşuruyordu. Hasta olamak istemiyordu.

Aradan saatler geçmiş öğleni biraz geçmişti. Hava sanki az önce hiç yağmur yağmamış gibi günlük günleşlikti. Buram buram gelen toprak kokusu sadece yağmurun yağdığını belli ediyordu. İdil gözlerini açıp etrafına baktı. Yabancı bir evde olduğunu anlayınca panikledi. Ama aklına bu sabah yaşadıkları ve Boran'ın gelişi gelince rahatladı. Hangi ara Boran'ın varlığı ile rahatladığına da anlama veremiyordu. Çok ısınmış ve terlemişti. Üzerindeki kıyafetlerin değiştiğini görünce utançtan kıpkırmızı kesildi. Südyeni dahi yoktu üstünde. Kafasını çevirmesi ile onu şöminenin yanında bulması ile daha fazla utandı. Galiba yerin dibine gorecekti. Şimdi bu halde nasıl Boran'ın yanına gidebilirdi. Utanç bedenini yakıp kavuruyordu. Hemen şöminenin yanındaki südeyenini alıp kosarak tekrar battaniyenin altına giridi. Battaniyeyi üstüne çekerek binbir güçlükle giydi südeyenini.  Üzerindeki Boran'ın kıyafeleriydi ve ona oldukca büyük geliyordu. Boran zaten iri yarı bir adamdı. İdil ise minyon haliyle kaybolmuştu kıyafetlerin içinde. Bunulnduğu kanepeden kalkıp battaniyeyi katladı. Gözü Boran'ı arıyordu. Derken arka bahceden gelen mis gibi mangal kokusu ona hem ne kadar çok acıktığını hemde Boran'ın nerde olduğunu gösteriyordu.

MAHKUM(Arafta Kalmış Aşklar.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin