10.

164 9 11
                                    

Sabahın Güneşi ısıtamadıysa ruhunu öğleninkini beklemek boşadır.

Boran dann....

Ay bu gece daha bir aydınltıyor heryeri. İçimdeki sıkıntı git gide çoğalıyor. İdil den vazgeçme fikri beni kahr ediyor. Hayatımı başa sarıyorum ve pişmanlıklarım keşkelerim ile yüzleşiyorum. En ufak bir bahane bile kabul etmiyor yaptıklarım. Verdiğim kararın arkasında durmalıyım. Cebimdeki telefonu çıkarıp her dakika aramak isteyipte araymadığım numarayı tuşladım. Uzun uzun çaldı ama o açmadı. Bir umut ikinci kez aradım. Tekrar uzun uzun çaldı ama bu sefer açılmıştı.

-Efendim.

Hani naneli sakız çiğnersiniz ya bir ferhlık gelir size ama yanı zamanda nanenin o acımsı tadıda.. İste sesi öyle bir his bırakıyordu bende.

-Evin bir alt sokağındayım İdil seni bekliyorum.

-Neden!

-Gel lütfen.

-Gelmi....

Duymak istemediğim için telefonu kapatım başımı direksiyona dayadım. İki elimi kendime siper edip düşünmeye başladım. Umarım gelirdi. Son zamanlarda fazlaca düşünmekten adeta kafayı yiyecektim. Düşünmek gerçekten zor ve sıkıcı bir eylemdi. Delilere fazlasıyla özeniyordum şu an. Çok şansılardı. Biz zavallılar da aklımız yerinde diye övünüp duruyorduk. Sırtladığımız onca şeyin altında kanburlaşmış sırtımız bize sırırırken biz yinede aklımız yerinde deli değiliz diye seviniyorduk.

Arabanın kapısının açılma ve kapanma sesi geldi. Yanımdaki koltukta bir hareketlenme vardı. Başımı yavaşca kaldırdığımda onun gece karası gözleri benbeyaz yüzü ile karşılaştım. Aralık kiraz dudakları, sinirli hali, hızlıca geldiği için inip kalkan göğsü,rüzgarın dağıttığı kara hoyrat saçları gelde sevme. Gelde yanama bu kadına. Onu sevişim güzelliği değildi. Onu güzel yapan karakteriydi.

-Neden çağırdın beni?

Onu seyretmek güzeldi. Hemde fazla güzel. Derin bir iç çekip arabayı çalıştırmaya başladım.

-Nereye gidiyoruz?

-Benim bir dağ evim var oraya.

-Neden ne yapacaksın! Durdur arabayı atlarım bak!

-İdik saçmalama! Sana tecavüz edecekmişim gibi konuşuyorsun!

-Yapmadığın şey değil Boran.

Onunla konuşurken gaza daha fazla basıyordum. Herzamanki gibi.

-Saçmalama ben öyle birşey yapmadım.

-Gerçekten mi? Yapmadın mı? Beni o tekerlekli sandalyeye bağlayıp,ailemin ölümü ile tehdit edip, istemediğim halde benimle yatman  tecavüz değil mi yani?

-Değil! Taman mı değil!

-Durdur arabayı! Durdur!

-Sakin ol sadece konuşmak için gideceğiz.

-Seninle konuşacak hçbir şeyim yok benim. Hiçbir şeyim. Senin gibi aciz, zavallı,iğrenc bir mahlukatı dinlemek istemiyorum!

-İdil sakin ol! Sözlerine dikkat et lütfen. Seni kırmak incitmek  istemiyorum.

Bir yandan laf yetiştirip bir yandan arabayı kullanıyordum. Dağ evim yayala ya benzer bir yokuşta çıkıyordu. Hem İdil ile kavga etmek hemde bu yokuşta araba kullanmak  saçmalıktı.

-Zavallısın sen Boran. Çok zavallısın. Kimse sevmiyor seni kimse istemiyor.

-İdil gözünü seveyim sus. Kaza yapacağız!

MAHKUM(Arafta Kalmış Aşklar.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin