40. Bölüm

100 11 0
                                    

Asya
Hızla mutfağa girmiştim ki girmemle kaan küçük çaplı çığlık atmıştı. Ani çığlıkla yerimden sıçrarken kaan dağıtmış olduğu mutfağı göstermemeye çalışıyordu. Çatık kaşlarımla ona bakarken arkamdan gelen ezgi "bu ne böyle.. 3. Dünya savaşımı çıktı burda?" Kaan yaramaz çocuk gibi "çok açtım ama.." her yerde duran çöp ve boşalmış tabaklara bakarak "burda ki bütün insanların yiyeceğini nasıl kuruttun. Hiçmi insafın yok senin be zalım" kaan dudaklarını büzerek "deme öyle asya ben çok açtım"diyerek masumca bana bakarken ezgi buna hemen yumuşamış ve "tamam tamam. Sen çık biz mutfağı toplayalım" kaan ayaklanırken yolunu kesmiş ve "kusura bakma kaan. Doktoru duymadınmı ben iş yapamam ezgiye yardım edip yediklerini pardon tıkıntıklarını toplaman gerekiyor" kaan korkuyla bana bakarken "bunu bana yaptıramazsın öyle değilmi"  haince gülümserken arkamdan sesle onaylanmıştım. "Öyle bir yaptırır ki kaan anlamazsın" tanıdık sesle kalbim heyecanlanırken arkamı döndüm. Buğra bana bakarak "bize kahve getir. İkisi sade" tamam derken makineye kahve ve suyu koymuştum bile. Kaan mızmızlanırken ezgi onu zorla iş yaptırmaya çalışıyordu. Kahveler olunca yavaş adımlarla yukarı çıktım. Normal yürürken canım çok acımıyordu ama merdivenlerdeyken de sızlamıyor değildi. Buğranın çalışma odasının kapısına geldiğimde kapıyı çaldım. Tok sesle içeri girerken meryemin sinir bozucu kahkahasıyla yüzümü buruşturdum. Buğra masasında dururken meryemde masanın önündeki sandalyelere oturmuş gülerek konuşuyordu. Sinirlerime hakim olmaya özen göstererek derin bir nefes aldım. Masaya kahveleri bırakırken buğra bana dönerek "yaran nasıl "diye sordu. Sorusu yani beni düşünmesi kısa çaplı şok etkisi yaratırken meryeminde gülümsemesine sonlandırmıştı. Kendime çeki düzen vererek "gayet iyi Buğra bey. Siz beni düşünmeyin malum bu aralar çok yoğunsunuz"diyerek odadan ayrıldım. Dediklerim yeni yeni beynime gidip sindirmeme sebep olurken kendime kızmaya başladım. Bu neyin tribiydi böyle. Sanki ona aşıksın asya. Kendine gel. Başımı sallayıp kendime gelmeye çalışırken berk "bir sen akıllıydın seni de kaybettik yazık"diyerek buğranın odasına girdi. Berkin taklitini yaparken berk kapanmamış kapıdan başını uzatarak "seni duyuyorum"dedi. Gülümserken "duymanı istedim de ondan"dedim. Berk kapıyı kapatarak içeri tam olarak girdi. Yavaş ve dikkatli adımlarla aşağı indim. Odama girerken selinin yatağında oturmuş telefonuyla oynadığını fark ettim. Yatağıma kurulurken selin söz aldı" asya senin patronun sorun çıkarmış bizimkilerle " kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken" nasıl yani " dedim. Selin başını telefondan kaldırarak "senin ki bizimkilere resti çekmiş. Bizimkileri öldürmüş ve asıl patron olarak başa geçmiş. Karşı çıkanları bir bir öldürmeye başlamış" şaşkınlık ve korkuyla ona bakarken "ne demek oluyor bu selin.  Şimdi ne yapacağız. Meryem onun en sevdiği ajanı" selin ciddiyetle bana bakarak "meryemi bizim erkeklerden uzak tutmamız gerekecek. Sonunda ölmemiz veya gerçeklerin ortaya çıkmasını riske alarak. Dedi. Tedirginlikle ona bakmaya başladım. İyide buğrayla çok yakın davranıyordu. Başımı yatağın başlığına yaslayarak bazı şeyleri kabullenmem gerektiğini fark ettim. Kabul etmesemde yada kabul etmesi zor olsada buğrayı sevdiğimi anlamam gerekiyordu. Onu deli gibi kıskandığımı. Yüzümde aptal bir tebessüm oluşurken gerçek hislerimi ona karşı kullanmam gerektiğini düşünerek seline döndüm. "Ben... Ben  Açıklaması zor olsada buğrayı seviyorum selin. Ona bağlanmaktan onu sevmekten o kadar kaçtım ki.... Ama... Ama onu seviyorum ve onu kaybedemem. Meryemin problemi ne bilmiyorum buraya neden geldiğini bilmiyorum ama onun kazanmasına izin veremem buğrayı kaybedemem. Onu sevdiğimi öğrenecekse öyle olsun ama onu kaybedemem" selin tebessüm ederek yanıma geldi ve dikkatli bir şekilde bana sarıldı. "Aynı şeyleri düşünüyoruz asya. Kabul etmesi zor olsa da berkin çok bilmişliği bile bazen hoşuma gidiyor. " Ona kollarımı dolarken"seni seviyorum selin. İyiki berbat dünyamda iyi bir insan olarak varsın" gülümseyerek ekledim" ve diğerleri" kapımız açılırken içeri kızlar girdi aslının sitem dolu sesiyle selinle ayrılırken "ne bu.. hep bensiz mutlusunuz olmuyor ama" gülümseyerek kollarımı ona açtım. Bana doğru koşarak kollarını boynuma doladı. Kayla "bu mutlu ortamı bozmazdım ama meryemi gördüm."aslı benden ayrılırken şüpheli gözlerle kaylaya baktım. Küçük duraksamasından sonra devam ederken "kollarını buğraya dolamıştı." Kaşlarım çtlışırken kaylanın söylediklerini idrak etmeye çalışıyordum. Bütün gözler üstümde gezinirken dolan gözlerimi yumdum. O bilmesede buğra benimdi. Onu kimseye yar edemezdim. Ve biraz bişey biliyorsam oda bana boş değildi. Aslı elini omzuma koyarken gözlerimi açtım. Tebessüm ederek"o mutluluğu boğazına dolanıcak. Buğra benim."  Kayla "yürü be kim tutar " derken aslı"Allah'ım sana şükürler olsun sonunda benim gönlüme göre yengem olucak" gözlerimi devirirken diğerleri de gülüyordu. İçeri giren buğra lafları boğazımıza dolarken bana bakarak odasına çağırdı. Kalbim hızlı atmaya başlamıştı ki aslı başını omzuma koydu. "Gerilme asya. Bunu yapabilirsin. Abimin onca psikopatlığına maruz kaldın bunu mu yapamayacaksın" derin bir nefes alarak teşekkür ettim. Odadan çıkarak buğranın odasına doğru yol aldım. Ellerim gerginlikten terlerken hızla atan kalbim kendini belli ederken ben buğranın nasıl yüzüne bakıp derdimi anlatacaktım. Gözlerimi kapatıp derin nefesler alarak kapıyı çaldım. Gir sesiyle terleyen ellerimi tişörte sürerek kapıyı açtım. Ağzım mı kurumuştu benim yada boğazımda bir yumrumu vardı. Hayır... Kendime gelmeliydim. Buğra koltuğunda öne doğru oturmuş ve başını ellerinin arasına almıştı. Bir kez daha derin nefes almış ve "bir şey mi istemiştiniz Buğra bey"demiştim.  buğra yavaş bir şekilde başını kaldırırken bana doğru döndü. "Sen.... Sen ne yapmak istiyorsun" şaşkınlıkla ona bakarken "nasıl yani" Buğra başını koltuğa dayarken "söylediklerin yaptıklarından çok farklı. Seni... Seni anlayamıyorum." Gözlerimi yumarken "ne dememi istiyorsunuz buğra bey"dedim. bakışlarım buğrayı bulurken "öncelikle bana  meryeme karşı davranışlarının nedeni söyleyebilirsin" başımı çevirirken cama baktım. "Meryeme neden böyle davrandığımı mı soruyorsunuz." Başımı olumsuz anlamda sallarken "peki anlatayım."buğranın Bakışları beni bulurken koltukta dikleşti "çünkü kendisi bana karşı her zaman zorbaydı. " Gözlerinden şaşkınlığı görürken sinirime hakim olamadan devam ettim. "Tabi... Sizin yanınızda bana çok iyi davranıyordu öyle değilmi.. kendisi tamda böyle insandır işte. Konu bensem zorbalık yapmak için sevdiği..." Sözlerimin gidişatı susmama neden olurken Buğra kaşlarını çatarak "cümlenin devamı ne asya " dedi. başımı yere eğerken "bu durumdan çok kaçtım buğra... Senden çok kaçtım.. sana bağlanmaktan. Seni sevmekten çok kaçtım.. ama (başımı kaldırıp gözlerine bakarken ) aptal kalbim senden uzaklaşmaya çalıştıkça sana bağlandı." Buğra öyle bir bakıyordu ki içinde duygudan iz yoktu yada duyguyu göremiyordum. Ben bunu beklemiyordum. Ne biliyim gözlerinde en azından bir ışık görmeyi onunda bana karşı bir şeyler hissettiğini gösteren bir şey... bir duygu görmeyi beklemiştim ama... karşılaştığım şey boştu. Gözlerim dolarken" özür dilerim. Bunu söylememeli ve size bağlanmamalıydım.... Özür dilerim haddimi aştım. Bir aşçıyken size aşık olmamalıydım." Hızla kapıyı açıp dışarı çıkarken yaramı umursamadan merdivenlerden hızla indim. villadan uzaklaşarak nefes almaya çalışıyordum. Bu.. bu çok fazlaydı. Kalbim bu denli hızla çarparken duygularımın bu denli karmaşık olması durumu zorlaştırıyordu. Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Göz yaşlarım hızla yanağımdan süzülürken belkide ona bunu söylememeliydim. Kendime kızarken nasıl böyle bir aptallık yaptığımı düşünüyordum. Onunda beni sevdiğinide düşünmüştüm birde. salak değilde neydim. Yanıma yaklaşan koruma iyi olup olmadığımı sorarken gözlerimi yumdum. Bu anın olmamasını o kadar isterdim ki. Kendimi buğranın gözünde küçük düşürmüştüm. Koruma omzuma dokunurken gözlerimi açtım. Yanlız kalmaya ihtiyacım var. Diyerek villanın koca bahçesinden çıktım. Yanıma almadığım telefonu fark ederken villaya dönüp korumadan telefonunu istmek için bahçeye doğru yürüdüm. korumanın yanına gidip telefonunu isterken ufuğun numarasını tuşladım. O sırada  villadan çıkan buğrayla dikkatim dağılırken bana doğru mu yürüp yürümediğini çözmeye çalışıyordum. Kulağında yankılanan ufuğun sesine karşılık verirken Buğra yanıma gelip bileğimden tutmuş ve beni arabasına doğru sürüklemişti. Elimdeki telefon yere düşerken çekilmenin etkisiyle buğraya dönmüştüm. Beni arabaya bindirirken hiç bir şey diyemiyordum. Açıkçası utancımdan yüzüne de bakamıyordum. Yaptığım aptallık hala aklımda canlanırken yanaklarım kızarıyordu. Başımı arabanın camına yaslarken derin nefes aldım. Araba çalışarak bizi villadan uzaklaştırırken ikimizin de sessiz kaldığını fark ettin.  Bu umrumda değildi çünkü konuşursam kendimi daha çok utandıracağımdan emindim.

SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin