32. bölüm

92 14 6
                                    

Asya

Gerginlikle "hiç hiç bir şey yapmadık" dedim. Buğra kaşlarını çatarken daha da gerilmiştim.bana dikkatle bakan buğra "neden korkuyorsun asya"dedi. Korkudan terleyen avuçlarım kasılan vücudumu saymazsak ondan korkmuyordum. "Korkmuyorum buğra bey. Neden böyle bir şey sordunuz"dedim. Buğra ayağa kalkarak etrafımda dönmeye başladı. "Sahi ufuk nasıl"dedi. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken "bilmiyorum"dedim. Buğra tam önümde durarak ellerini çeneme götürüp sıkıca tuttu ve tıslar bir şekilde "ufuğun yanına gittiğini biliyorum asya. Bana yalan söyleme"dedi. Korkuyla ona bakarken ellerim çenemdeki ellerine gidip ittirdim. Ama nafileydi "canım acıyor buğra bey"dedim. Ellerini yavaşça çenemden çekerken koltuğa doğru ilerlemeye başladı. "Bana neden yalan söylüyorsun" dedi. Sakince. Derin bir nefes alarak "size yalan söylemedim buğra bey" dememle sehpa daki bardağı duvara fırlatması bir oldu. Korkuyla yerimden sıçrarken  Bağırarak " yalan söylediğini biliyorum diyorum hala yalan söylüyorsun ASYA"dedi. Gözlerim korkuyla kapanırken "bana bak asya"diye bağırmasıyla hızla gözlerimi açtım. Sinirle bana bakarken "neden..."dedi Sinirli gözünken yüzüne nispeten sakin çıkan sesiyle.  "Be.. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum"dedim kekeleyerek. Buğra acı çeker gibi "yalan söyleme. Benden bir şey saklama. bunu bana yapma"dedi. Sinirle Ellerini saçından geçirip "Ben sana güvenmek istiyorum. Ben seni.." Demiş ve sinirle yutkunup susmuştu. Korksamda merakla "se.. seni ne?" Dedim. Buğra başını olumsuz anlamda sallayarak"bana iyi gelmiyorsun asya. Bana.. bana zarar veriyorsun" dedi. Başını cama çevirirken "ben mi size zarar veriyorum"dedim. Agresif çıkan sesimle. Buğra istifini bozmadan cama bakarken "asıl siz bana zarar veriyorsunuz. Bana yapmadığınızı bırakmadınız ve suçlu ben mi oldum"dedim bağırırken. Buğra sakince kafasını bana çevirirken "sen.."dedi ve sustu. Bu olanlar daha da sinirlenmeme sebep olurken "size yalan söylemediğim halde beni yalan söylemekle suçladınız bu da yetmezmiş gibi bardağı duvara fırlattınız"dedim. Buğra kaşlarını çatarken "bana şimdiye kadar hiç yalan söylemedin yani öylemi"dedi. Bir an duraksarken buğra "ben de öyle düşünmüştüm."dedi. Ve sinirle yanımdan geçti ve kapının önünde durdu. "Hatırlıyormusun asya"demiş ve bana doğru dönmüştü. Ne diyeceğini düşünürken devam etti. "bu kapıdan çıkacağım zaman "senden nefret etmek istemiyorum"demiştin"dedi. Başımı sallarken devam etti. "Artık istediğin kadar nefret edebilirsin." Diyerek odadan çıktı. Sinirle gözlerim dolarken koltuğa oturdum. Bu da neydi şidmi. Kaanıda geçmişti dengesizlikte. Kafamı cama çevirirken evden çıkan buğrayı gördüm. Arabasına doğru gidiyordu. Bende isterdim senden nefret etmek ama olmuyordu. İçimde bir yer senden nefret etmemi engelliyordu. Vana yaptıklarına veya ufuğa yaptıklarına rağmen olmuyordu. Gözümden akan yaşı silerken ayağa kalktım. Yatağın yanındaki komidinleri kurcalarken not kağıdı çıkardım ve yazmaya başladım *ben ufuğun yanına gidiyorum. Nasıl olduğuna bakıcağım* yazmış ve yatak başlığına yapıştırmıştım. Hızla aşağı inip odama girdim. Çantamı alıp odadan çıkarak villanın kapısına yöneldim. Arkamdan berkin sesiyle duraksadım. "Nereye asya"dedi."buğranın haberi var. Sen karışma"diyerek villadan çıktım. Berk arkamdan çıkarken telefonumdan taksi çağırdım. Arkamdan "buğrayı arıyorum"diyen berki umursamadan gelen taksiye bindim. Berk "Buğra geliyor "demişti en son. İlerleyen taksiyle berke baktım. Hala telefonla konuştuğunu gördüm.kaşları çatık sakince konuşuyordu. Bana seslenen taksi şoförüne adresi verip arkama yaslandım. Buğra haklıydı. Ona yalan söylüyordum ama buna mecburdum. İçim acıyordu kalbim sıkışıyordu. Bende istemezdim ona yalan söylemek bende istemezdim ondan nefret etmemek veya benden nefret etmesini sağlamamak ama mecburdum. Buna mecburdum. Akan göz yaşlarımı silerken duran taksiden indim. Hastaneye girip ilerledim. Beni durdurmaya çalışan hemşirelere "ben refakatçiyim"diyerek. Ufuğun odasına girdim. Telefonla oynayan ufuk beni görünce dikleşmişti. Kapıyı kapatıp ufuğun yanına gidip sarıldım. Ufukta kollarını bana dolayarak sakince "ne oldu" dedi.  Hıçkırarak "ka.. kalbim... Kalbim sıkışıyor ufuk. Başımı eğerek ca.... Canım acıyor"dedim. Ufuk sarılıp kendine yaslarken "üzülme asya"diyordu. Başımı kaldırırken "ben ... Ben yalan söylemek istemiyorum. Ufuk ca... Canım acıyor. İste... İstemiyorum"dedim arka arkaya gelen hıçkırıklarımla. Başımı yeniden göğsüme yaslarken"söyleme o zaman asya. Üzüleceksen söyleme. Kalbin kırılacaksa söyleme" dedi. Sert bir şekilde açılan kapıya gözüm giderken öfkeyle bize bakan buğrayı gördüm. "Bu sefer öldüreceğim seni"diyerek ufuğa vurmak için elini kaldırırken önüne atladım. Akan göz yaşlarımı aldırmadan "yapma"dedim gözlerine bakarken. Buğra dikkatle bana bakarken hızlı bir manevrayla kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Ufuk arkamdan bağırırken hiç bir tepki vermeden beni sürükleyen buğraya uyuyordum.  Beni arabaya bindirirken şoför koltuğuna oturdu. Gözleriyle beni süzdükten sonra sinirle arabayı sürmeye başladı. Sessizce yerimde dururken buğra öfkeyle direksiyona vurmaya başlayarak"neden.. neden o itin yanına gidiyorsun adya neden."dedi. Gözleri bana dönerken kafamı cama çevirdim. Daha da öfkelenirken arabanın gazına yüklendi. Villanın yolundan sapınca başımı kaldırıp ona baktım. Sinirle yola bakıyor ve kendi kendine konuşuyordu. Yeşil gözleri sinirli olduğu için  parlamış elmacık kemikleri belirginleşmişti. Bana dönen gözleriyle göz göze geldik. Bakışlarımı yavaşça ondan çekerken cama döndüm. Başımı cama yaslarken nereye gittiğimiz merak ediyordum. Akan yaşımı silerken olayları yeni yeni idrak etmeye başladım. Ufuk ne yapmıştı acaba elim hızla telefonumu kavrarken ufuğun numarasını tuşladım. Kaşları çatık bir şekilde beni izleyen buğrayı umursamadan telefonu kulağıma dayadım. Çalıyor çalıyor  "alo asya iyimisin" telaşlı gelen ufuğun sesiyle gülümsedim. Gözlerim buğraya kayarken öfkeyle "kapat şu telefonu"dedi. Başımı çevirirken"iyiyim ben. Sen beni merak etme"derken elimden alınıp yola atılan telefonumla cümlem yarıda kalmıştı. Kaşlarımı çatarken "ne yapıyorsun buğra"dedim. Bana bakarak "sana kapat demiştim" diyerek önüne döndü. Öfkeyle "atacağını söylememiştin ama"dedim. Omuzlarını silkerken sinirle yerimde tepindim. Kaşlarım çatık bir şekilde cama dönüp söylenmeye başladım. "Önemli değil zaten altı üstü bir telefon. senin için ne ki. Altı üstü 2 bin 400 tl" buğra "yenisini alırım ben dert etme "diyince ona dönerek "senin için alamak kolay zaten." Diyip ekledim."içinde telefon hattım fotoğraflarım vardı ama sen ne bilirsin."dedim. Omuzlarını silkerken yola döndü. Öfkeyle camı açtım. Temiz havaya ihtiyacım vardı. Kafamı camdan çıkararak derin bir nefes aldım. Arkamdan saçımın çekilmişti. acıyan canımla ona döndüm."ne yapıyorsun be"diyerek çemkirdim . Buğra kaşlarını çatarken "asıl sen ne Yapıyorsun. Kafanı çıkartarak Ölmeye mi çalışıyorsun." Diyip camı kapattı. Gözlerimi devirip "belki. Bundan sanane" dedim. Bana öfkeyle dönerken " banane mi.?" Evet derken buğra "senin aldığın nefes bile beni ilgilendiriyor asya. Şimdi saçma sapan bir şey yapmadan usluca otur"diyerek yolla ilgilenmeye devam etti. "Usluca oturmuş Allah Allah oturmazsam ne olur "derken buğra ani frenle arabayı durdurmuştu. Koltukta sarsılırken buğra eliyle beni tuttu. Korkuyla açılan gözlerimi buğraya çevirdim. Buğra bana bakıp "uslu duracakmısın "dedi. Başımı evet anlamında sallarken ekledi"susacakmısın "dedi. Kararsızlıkla ona bakarken bileğimden tutup kendine çekmiş ve "cevabın ne "dedi. Gözlerimiz birbirine kenetlendi. Birbirimize o kadar yakındıkki dudaklarımız arasında bir santim vardı ve nefes alış verişleri dudağıma değiyordu. Kalbim hızlanırken kendimi geriye çektim. Yakınlaşmamıza tepki veremezken sorusuna ne tepki verecektim. Zorla yutkunurken "susucam" dedim. arabayı yeniden çalıştırmıştı. Hızla atan kalbimi sakinleştirmeye çalışırken buğra bana baktı ve yola devam etti. Kafamı cama çevirirken aklıma yakınlaşmamız geldikçe utanıyordum. Sessiz geçen yolculuğumuzdan sonra odundan yapılmış bir evin önünde durduk. Şaşkınlıkla eve bakarken nasıl bu kadar güzel olduğunu çözmeye çalışıyordum. Arabadan inen buğrayla bende indim. Buğra ya bakarken evin kapısını açmış ve bana bakarak"gelmiyormusun"dedi. Arkasından paytak paytak yürüyerek evi inceledim. Bu evin sahibinin buğra olması sinirimi bozmuştu doğrusu.

SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin