30

1.3K 136 72
                                        


Yeowatson "Ebesini sxktiğimin mingi davarı" adlı grubu kurdu.

Gruba "wowhwa, hongie, teddyhoe, woobosch, hallasan" kişilerini ekledi.

Yeowatson:
Jongho'ya söyleyecek miyiz?

Wowhwa:
Hiçbir fikrim yok kıyamam ben bebeğime :""(

Woobosch:
Yıkılır çok üzülür o yaa

Teddyhoe:
Bence söylemeliyiz

En doğrusu bu

Hongie:
Evet Yunho doğru söylüyor ama çok üzülür işte

Hallasan:
Bence kendisi bulmalı

Ama bu sefer bizim bildiğimizi ve ona söylemediğimizi fark ederse daha da üzülür

Yeowatson:
Kendimi çıkmaz sokağa girmiş gibi hissediyorum

Off

Ben gidip söyleyeceğim

Wowhwa:
Yapma Yeosang...

Yeowatson:
Hayır gidiyorum bile

...

Yeosang telefonundan Jongho'nun numarasını tuşladı. O sırada da altındaki pijamayı çıkartıp eşofmanını geçirdi.

Telefon açıldığında Yeosang hızlıca konuştu.

"Jongho bebeğim Mingi ile birazdan yanına geleceğiz onun sana söylemesi gereken bir şey var. 10-15 dakikaya orada oluruz."

Yeosang'ın aklına bir fikir gelmişti. Bu Jongho için biraz ağır olabilirdi ama doğru olan buydu. Aldatıldığını Mingi'nin yani sevgilisinin ağzından duyacaktı.

Koşa koşa apartmandan çıktı ve arabasına bindi.

Acele ile arabayı çalıştırdı ve Mingi'nin evine doğru sürmeye başladı.

Sinirli bir şekilde sürüyordu ama dikkatsiz değildi.

Sinirinin geçmesini umdu. Çünkü eğer sakin kalamazsa önceden yüzünü dağıttığı çocuğu tekrardan dövebilirdi.

Düşünceleri arasından sıyrılıp Mingi'nin evine geldiğinde arabayı park edip indi.

Sanki alacağı varmış gibi kapıyı çalmaya başladığında Mingi az çok kimin geldiğini kestirebiliyordu.

"Mingi hadi Jongho'ya gidiyoruz. Her şeyi anlatacaksın."

Kapı açılır açılmaz Mingi duyduğu sözlere karşı küçük çaplı bir şok geçirdi. Jongho'ya bunları anlatırsa ne olacacığını çok iyi biliyordu.

"Ama hyun-"

"Ne hyungu Mingi? Sen benimle dalga mı geçiyorsun! Şimdi de yüzsüzlük yapamam falan mı diyeceksin? Söyleyeceksin dediysem söyleyeceksin! Bin şu arabaya."

Yeosang yine sinirleniyordu işte. Elinden bir kaza çıkmasını istemiyordu.

Sinirle arabaya bindi ve Mingi de bindiğinde çalıştırdı arabayı.

...

Jongho daha anca açabildiği telefonunu eline aldı. Telefonu kapanmıştı ve sonra bir daha şarja takmayınca da açmamıştı.

Telefonunu şarja bırakıp odasına gitti. Besteyi bulduğu günden beri yapmamıştı. Üşenmişti.

Masasına oturdu. Birkaç eşyasını da alıp başladı işine.

Kulaklıklarını taktığı için kapı zilini birkaç çalmaya kadar duyamamıştı.

Zili fark ettiğinde koşa koşa aşağı kata indi. Kapıyı açabilecek biri de yoktu çünkü ablası farklı bir şehirde, annesi ise iş gezisindeydi.

"Hyung? Mingi?"

"Bebeğim dediğim gibi Mingi'nin sana söylemesi gereken bir şey var."

"Hyung ne oldu böyle Mingi hyungın yüzü niye asık sen niye sinirli gibisin?"

Jongho diğerleri içeri geçerken merak ile sorular soruyordu. Yeosang ve Mingi aynı koltuğa Jongho ise karşılarındaki koltuğa oturdu.

"Evet Mingi dökül ya da çok kötü olacak."

Mingi seslice yutkundu sözüne başlamadan önce.

"J-Jongho... Ben şey yaptım... Şey"

"Ne yaptın hyung endişelendirmeyin beni. Korkmaya başlıyorum."

Jongho endişeli bir şekilde konuştu.

"Söyle artık Mingi!"

Yeosang'ın sabrı giderek azalıyordu ve bu sinir katsayısınında yükselmesine yol açıyordu.

"Jongho ben seni aldattım. Çok özür dilerim."

Jongho beklemediği bir itiraf ile şok oldu.

"Ne? Eğer bu bir şakaysa hiç komik değil hyung!"

Jongho inanmak istemiyordu.

"Maalesef Jongho... Bu bir şaka değil."

Yeosang gerçekleri hiç çekinmeden küçüğünün yüzüne vurdu.

"Nasıl? Nasıl yaparsın Mingi? Sana güvenmiştim... Ve sen bunu boşa çıkardın. Sana inanamıyorum pislik herif."

Jongho ağlamaya başladığında ayağa kalktı ve konuştu. İşte şu an Mingi'den nefret etmeye başlamıştı.

"Çık dışarı! Bir daha da gözüme gözükme!"

Mingi gözleri dolu bir şekilde kapıya ilerledi. Son kez sevdiğine bakıp kapıdan çıktı.

"Hyung nasıl? İnanmak istemiyorum hayır! Mingi böyle bir şey yapmazdı..."

Jongho daha şiddetli ağlamaya başlarken Yeosang'ın boynuna kafasını gömdü.

"Bebeğim... Diyecek bir şey bulamıyorum."

Jongho o gün tüm gece boyunca ağladı ve Yeosang hyungını gönderdikten sonra hiçbir hyungının telefonlarına cevap vermedi.

Bu şeyi sindirene kadar kimseyle konuşmak ya da kimsenin yüzünu görmek istemiyordu.

Özellikle de Mingi'nin.





***
kaosa bayılırım

group of hoes | ateezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin