"Ah-Ming- Dur! Ah! Acıyor. Yavaş-la bi-biraz!"
Mingi ellerini küçüğünün bedeninden çekip ondan uzaklaştı.
İkisi de çok yorulmuştu. Bu yüzden Mingi kendini sevgilisinin yanına attı.
"Ne var da bu kadar gıdıklıyorsun ya? Çok mu gıcık ettim seni? Bir dakika. Hyung yoksa sen..."
Jongho çimlerde dirseklerinin üzerinde doğruldu ve aklına sinsi bir şey gelmiş gibi sırıttı.
"Yoksa sen Ryujin'i mi kıskandın? Ha Mingi?"
"Yok öyle bir şey. Ne saçmalıyorsun ya? Hadi gel biz de erik toplamaya gidelim."
Mingi kaçarcasına ayağa kalktı ve diğer oğlanların yanına gitmeye başladı. Arkasında ona en güzel gülümsemesini sunan Jongho'yu görmeyerek.
"Hey Mingi! Sevişiyor muydunuz?"
Mingi önüne çıkan Yeosang ve sorduğu soru ile Mingi afalladı.
"Ne alakası var hyung? Masum şeytan."
"Bilmem inleme sesleri duydum sadece. Ayıp ayıp sen de paralı devesin."
Mingi yüzüne alaylı bir ifade takındı ve Yeosang'ın kulağına yaklaştı.
"Az daha yutuyordu benimkini. Bir görsen ya da görme özel sonuçta. Çok iyi hisset-"
"Tamam be sapık herif! Ne fesat adamsın."
Mingi kendini iten hyunguna kahkaha attı.
...
Yunho gecenin bir yarısı sokaktan gelen sesler ile gözlerini açtı. Birisi şiddetli bir şekilde bağırıyordu. Aynı zamanda da cam kırma sesleri geliyordu.
Yanınadaki melek gibi uyuyan sevgilisinin uyanmamasına dikkat ederek yataktan kalktı ve odadan çıktı.
Koridorun sonundaki camdan dışarıya bakmaya çalıştı.
Gözükmemek için tül perdenin arkasına geçti. Tül perde de ne kadar gözükmemesini sağlayacaksa artık.
Dışarıda bir oğlan vardı. Büyük ihtimalle içmişti. Yunho camı sessizce aralayarak ne diye bağırdığını anlamaya çalıştı sarhoş çocuğun.
Açıkçası hiçbir şey anlamamıştı. Sadece görünüşünü söyleyebilirdi.
Beyazdan sarıya akan saçları ve güzel yüz hatları vardı. Üstünde gayet bol bir tişört vardı ve sanırım altındaki şortu kapatıyordu.
Bol giyinmesine rağmen belli olan bir karnı vardı. Çokta kilo gibi gözükmüyordu çünkü renkli saçlı çocuğun bacakları ve kolları ipinceydi.
Yunho diğerleri uyanmadan üstüne bir hırka aldı ve sokağa çıktı.
Yerlerde birkaç bira şişesi kırığı vardı. Ve çocukta kaldırıma oturmuş ağlamaya başlamıştı.
"Hey! İyi misin? Neden gecenin bir yarısı bağırıyorsun?"
Yunho çocuğa pek yaklaşmadan sordu. Ona bir şey yapabilme ihtimaline karşı tedbirliydi.
Yunho ona seslenmesine rağmen çocuk ona sadece bir kere bakmış sonra yine ağlamaya devam etmişti.
"Hey bak neden ağlıyorsun ve sarhoşsun... Sanırım? Yardım edebilir miyim sana?"
Çocuk sadece kafasını olumsuzca salladı. Yunho inatla çocuğun yanına oturdu ve sırtını sıvazladı.
"Hmm... Saçların güzelmiş. Sana güzel saçlı çocuk diyeceğim. Bak şimdi güzel saçlı çocuk. Bana ne olduğunu, neden üzüldüğünü ya da neden içtiğini anlatabilirsin? Lütfen."
Çocuk ona bir bakış attı ve önüne geri döndü. Yunho tam ona cevap vermeyeceğini düşündüğü anda çocuk konuşmaya başladı.
"Ben de sa-sana tatlı çocuk di-diyeceğim. Ne-ne oldu biliyor musun?"
Yunho kafasını salladı.
"O pi-pislik adam be-ni Kai angutu ile al-aldattı. Ve de biliyor musun?"
Yunho tekrardan kafasını salladı. Çocuğun sarhoş olduğu belliydi. Sürekli hıçkırıyor, kekeliyor ve karnını ovuyordu. Aslında karnını ovmasının sarhoşluk ile alakası olmayabilirdi.
"Benim göbeğim v-var."
Yunho duyduğu cümle ile yüzünü garip bir hale soktu. Göbeğinin olması aldatılması ile ne alakası vardı ki?
"Göbeğin var derken?"
"Ya-yani ben hamile-yim. Beni aldatmadan ö-önce hamile yerine gö-göbeğin var de-derdi bana. Beni kendinden hamile b-bıraktı. Sonra da-"
"Tamam shhh. Üzüleceksen anlatmana gerek yok güzel saçlı çocuk. Peki nerede oturuyorsun? Kısacık bir şort ve incecik tişört ile dışarı çıkmışsın. Hasta olacaksın."
Çocuk yüzünü bir şey hatırlamaya çalışırmış gibi yaptı. Sonra ise kafasını sallayarak konuştu.
"An-Annemin evine geldim. Aslında bu-burada oturmuyorum. Ama şu an ne-nerede bil-bilmiyorum. Ve benim adım Yeonjun. Sa-sanırım öyle idi."
Yunho duydukları ile nefes verdi. Bu güzel çocuğa bir şey olsun istememişti. Karnında bir bebek vardı ve evini bile bilmiyordu.
Ve sokaklar fazla tehlikliydi.
"Tamam Yeonjun. Benim adım da Yunho. Seni bugün herkesten koruyacağım. Bizle kalabilirsin. Ryujin'in bir şey dememesini umuyorum."
"He-Herkesten mi? S-Soobin'den bile mi?"
Yunho onun kim olduğunu bilmese bile yine de cevap verdi kendisine masum bir şekilde bakan güzel çocuğa.
"Evet Yeonjun. Hadi gel üşüteceks-"
Yunho'nun sözü yarıda kalmıştı. Neden mi?
Yeonjun üstüne kusmuştu.
****
eski formuma geri döndümartık güzel yazıyorum
edit: azicik oveyim kendimi ozellikle de sizi siz buraya getirdiniz beni asklarim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
group of hoes | ateez
Fanfiction💥CRINGE ALERT💥 Her şey Hongjoong'un birbirinden değişik 7 insanı bir gruba almasıyla başladı...