1.7

152K 3.2K 653
                                    

Beklemediğim sorusu karşısında bir an yutkunamadığımı hissettim. Ama ben cevap vermediğim sürece sırtıma yapışık olan gövdesini sanki bedenime daha çok yaklaştırıyor, beni iyice tezgahla kendi arasına sıkıştırıyordu. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışırken

"Ne alakası var? Sadece bir anda seni arkamda görünce korktum" diye konuştum. Aslında normal bir şekilde konuşmaya çalışmıştım ama sesim olduğundan daha kısık çıkıyordu. Burnunu saçlarımın bitimiyle boynum arası bir yerde gezdirip, kokladığını aldığı derin nefeslerden anlayabiliyordum.

Cevabıma karşılık bir şey söylemek yerine biraz daha bana olan yakınlığını sürdürdüp, sakin adımlarla çaprazımızda duran masaya yöneldi. Arkamdan çekilmesiyle beraber aslında beni sarmalayışının ne kadar eşsiz bir his olduğunun da farkına varmıştım. Çabucak son kalan bir kaç parça şeyi de yıkadıktan sonra el alışkanlığıyla elimi üzerimde kuruladım. Her ne kadar arkamı dönüp, yüzümü onun delici bakışlarıyla başbaşa bırakmak istemesem de sonsuza kadar bulaşık yıkayayacak halim de yoktu.

Bedenimi tamamen döndürmek yerine hafifçe boynumu döndürüp zaten çaprazımda oturan bedenine baktığımdaysa düşündüğüm gibi olmamış, gözleri yüzümü turlamıyordu. Anlık tedirginliğimi atsamda aslında bakışlarının neremde olduğunu farketmemle kaşlarım çatılmıştı.

Ani bir hareketle bedenimi ona çevirmemle bakışlarını odağından çıkan kalçamda yakalayışımın verdiği telaşla yüzüme çıkarmıştı. Genel olarak bakışları haricinde hareketleri pekte telaşlanıp utanmışa benzemiyordu. Aksine uzun bacaklarını gevşek bir şekilde üst üste atmış manzarası yok olduğu için kaşlarını hafif çatmış arsız bir şekilde oturuyordu.

Ona kötü kötü bakınca yaptığı şeyi bilmiyormuş gibi dudaklarından "Ne oldu" nidası döküldü. Bu konu hakkında tartışmak istemediğimden ona gözlerimi devirip yemesi için bir şeyler hazırlamaya başladım. Bu süreç boyunca bir şey dememiş ama gözlerini de bedenimden hiç çekmemişti.

Yemeğini hazırladıktan sonra ne yapacığma karar verememiştim. Hem ona gelmeyeceğini söylediği için sinirli hemde geçte olsa geldiği için mutluydum. İçimdeki tripkar taraf en azından gelmeyeceğini bana haber verebilirdi diye kendini gazlayınca bende mutfaktan her ne kadar istemesem de çıkmaya karar verdim.

Benim çıkışa yöneldiğimi görünce hafif gergin bir sesle

"Neden o telefona bakılmıyor? Süs diye mi aldılar kızım sana onu" diye konuştu.

Söyledikleriyle beraber aklıma, geçen gece evden çıkarken sessize aldığım telefonum geldi. Bugün öğleden sonra neredeyse telefonu hiç elime almamış kontrol etmemiştim. Belkide beni aramış belki de mesaj atmış geç geleceğini söylemişti. Ama telefonum hala odamda olduğu için şuan bu soruların hiç birine cevap veremiyordum. Bedenimi ondan tarafa çevirip suçlu bir şekilde

"Sessizde kalmış olmalı" diye mırıldandım.

Çatılmış kaşlarını düzelterek "Bundan sonra seni aradığım da sana ulaşmak istiyorum Lin" diye konuştu. Uslu bir çocuk gibi kafamı peki anlamında sallayarak konuştum "Daha dikkatli olurum".

Bana bakarak konuşmayı sürdürdü "Oturmayacak mısın?"diye konuştu. Aslında bu cümlesi bir sorudan çok isteği belirtiyor gibiydi. Bende zaten ondan ayrılmak istemediğimden, istemem yan cebime koy hesabı "Oturayım madem" diye konuşup karşısındaki sandalyeye oturdum.

Sözlerimi duyduktan sonra kaşlarını hafifçe kaldırıp konuştu "Ne o benim yanımda oturmak istemiyor musun yoksa" dedi. Bende gözlerimi onun gözlerinden ayırmadan "Yo bunu nereden çıkardın" diye sesimi umursamaz bir tonda çıkarmaya çalışarak konuştum.

Ansızın AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin