Çok uzun bir aradan sonra tekrar geldim. Kitabın tamamını okuyacak vaktim olmadığı için son bölümleri okuyup detayları hatırlamaya çalıştım ama illa ki hatalarım olacaktır. Aylardır hiç bir şey yazmadım bu yüzden aslında oldukça gerginim. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.
Yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar.
*
Yaşanan tansiyonu yüksek dakikalardan sonra sakinleşmek adına başımı onun omzuna koyup birkaç dakika sessizce bekledim. İkimizin de nefesi yavaşça düzelmeye başlayınca kendimi onun üstünden alıp yavaşça koltuğa bıraktım.
Üstüm çıplak olduğu için bacaklarımı göğsüme doğru çekip kendimi kamufle etmeye çalıştım. Biraz da böyle durduktan sonra Tibet üstünü düzeltip hareketlendi. Yerde duran tişörtü üstüme geçirdi. Önce sutyenimi giymem gerektiğimi bilsem de şuan onun konuşmasını yapmak istemediğim için kuzu kuzu kollarımı geçirip olabildiğince sabit durdum.
Ardından Tibete fırsat vermeden eteğimi falan da düzelttikten sonra ona kaçamak bir bakış atıp "Ben bir lavaboya gideyim" deyip yanından kalktım. Ayağa kalkınca hemen yerde duran sutyenimi ve çantamı almış tuvalete doğru harekete geçmiştim.
İlk önce hızlıca çantamdan yedek çamaşırımı alıp üzerimi değiştirdikten sonra elimi yüzümü yıkayıp saçımı kontrol ettim. Ardından sutyenimi de giyip dışarı çıktıktan sonra Tibet in salonda olmadığını gördüm.
Koltuğa sakince oturup telefonumla ilgilenirken aradan 2 dakika geçmemişti ki Tibet üzerini değiştirip yanıma gelmişti bile. İkimiz de bir süre sessizce oturup benim instagram keşfetimde ki videoları izlemiştik.
Ardından Tibet sormasını beklediğim o mükemmel soruyu sordu "Aç mısın, bir şeyler yiyelim mi?" Heyecanımı saklamaya çalışmayarak "Valla acıktım Tibet ya" diyerek onu cevapladım.
Tibet yanağımdan bir makas alıp "Valla benim ki de soru mu yani değil mi? Tabii ki de açsın " diyerek güldü.
Kaşlarımı çatıp "Ne demeye çalışıyorsun sen bana, çok mu yiyorum ben?" diye söylendim.
Tibet sağ eliyle yanağımı okşarken "Yok aşkım ondan değil sadece bu yediklerin nereye gidiyor ben onu merak ediyorum" diye toparlamaya çalıştı.
Omzumu silkip o geleneksel sözümü söyledim "Metabolizmam hızlı benim kıskanmayın lütfen"
Tibet bakışlarını telefonuna indirip onunla ilgilenmeye başladı "Peki madem söyle ne yemek istersen sipariş verelim" dedi.Onun bir yemek sitesine girdiğini anlayınca hemen kafam ekrana sokup ne yiyebileceğimi düşünmeye başladım.
Aklıma gelen fikirler "Aşkım şöyle bir köfte dürüm mü söylesek Antakya usulü, hı?" diye ona fikrini sordum.
Tibet bana memnun bir bakış atıp "Ağzının tadını da biliyorsun ha, söylüyorum hemen" diyerek telefona geri döndü.Bende o sipariş vermeye başlayınca yüzümü telefondan çekip çok sıkı ördüğüm için başımı ağrıtan örgüyü çözmeye başladım. Birkaç dakika uğraşımın sonunda saçlarımı tamamen çözmüştüm ki yandan Tibetin şaşkınca "Lin" demesiyle ona döndüm.
Ben ona bakarken, o kolumu kaldırdığım için omzuma doğru kayan tişörtümün açıkta bıraktığı morluğa bakıyordu. Buraya gelir gelmez yaşananlardan dolayı bu olay tamamen aklımdan çıkmış ve açıklamayı da unutmuştum.
Tibet hemen bana doğru harekete geçip pek te nazik olmayan bir hareketle kolumu kucağına çekti. "Ne bu morluk böyle, kim yaptı bunu?" diyerek hafif yüksek bir sesle konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ansızın Aşk
Ficção GeralYetişkinlere uygun bir kitaptır. (+18)Lütfen çocuklar okumasın.