Huzursuzluk

9 1 3
                                    

Aklını, kalbine geçirmemek kadar aykırı bir hareket yoktur zannediyorum. Eğer aksi olsaydı bu kadar zorlanmazdım. Yüzüne bakmak deli gibi hoşuma gidiyorken sırf inadımdan ona dönüp bakamamak bu kadar zorlamazdı biliyorum. " Seviyorum seni ve bu hallerini"  demek varken " Luhan Bey saçmalıyorsunuz " diye avaz avaz yakınmaktan nefret ediyorum. Eğer aksi olsaydı işte... etmezdim, edemezdim.

1 saat kadardır yoldaydık. Arabayı kenara çektiğimiz, atıştığımız o andan beri ilimizde sessizdik. Gerek olmadıkça aynı yöne bile bakmıyorduk. O sol dirseğini kapıya dayamış bir şekilde düşünceli, ben ise sağ tarafima kafamı yatırıp dışarıyı izliyordum.
Tüm bunlar olurken Luhan Bey bir tahta kulübenin önüne arabayı yavaşça yaklaştırmıştı. Dışarı baktım ve yüzümü ona döndüm.

+ Burası mı geleceğimiz yer ?

Burası...burası olamazdı değil mi ?
Yanlış görmüyorum değil mi ?
Bu ev...benim yetimhanede rüyalarıma giren evdi burası.
Tek bir rüya da değil üstelik uzun bir süre hep aynı rüyayı görmüştüm. O yüzden asla unutmam bu ev rüyalarımdaki o tahta evdi. Luhan'ın bu evle ne ilgisi var ? Nasıl ilgisi olabilir ?

- Evet hadi inelim.

Dedi ve benim yavaşça kemerimi açıp şaşkınlık içerisinde kapıyı açmamın ardından o da kapısını açıp indi. Ben bir yandan ona bakıp bir yandan evi inceliyordum. Işıkları yanmıyordu. Bahçesi bakımlı gayet çiçekler ile donatılmış bir şekildeydi. Herşey rüyamdaki gibiydi; saksılar, çiçeklerin renkleri..

Kulübenin bir yanı okyanusa, bir yanı ise ormana bakıyordu. Burası sanki cennet gibiydi. Rüyamda da bana böyle hissettirmişti. Uyandığımda ilk başlarda korksam da bu evin görüntüsü bile yeterince huzur veriyordu. Evet herşey çok güzeldi de neresiydi burası ?

Luhan'ı izleyerek kulübenin önündeki 4 basamağı çıkıp kapının önünde durdum. Anahtarı hemen cebinden çıkarıp kapıyı açtı. Ve bir adım atıp hemen elini içeri atar atmaz ışıklar açılmıştı. Önce benim  girmem gerekir gibi elini içeri uzattı. Onu dinleyip tereddüt ve merak arası ve biraz yavaş adımlar ile içeri geçtim.

Evin o kadar karakteristik özellikleri vardı ki içi daha şimdiden ilgi çekiciydi. Duvarlar anıları olan şeyler ile doluydu belli. Sandalyeler ve şekilleri başarılı bir marangozun elinden çıkmış. Üzerlerine geçirilmiş kılıflar, yastıklar tam bir el işçiliği ile yapılmıştı. Bütün bunların arasında onun kapıyı çekip yanıma gelmesi ile dikkatimi ona çevirmiştim.

- Beğendin mi ?

+ Çok, muazzam bir yer burası da...tam olarak neredeyiz ?

- Evimde. Senin bende bulduğun, şuan ki Luhan'ı inşa eden ev bu. Ailemin anılarının, çocukluğumun yaşadığı ev burası.

+ Gerçekten mi ? Siz bu evde mi büyüdünüz ? Bu harika gerçekten çok sevimli bir yer burası. Sık sık uğrar mısınız ?

Luhan'ın doğduğu, yaşadığı ev günlerce neden benim rüyama girmişti ? Neden ?

- Öyle sanırım. Beğenmene çok sevindim. Aslında çok sık gelmem. En son gelişimin üstünden uzun süre geçti. Genelde dinlenmek için gelirim ama fırsat bulamamak kötü oluyor.

+ Ama bahçesi çok bakımlıydı. Tıpkı bakımı düzenli yapılan bahçeler gibi.

- Evet öyle çünkü buraya çok yakın yerde bir bahçıvan amcam var. Haftada en az iki defa gelir. Bende karşılığını ona öderim. Bu ev boş bir ev olabilir ama bakımının eksiksiz olması gerekiyor. Annem yaşasaydı böyle olmasını isterdi çünkü.

+ Kusura bakmayın. Sorum yine yanlış oldu galiba.

- Yok hayır sorun değil. Ben iyiyim sen şöyle otursana ben şömineyi yakayım. Ve bir battaniye getireyim.

Kelebek BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin