NARSİST PATRON

389 56 42
                                    

Siz insanlar bizlerden oldukça farklısınız. Neden mi? 

Çünkü yersiz egolarınız , bencil duygularınız, sizi eline geçirdiğinde tamamen kendiniz olmaktan çıkıyorsunuz. Çevrenizdeki en yakın dostunuz olsa bile hikaye.Kimseyi alakanız dahiline almıyorsunuz. Yıllardır insanlar sayesinde hayatıma koyduğum kurallar , kimse gibi olmayıp bazı şeyleri sadece şimdilik göz ardı etmemde bana yardımcı oluyor. 

Aklımdan böyle bir düşüncenin geçme sebebi ise hayatımda aniden değişen düzenimin içerisinden sivrilen ,hayatıma normal şartlar altında girmesine izin ve ihtimal veremeyeceğim kişi. Şirket sahibi ve benim patronum.

Evet, tavırları hiç hoşuma gitmedi. En azından bir tebessüm bekledim. Ama karşımda bir buz dağı vardı sanki.

Umarım ben de ki bu sinirle o buz dağına çarpıp da batan bir gemi olmam. İçimde karşı koyamadığım bazı şeyler düşünüyorum onunla alakalı .Karşısında adam akıllı durup her şeyi bildiğini sanan , egoist , narsistin önde gideni sizsiniz diyesim var.Öyle nefret öyle sinir. Bir şeye olan sinirini yatıştırmak için başka bir şeyle ilgilen felsefesi ile işime yöneldim .

Masam tam tüm masaların ortasındaydı.  Oraya doğru ilerlemeye başladım. Masama ulaştığımda masamın güzel bir yerde olduğunu fark ettim. Çevrem de bir sürü insan vardı. Ancak aramızda tahtadan bölmeler vardı. Neden size bu olayı sevdiğimi belirtmeliyim sanırım. Çünkü bir iş yaparken rahat ve gözetim altında olmamak hep tercihim olmuştur. Ayrıca atlamamam gereken bir detay daha var. Sonuç olarak ben bir vampirim ve oluşabilecek her tehlikeye karşı onlarla arama bir sınır koymuş oluyorum.Bu güzel oldu.

Her neyse başlayalım artık.

" İşini özen ve düzen içerisinde yap " 

Kurallar benim hayatımda şu ana kadar önemli bir rol oynamıştır. Keskin biri değilim ama geleceğimi şansa bırakmayacak detaylar biriktirmeyi sevmişimdir.Bu huyum bazen sevimli gelmese de insanlara , ben mutluydum sanırım.

 Çantamdan çıkardığım ıslak mendille masamı silmeye başladım. Temizlik kısmını hayatımın , çocukluğumda bir dönem yaşadığım babaannem üstlenmişti.Sonra yetimhanede de bakıcı annelerimiz sayesinde yine elimi sürmemiştim .Ama büyüyüp bir birey olduğumuzda taşındığımız yeni evimizde ben ve ev arkadaşım Eun Jin ile temizliğe önem verir olduk.Bayağı bir alıştık .Önceliğimiz bile oldu diyebilirim.

 İşimi bitirmek üzereyken sağ tarafıma döndüğümde birini gördüm. 

- Hey! İn Ha  merhaba ben Jessi, asıl adım Jessica ama genelde bana böyle seslenirler sen de bana böyle seslenebilirsin.

+Merhaba ( dedim hafif gülümseyerek )

Biraz uzun bir şekilde gözlerime baktığını hissettim.

-Aa bu arada gözlerin lens mi ? Dikkatimi çekti de. Acıtmıyordur umarım gözlerini.

+Ha onlar mı ! Alıştım artık. 4 yaşımdan beri kullanıyorum.

-Yaa! Peki o zaman ama yüzüne yakışmış .

Tam masama yöneldiğimde tekrar aynı sesi duydum.

- Bu arada bunları sana şef gönderdi. Burada derginin sayılarının tarihleri var. Onları bu listeye göre düzenle ve şefe ilet .Olur mu ?

Kafamı yavaşça önüme eğdim dosyayı elime alıp kapağını açtım. Daha sonra aklıma Jessi'nin sorusu geldi. Evet gözlerim.. Aslında renkleri fazlasıyla ürkütücü ve dikkat çekici. Ben de sizin gibi normal bir göz rengine sahip olmayı isterdim. Lenslerim düştüğünde verilecek tepkiyi tahmin edebiliyorum. Sadece korkuyorum..

...

Dosyayı sıraladım sonunda. Aishh boynum ağrıdı ne zormuş iki büklüm bir iş yapmak. Şunları şefe vereyim de kurtulayım. Etrafa bakındığımda şef oradan oraya koşturuyordu. Yanına gittiğimde etrafındaki çalışanlara işler sıralıyordu. Bitirmesini bekledim ve atıldım. 

+Şefim ben dosyayı hazırladım. Buyurun.

- Tamam. Adın neydi ?

(Yakamdaki karta göz gezdirerek.)

- İn Ha bunu Luhan Bey'e götürür müsün ? Az önce istedi benden . Şu an bekliyordur büyük olasılıkla.

+Ne ben miiii?   Olmaz şefim.

-Kızım bir götürüp bırakıp geleceksin tamam serttir biraz ama...

Başka çaren var mı İn Ha? Hayır İn Ha... Hazır mısın İn Ha ? Hayır... İn Ha. Of kafayı yedim iyice bırak gel insan yemiyor sonuçta. Senden daha tehlikeli olmaz değil mi? 

Merdivenleri hızlıca çıktım ve kapının önünde derin bir nefes aldım, bekledim. Deli cesaretimi toplayıp kapıyı çaldım. Ses gelmedi. İkinci çalışımda da ses gelmeyince kapıyı yavaşça açtım ve içeri girdim. Odası tam anlamıyla harika dekore edilmişti. Mobilyalar koltuklar tamamıyla siyah ve gri renkteydi. Tam benim renklerim diyebilirim. Kişiliğine ısınamasam da zevkleri hoşuma gitmedi değil. Yavaşça masaya doğru ilerledim, masaya dosyayı bırakacakken aniden bir sesle irkildim. 

+NE İŞİN VAR SENİN BURADA!

Elimdeki dosyayı yanlışlıkla masanın üzerindeki bir lambaya çarptım.Düzeltmek için elimi uzattığımda ,

- Dokunma daha fazla ve şimdi çık dışarı. Ayrıca şirketimdesin ve kimsin onu da bilmiyorum.

Sesi o kadar sert ve rencide ediciydi ki kendimi daha da yerin dibinde hissettim. Dışarı çıkmak için bir kaç adım attım. Tam kapıya elimi uzattığımda,

+Böyle insanları işe kim aldı acaba ? Tabi ya , kimin aldığı ortada .

İçimden o kadar fazla şey söylemek istedim ki... 

İçimden bir ses  - çıkar bastırdığın vampirlik iç güdülerini...- derin nefes alıp sadece dışarı çıktım. Kapının önünde durup -senelerdir vampir olarak  yaşlanmadım ama bur şirkette  yaşlanacağım galiba- dedim. Her kimsen ben de İn Ha'yım. Narsist patronum size sesleniyorum asla pes etmeyeceğim.



Kelebek BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin