Bir dünya huzur

23 1 9
                                    


Kendi adıma ondan yeterince utanıyorken şimdi Joon'un kızgın kelimeleri için ayrı utanıyorum.
Joon ben bunun hesabını sana sormayacağım sen bana tıpış tıpış anlatacaksın. Bu iş çığrığından çıktı çünkü artık.

Eve doğru yürüdüm merdivenleri çıktığım sırada ormanın başladığı kısımda çalıların hareket ettiğini gördüm. Odaklanıp oraya doğru yönelmiştim. Luhan'ın o yaralanmasından ve bunu ailemi öldüren o pisliklerin yaptığını düşünüyorken korkup eve giremezdim. Adımlarımı o yöne doğru attıkça daha da hissetmiştim. Bu ben yaklaştıkça uzaklaşarak hareket eden çalı sesi hiç hayra alamet değildi.
Daha da hırsla adım attığım sırada,

- İn Ha !

Luhan'ın sesiydi bu uzun süre dönmeyince merak etmiş olacaktı. Ama Luhan keşke gelmeseydin. Bu şeyin ne olduğunu bulabilirdim. Şimdi sana ne diyip gidebilirim ki oraya ?

+ Efendim.

- Orada ne arıyorsun hava yeterince sıcak değil ve sen de bu saatte bu kadar uzaklaşma.

+ Ben bir ses duydum da onun için bakmıştım.

- Orman orası illaki hayvanlardır. Ve emin ol tehlikelidirler. Gel hadi.

+ Tamam geliyorum.

Onlar mı ben mi daha tehlikeliyim doğrusu bu tartışılır Luhan.

İçeri girmiştik. Ben hala o ormana bakma derdinde olduğum için Luhan da gülüyordu. Çünkü normal olarak bir hayvan gördüğümü sanıyor. İnsanın ilk aklına yırtıcı olarak vampir gelmez. Hatta son da gelmez. Ona da hak veriyorum.

+ Gülme, lütfen. Sadece...neyse ben oturayım şuraya en iyisi daha kargaşa yaratmadan.

- Yok sen kargaşa yaratmadın da arkadaşın burnundan soluyordu.

+ Şey...gerçekten kusuruna bakma. Öyle benim ona attığım mesajdan sonra haber alamayıp birde bizim beraber olduğumuzu okuyunca..

- Biz beraber olduğumuzda neden o sinirleniyor ?

+ Demiştim ya sana sahilde...
O ailem gibi benim annem gibi babam gibi yeri geldiğinde abim gibi. Bende onun için öyleyim. Ve korkuyor.

- Benim sana zarar vermemden mi ?

+ Üzmenden sanırım. İstemeyerek de olsa önceden ettiğimiz kavgaları biliyor. Çünkü ben kendimi kötü hissettiğimde hep yanımda oluyor.

- O serseriyi anlıyorum her konuda anlıyorum ama bende onu sadece tek ve bu sebepten çok kıskanıyorum.

+ Anlamadım.

- Sen...neyse yok birşey.

+ Şimdi sen kaçıyorsun. Biz buraya konuşmaya gelmedik mi ?

- Biz buraya senin söylemediklerini duymaya geldik öyle değil mi ?

+ Senin kaçamak cevaplarını duymak şaşırttı sadece merak ettim. Genelde net bir insansın. Ve söylemen gerekenleri söylüyorsun.

- Ama sen benim net cümlelerimi anlamak istediğin gibi anlıyorsun. Bu da bir gerçek.

+ Asla değil. Ben senin kadar zeki değilim ondandır.

- İn Ha ikimizin de bildiği gerçek bu lütfen inkar etme.

+ Hayır.

- Evet öyle.

+ Hayır değil.

İkimizde gülmüştük çünkü atılırken, şu yüz ifadelerimizle dışarıdan bakıldığında fazla komik duruyorduk bence . 

+ Gülmek sana çok yakışıyor.

Öylece kalmıştı. Ben de öylece kalmıştım. Çünkü az önce baya baya söylememem gereken şeyi söylemiştim. Bu doğru değildi. Bu bana kalması gereken birşeydi.

- Madem aynı dili konuşuyoruz. Neden beni bu kadar zorluyorsun İn Ha. Neden sende benim gibi hissediyorken sürekli derinlere gömüyorsun herşeyi.

Anlamıştı artık ya da en başından biliyordu onu sevdiğimi, anlamıştı. Ama onun anladığı benim ona olan sevgimin ve hislerimin binde biri bile değildi. Bunu bilmiyordu. Ve asla bilemeyecekti.

+ Çünkü olması gereken bu.

- Olması gereken ne, hislerini gizlemek mi ? Saçma, işte bu çok saçma. Neyiz biz ayrı dünyaların insanı mı ? Bu klişe için fazla gerçekçi yaşıyoruz İn Ha. Ayrıca öyle olsak bile ben hala aynı şeyleri hissederdim.

+ Luhan..

- Ne Luhan, ne ? Yeterince acı çekiyoruz. Sürekli yanyanayız ama birbirimizi her gördüğümüzde  hislerimizi elimizle en görünmez köşemize fırlatıyoruz sanki.   
Zor...artık zor İn Ha.

+ Luhan ben...

- " Ben bunu yapmak zorundayım " mı diyeceksin ? Ben sana söyleyebilirim ki değilsin. Hiç bir şeyi saklamak zorunda değiliz.

Gözlerim dolup dolup boşalıyordu. O konuştukça onun yüzündeki o ifadeyi gördükçe benden birşeyler kopup gidiyordu. Engel olamıyordum. Karşısında ağlamama o da dayanamıyordu belliydi. Ama konuşmasını keserse bundan sonrası için sanki şansımız olmayacağını düşünürcesine konuşmasını devam ettirmek istiyordu.
Şuan ona sarılıp sevdiğimi söylemeyi o kadar istiyordum ki kendime engel olamamaktan korkuyorum.

- Başlarda evet hak verdiğim oldu sana da kendime de. Çünkü olmazdı. Ne sen benim sana karşı sert konuşmalarımı atlatıp bana gelebilirdin. Ne sen gelsen ben o saçma egomu ezip seni kabul edebilirdim.
Ama olmaz dediğim herşey birbir oldu. Ben buna engel olamadım. Hayatımda ilk kez aklımdan habersiz kalbimi dinledim. Ve şuan da öyle.
Ben...

Oturduğum yerden kalkıp onun yanına gitmiştim. O yerde bağdaş kurmuş elleriyle kendini ifade etmek için çabalıyordu. Bende tam karşısına öylesine oturmuştum bir anda. Elimde değildi üzülmesini gözlerinin dolmasını istemiyordum.
Dudaklarımı dudaklarına değdirdim. Belki en yapmam dediğim şeyi yapıyordum ama tüm dirayetime karşılık onu herşeyden çok seviyordum. Hayatımda hiçbir şeyi kesmemeyi bu kadar istememiştim  ama yapmam gerekiyordu. Dudağından dudağımı çekeceğim sırada gözlerimden akan damlalar onun gömleğine düşüyordu. Bakışlarımı gözlerinden hiç ayırmamıştım. O ise gözleri dolu, şaşkın ve biraz tebessüm dolu suratı ile gözlerimin içine bakıyordu. İşte mutluyduk. Sonrasını öncesini düşünmüyorduk şuandık. Sadece şuan için böyle kalmak istiyorduk. Onu kendimden korumak isterken zihnimi, kalbimi onun dudaklarıyla kilitlemiştim sanki. Öyle huzurluydum herşey hakkında. Uzun zamandır bunun için bekliyor gibiydim. Uzun zamandır onun için bekliyordum en doğrusu.

İkimizde gülümseyerek alnımızı birbirimize yaklaştırıp bir süre huzuru hissettik. Daha sonra o sağ elimi tutup kalbinin üstüne koymuştu.

- Seni seviyorum. / + Seni seviyorum.

Aynı anda olmuştu. Dilimizden bu sihirli cümle aynı anda dökülmüştü.
İkimizde gözlerimiz kapalı başımız birbirine yaslı şekilde bu cümleyi söyleyebilmiştik. Ardından ben onun boynuna başımı yasladım. O ise ben o şekildeyken bana sımsıkı sarılmıştı. Şöminenin karşısında öylece duruyorduk. Ona daha önce bu kadar yakın olmadığım halde onun bedeninin sıcaklığını, kokusunu özlediğimi hissettim. Nasıl oluyordu bilmiyordum ama durum tam olarak böyleydi.
Ve bir daha alamayacakmışça onun o güzel kokusunu içime çektim.

İşte herşey tamamdı. Biz...hatta ben ilk defa kaçmamıştım. Bu akşam ilk defa birbirimiz için fazla cesurduk. Daha anlaşılırdık. Herşeyden öte bir dünya huzur dolmuş gibiydik.

 

Kelebek BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin