Birbirinize...yarım kalmayın !

94 9 16
                                    

Birine inanmak bile kılı kırk yarmak kadar zordur derdi annem.Bende soruyorum inanmak bu kadar menem birşey ise eğer sizce güvenmek neye eşdeğerdir ?
Ve cevap gelir " imkansıza " diye.
İmkansızı mümkün kılmandır aslında birine güvenmen. Bu derece zor ve karışık..

Tam inanmak veya inanmamak arasında kaldığım an imkansız olanı mümkün kılan samimi tutuştu bu ve beraberinde kalbime güveni iliştirdi.
Olmasını istediğim şekilde değil ama olmasını istediğim kişiden gelen sıcacık bir güvendi avcumu saran .

İçim gibi gökyüzüde yıldız kaynıyordu bu gece seyre doyana Aşk olsun.
Arabaya binmek için yönelmiştim ki tuttuğu elimi kendine hafifçe çekip ,
Dükkanın sol tarafından aşağı doğru uzanan kısacık kestirme bir yola girmiştik.Ortalık tamemen karanlık diyemem ışığımız vardı çünkü bizden uzak ama karanlığı aydınlatan koskoca gökyüzünün gece ışığı , Ay .

Aklımda ve dilimde nereye sorusu olsa da sormamak daha ağır basıyordu. Çünkü bilirsiniz bazı anlar vardır ağzını açtığın an büyü bozulur. Susmaya devam edersen huzur verir. Sanırım huzurun tadına vardım ve bitmesini istemiyordum.

Suskunluğun hakim olduğu geçen onca dakikanın ardından vardığımız yer nehir kenarından başka bir yer değildi. Ağzımı bile açtırmadan getirdiği yer burası mıydı yani ?

Biraz ilerledikten sonra duraklayıp benden ileri doğru yürümeye başladı. Ve durdu arkasını dönüp bana baktı.
Konuşmamak için kendimi tuttuğum sırada ,

- Şimdi sadece ben konuşacağım ve sen d dinleyeceksin.
İlk sorunun cevabı ;
...
Çocukluk anıları silinmez...etkisi hep vardır insanoğlunun üzerinde .Bendeki de öyle birşey önceleri bende üzülürdüm hattâ ağlardım hayatımda karşılaştığım onca acıya.
Ama büyürken ağlamak yetmiyor tamamen bomboş bir etki yaratıyor .Öyle bir hayat yaşadım ki attığım her adımda vicdanımın sesi ile ürperiyorum. Beynimde silemediğim onca resim var. Bunlara karşılık eğer onlara gülmeseydim....şuan ayakta kalamazdım.

+ Diyecek bir şey bulamıyorum ben... kusuruma bakmayın öyle bir anlık sinirle sorduğum bir şey eğer sizin için zor bir şeyse... ki zor bir şey cevap vermenize hiç gerek yoktu.

+ Peki size şu ana kadar merak ettiğim tek bir soruyu sorabilir miyim ?..... Her neyse boş verin bu sorunun cevabı sizi çok yoracak hissedebiliyorum.

(Yüzme anlamsızca attığı bir bakıştan sonra)

- Fırsatın varken sor çünkü bu akşam sorduğun her soruya cevap vereceğim.

+ Boş verin sizi üzmek istemiyorum.

Yüzüme " artık soracak mısın " bakışı ile tertemiz bir cevap gelmişti.Onu üzecek bu soru biliyorum baştan neden sorduysam manyağım ya ben aptalım..

+ Cevap sizi çok yoracaksa sizi anlarım.

Dinlediğini ve söylememi işaret eder gibi elini bana uzattı.

+ Peki ya o gün... O gün de siz öyle görmemin sebebi de mi acılarınızdı ?

- O gün ?

+ Yani bahsetmeye çalıştığım asansörde yaşadığınızı o an .
O an sizi öyle görmemin sebebi acılarınız mıydı ?

Yanlış bir soru sorduğum yüzünün her karışından okunuyordu. Gözlerini kaçırıp yere baktıktan sonra kafasını başka yöne çevirerek ;

- Ah o gün... O gün için teşekkürümü etsem çok iyi olur.
Tanımadığım biri olmana rağmen beni bu kadar iyi anlayabilmene karşı şaşkınlık içerisinde olduğum o an .

Bir zaman durakladı ve kafasını bana döndü .
- Aslında o an sana kızmanın en birinci sebebi de oydu biliyor musun ?
İnsan en çok kendine benzeyen ile çelişir ve ondan ölesiye korkar ve kaçar. O an kaçmak bana en kolay gelendi. Kaçtım Ama senin gibi benimde aklımın bir köşesinde kalan en tuhaf anı oldu.

+ Acılarınızı içine attığınız sürece tıpkı geceyi içine çekmiş bu nehir gibi koyu ve karanlık biri olarak kalırsınız.
Eskiden ve çevrenizde olan her kim ve ne sizi böyle yaptı bilmiyorum ama kalbiniz en az bir gökyüzü kadar aydınlık..Siz de normal olan her insan gibi o gökyüzünü kalbinizde taşıyorsunuz. Sizden ricam o gökyüzünü aydan daha parlak olan güneşin aydınlattığının farkına varın.

Gözleri sözlerimi kabul edip uslanan minik bir çocuk edasıyla gözlerime değiyordu.İkimizde cevabı birbirimizde bulduk ya anın büyüsü sardı her yanı kaçmak kolay ama yapabilene onun o gözlerine engel olup gözünü başka bir yere çevirene kolay...

Yanımızdan geçen yaşlı bir çiftin seslenmesi ile ikimiz birden onlara baktık.

~ Çocuklar biz hemen arkanızdaki bankta oturuyorduk ve konuştuklarınızı istemeden de olsa duyduk .
(Ona baktığım anda göz göze gelip tekrar teyzeye döndük .)

- Yok sorun değ..

~ Size sizle alakalı bir kaç söylemek istediğim bir şey var. İlk bakışta birini anlamak kolay değil biliyorum. İnsan sadece birbirini bu kadar anladığı biri ile bir hayat kurar ,yada ki kurmak ister.
Kızım sen karşındakini o kadar iyi anlıyorsun ki onun duyguları sana işlemiş ve oğlum sen de seni belki de en çok anlayan kişinin karşındaki bu kızımın olduğuna eminsin. Birbirinizi keşfe devam edin saadece biraz daha derine indiğinizde , birbirinizde çok değerli bir hazine bulacaksınız.
Söyleyeceklerim sadece bu kadar ve çok değil sadece yakın zamanda ne demek istediğimi anlayacaksınız.İyi akşamlar biz gidelim .Hayata geç kalmayın , birbirinize... yarım kalmayın.

+ Teyzeciğim , sen çok yanlış anladın yo- yok öyle birşey.

Duysa konuş İn Ha tamam da kadın gitti.

- Nasıl birşey mesela İn Ha ?
Bana anladığını ve yanlış anlaşılan o şeyi anlatır mısın ?

Ne diye üzerime geliyor bu şimdi düşüp bayılmazsam çok iyi önce teyze şimdi o... Ne hazinesi teyze ben daha kendimi bulamıyorum hazine diyor.Bakmasana sende öyle ya .Luhan lütfen bakma öyle daha kötü ediyor bu bakışlar.

Kalbim neden bu kadar hızlı atıyor ki ne oldu da sanki...bari sesi filan dışarı çıkmasa..

+ Ne demek istediğini pek anlayamadım aslında sen anladın mı...

- Az önce " öyle birşey değil teyzeciğim , yanlış anladın " diye naralar atıyordu birileri. Yanlış duymadığıma eminim.Ve aynı kişi konuşulanları anlamadığını iddia ediyor.Tuhaf.

+ Tuhaf gerçekten baya tuhaf Baekhyun Bey'in doğum günü için toplanmıştık ama biz buradayız.Acilen dönmemiz gerek meraktan ölmüşlerdir.
Hatta Eun Jin 'e bile haber vermed....

Aniden hareketlenip yanımdan geçerken kulağıma hafif eğilip ,

- Domates gibi bir suratla karşımda durmasan belki inanbilirdim.
Şimdi gidebiliriz.

Alaycı pislik , domates gibi surat demek haa... gerçekten şuan kafana domates fırlatmak istiyorum gibi görürüz kim domates kim biber.

O önde ben arkasında yaklaşık 3 metre ara ile yürüyorduk.Ve benim aklımdan geçen tek şey gerçekten neden böyle olduğum . Anlamını bilmiyorum ama içim rahatsız değil , sıkılmıyor.
Aksine ferah, huzurlu...

Kelebek BüyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin