"Adama yaptığın şey olmasaydı sanırım hayatta olamazdı. Harika bir şifacısın Jungkook." İkili evin bahçesinde oturuyordu. Adam tedavi edildikten saatler sonra rahat nefes almaya başlamıştı. Hoseok'un da yaptığı çaylar tedaviyi desteklemiş ve hayati riski atlatmıştı.
"Sadece yapmam gerekeni yaptım hyung. Ancak kurtlar hızlı iyileşemiyor muydu? Tae hyung bir eğitimde birinin kolunu kırmıştı ve hızlı iyileştiklerini söylemişti." Jungkook o anı tekrar hatırlayınca tekrar yüzünü buruşturdu.
"Kurtlar çabuk iyileşir evet ama hepimiz değil. Fazla yaşlı olanlar ve kurdu zayıf olanların iyileşme süreci farklıdır. Tae'nin eğittikleri hep genç kurtlar. Bu adamın kurdu çok zayıftı."
Jungkook anladığını belli eder şekilde kafasını salladı. Öğrendiği her şey ile sanki biraz daha buraya ait oluyor gibi hissediyordu.
Hoseok tekrar adama bakacağını söyleyerek içeri girdi. Jungkook ise biraz daha dışarda durmak ve hava almak istiyordu. Gözlerini kapatarak biraz rahatlamaya çalışırken birden sesler duydu. Birilerinin kavga ettiğini düşündü. Ancak sesler onu rahatsız ediyordu. Ne gibi bir sorun olabilirdi ki?
Hoseok'a baktığında adamın yanında olduğunu gördü. Ona bir şey demeden seslerin geldiği yere doğru ilerlemeye başladı. Sadece birazcık bakınacaktı..
Köy meydanı gibi açıklık olan yerde insanlar toplanmıştı. Jungkook da insanların arasına girerek ne olduğuna bakmaya çalıştı. Gördüğü şey ise sinirlerinin gerilmesine neden oldu.
"Defolun gidin artık sürümüzden!"
"Başımıza ne geliyorsa senin uğursuzluğun yüzünden geliyor. Defol git!"
"Sürü liderinde bütün suç. Sizi niye aldıysa."
Jungkook yerde yatan orta yaşlardaki adama baktı. Söylenen hiçbir şeye cevap vermiyordu. Ancak her bir sözün kalbini kırdığını gözlerinde görmüştü. Genç adamın sabrını taşıran son nokta adama taş atılmaya başlaması oldu.
Hemen insanları çekiştirerek adamın yanına gitti ve kafasını korumaya çalıştı.
"YETER ARTIK KESIN ŞU SAÇMALIĞI!"
İnsanlar biranda çıkıp gelen çocuğun kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Aralarından biri öne çıkarak gence karşılık verdi.
"Sende onlar gibisin heralde. Kokun bile yok. Sürümüzde bir avuç olduğu yetmezmiş gibi bir tane daha eklendi bu ucubelerden."
Adamın söyledikleriyle insanlar daha da sinirlenmiş ve taş atmaya devam etmişti.
Yerde yatan adamın üzerine doğru eğildiği için asıl hedef Jungkook oluyordu ama bu umurunda değildi. Savunmasız birine bu şekilde davranmalarını hazmedemiyordu.
"Dağılın hepiniz! Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" Hoseok bahçede bulamadığı genci bu şekilde gördüğünde biran kalbine ineceğini düşündü. Herkes onu tanıdığı için bir adım geri atmıştı. Ancak oldukları yerden de ayrılmadılar.
"Bu yaptığınızın hesabını lidere vereceksiniz ve inanın bedeli ağır olacak." Liderin adı geçince insanlar teker teker ayrılmaya başlamıştı. Kimsenin onun karşısına geçmeye cesareti yoktu. Meydanda sadece üçü kaldığında Jungkook adamı kaldırdı ve yüzüne baktı.
"Çok şükür bir yerinize bir şey olmamış. İyisiniz değil mi?" Adam ise daha büyük bir şok yaşıyordu. Yaşadığı dejavu hissi bütün bedenini ele geçirmişti.
"Yong Sun?" Jungkook artık kafasını duvarlara vurmak istiyordu. Ya da estetik ameliyat olmak..
"Ben Yong Sun değilim. Adım Jeon Jungkook. Hadi kalkmanıza yardım edeyim." Adam gence bakarak ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh || Yoonkook
FantasyHerkesin özlediği bir yer vardı. Ancak o neyi ya da kimi özlediğini bilmeden yaşamaya çalışıyordu.. 'Bir nergis gibi kırılgan ve aşık...' °Omegaverse°