Mia, kestiği odun parçalarını yerden alarak içeri taşıdı. Tek başına bu işler ile uğraşması onu ne kadar yorsa da sesini çıkarmıyordu. Yapılan her şeyin ona göre bir amacı vardı. O yüzden hırsla kırdığı her odun parçasının zevkle yanışını izleyecekti.
Kaldığı küçük kulübeye girdiğinde yatakta yatan gence göz ucuyla baktı. Uzun uykusundan uyanalı henüz bir hafta olmuştu, ancak kasları öylesine güçsüz kalmıştı ki henüz ayağa kalkamamıştı bile. Ne olursa olsun uyanmış olması bile Mia için yeterliydi. Öyle özlemişti ki onun sesini duymayı, uyanık kaldığı her an konuşması için bir konu buluyor ve konuşturuyordu. Yüzündeki gülümseme ile kestiği odunları yanan ateşin içine ekledi. Evin sıcaklığı iyi olsa bile yeni uyanan genç sürekli olarak üşüdüğünü söylüyordu. Onu ısıtmak için ise yapacağı tek şey daha çok odun kesmek ve ateşi harlamaktı.
"Biraz daha iyi misin? Acıktın mı?" Mia, evin içinde bulunan tek yatağın kenarına oturdu ve gencin saçlarını okşadı. Oda gülümseyerek karşılık verdi. Saçının okşanmasını seviyordu. Bu ona annesini hatırlatıyordu.
"Daha iyi günlerim olmuştu ancak şuan şikayet edemem halimden yani daha iyiyim ve şuan aç değilim Mia."
"Ne demek aç değilim. Uyandığından beri hiçbir şey yemedin neredeyse ve sen yıllardır uyuyordun!" Mia yüksek çıkan sesine aldırmadan gencin yüzüne baktı. Onun için endişelendiği ve ağlayarak geçirdiği o kadar fazla gün olmuştu ki şimdi bu şekilde davranmasını kaldıramıyordu. Genç de Mia'nın haklı olduğunu biliyordu, fakat yemek düşüncesi bile midesini bulandırıyordu. Yemek yemediği içinde kendini toparlayamıyordu tabii. Bir haftadır bu saçma döngü arasında sıkışıp kalmış olan ikili sessizliğe bürünüp birbirlerine baktılar.
"Artık evime dönmek istiyorum Mia. Onu çok özledim ve ödediğim bedellerin artık bir işe yaramasını istiyorum." Mia, ağlayan gencin canını yakmayacak şekilde sıkıca sarıldı. Onu anlıyordu ya da anlamaya çalışıyordu. Her iki şekilde de daima yanında olacaktı gerçi. Bu onun yaşam amacı haline gelmişti.
"Biliyorum hayatım. Artık geri dönmen gerekiyor ve elimden geleni yapacağım bunun için. Şuan bir iksir üzerinde çalışıyorum ve neredeyse bitmek üzere. Onu içtiğinde yeniden eskisi kadar sağlıklı olacaksın ve evine gidebileceksin."
"Teşekkür ederim Mia. Beni kurtardığın ve yaptığın her şey için sana müteşekkirim. Eve dönerken seninde benimle gelmeni istiyorum." Mia'nın gülüşü gencin söyledikleri ile yavaş yavaş solmuştu.
"Seninle gelemem biliyorsun. Ben bir cadıyım hem de kaçak bir cadı. Sürünün beni kabul edeceğini sanmam." Genç adam Mia'nın ellerini sıkıca kavradı ve sıktı.
"Bak kendin diyorsun cadısın ve görünüşün üzerinde biraz oynarsan kimse senin kim olduğunu anlamaz bile. Hem sürüde cadıların olduğunu gayet iyi biliyorsun. Her şeyden önemlisi artık benim kim olduğumu da biliyorsun Mia. İsteklerimin yerine geleceğini biliyorum ve seninde benimle birlikte gelmeni istiyorum." Mia esasen her şeyi biliyordu. O sürüde daha öncede bulunmuştu. Karşısındaki gencin ise kafasına koyduğu her şeyi yapacağını daha iyi biliyordu. Aynı şimdi olduğu gibi.
Mia siyah saçlarını omzundan iterek doğruldu. Şömineye biraz daha odun atarken gülmeye başladı. Olabilecek şeyleri düşünmek genç kadını gülümsetiyordu. En sonunda derin bir nefes alarak konuştu.
"Evet, Yong Sun. Senin kim olduğunu gayet iyi biliyorum canım. Hadi şimdi seni iyileştirelim ve evine götürelim."
Yong Sun yattığı yataktan zorda olsa biraz doğruldu ve Mia'nın uzattığı bardağı aldı. Hazırladığı iksir kötü koksa da tek dikişte bitirdi. Hemen iyileşmek için can atıyordu. Tabii en çokta sevgili alfasına kavuşmak için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fernweh || Yoonkook
FantasyHerkesin özlediği bir yer vardı. Ancak o neyi ya da kimi özlediğini bilmeden yaşamaya çalışıyordu.. 'Bir nergis gibi kırılgan ve aşık...' °Omegaverse°