13

2.2K 223 48
                                    

Jungkook, Yoongi gittikten sonra Jin'i aramaya başlamıştı. Hangi odada kaldığını bilmediği için kalenin içinde dönüp duruyordu. En sonunda birinden yardım istemiş ve kaldığı odayı bulmuştu.

Girmeden önce kapıyı çaldı ve içeriden gelen belli belirsiz ses ile yavaşça içeri girdi. Jin ve tanımadığı biri yatağın üzerinde oturuyordu. Odaya biraz daha girince yatağın üzerinde yatan bebeği fark etti. Yüzünde beliren gülümseme ile yatakta oturan ikiliye yaklaştı.

Jin'de gelen oğluna gülerek bakıyordu ta ki kaşında olan yarayı görene kadar. Hemen yerinden kalkıp karşısına geçti.
"Ne oldu sana oğlum?" Jungkook önemli olmadığını anlatır şekilde kafasını salladı.

"Önemli bir şey yok hyung merak etme. Sonra anlatırım. Siz ne zaman geldiniz?" Jin endişeyle yüzüne baksa da kabul etmek zorunda kaldı.

"Birkaç saat oluyor geleli. Bak seni yeğenim Jimin ile tanıştırayım. Artık bizimle beraber burada kalacak." Jungkook gülümseyerek yatakta oturan gence elini uzattı. Jimin ise ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gelen gencin üzerinde olan kıyafetler ve davranışı farklıydı. Bu aklında olan her şeyi unutmasına neden oldu.

"Merhaba, adım Jeon Jungkook tanıştığımıza memnun oldum." Jimin hala uzatılan eli sıkmadığını fark edince titreyen elini gence doğru uzattı. Jungkook uzatılan eli nazikçe sıktı.

"B-bende memnun oldum." Jimin hala neler olduğunu anlamıyordu. Karşısında dikilen çocuk kimdi fazlasıyla merak ediyordu.
Jungkook bebeğin ağlamasıyla bakışlarını yatakta mızmızlanan miniğe çevirdi.

"Hyung kimin bebeği bu? Çok sevimli sevebilir miyim?"

"Adı Min Ji ve benim kızım. Elbette sevebilirsin Jungkook." Jungkook bakışlarını Jimin'e çevirse de bir şey söylemedi. Jimin'in kırgınlıklar ile dolu bakışlarını görmek genç adamı üzmüştü. O yüzden sadece gülümsedi ve bebeğin yanına geçti. Jin ise ikisini yalnız bırakarak yemek getirmeye gitti. Konuşmaları belki de ikisine de iyi gelirdi. Öyle umuyordu...

~~~

Yoongi meydana geldiğinde meraklı olanlar çoktan çevresine toplanmıştı. Yanında birkaç asker ile birlikte Namjoon, Hoseok ve Taehyung da bulunuyordu.

"Benim sürümde kim huzursuzluk çıkarmaya cesaret gösterdiyse şimdi karşıma da gelsin. Sorunu neyse bana söylesin. YÜZÜME!" Min Yoongi'nin bağırmasıyla herkes bir adım geri atmıştı.

"Sürüye dahil ettiğim kişiler için artık sizin onayınızı mı almam gerekiyor?" Çevresinde olan herkese bakmaya çalışıyordu Yoongi. Kimse karşılık vermiyordu. Bu adamı daha da sinirlendiriyordu.

"Benim kararlarımı beğenmeyen varsa liderlik için karşıma geçsin ve benimle savaşsın. Ancak o şekilde sürüyü dilediğiniz gibi yönetirsiniz."
Yoongi gülerek devam etti.

"Her zaman sizin iyiliğiniz ve güvenliğiniz için çalıştım. Sürüye getirdiğim cadılar bugüne kadar hiçbir şey yapmadı. Sizin boş ön yargılarınız yüzünden kimseyi sürüden atmam. Ama gitmek isteyen gidebilir."

So Hyun da dinleyenler arasındaydı. Sürü liderinin kendilerini bu şekilde savunması ve koruması adamı çok mutlu etmişti. Adamın tek istediği yaşamaktı. Kızıyla ve öğrencileri ile mutlu bir şekilde yaşamak. Yoongi bunu bildiği için onu sürüye almış ve güvenmişti.

"Hiçbir şey söylemiyorsanız bu durumu kabul ettiğinizi varsayarım. Ancak tek bir şey daha duyarsam yapanı bulur ve cezasını kendi ellerimle veririm." Yoongi arkasını dönmüş ve yürümeye başlamıştı. Daha öncesinde de bu şekilde konuşma yapmıştı ancak sözlerinin çiğnendiğini gördü. Bu son uyarısıydı, ikinci bir şansı bile haketmeyen bu insanlara fazla bile dayandığını düşünüyordu.

Fernweh || YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin