43

1.8K 176 138
                                    

Sıradan gibi görünen ama öyle olmadığı bilinen bir güne gözlerini açtı herkes. Bugün konsey üyelerinin dövüş için belirlediği gündü.

Taehyung'un dövüşecek olma fikri Yoongi'nin canını sıkıyordu. Bu konu hakkında konsey üyeleri ile konuşmuştu. Ancak geri adım atmamışlar ve kendisinin dövüşemeyeceğini söylemişlerdi. Yoongi bunun fazlasıyla boktan bir durum olduğunu söylemişse de konuşma onlar için çoktan bitmişti.

Taehyung ise oldukça rahattı. Dövüş konusunu Jimin ile kanuştuktan sonra bir daha açmamış ve günlük yaşamına devam etmişti. Kendi başına kaldığında aklına kötü düşünceler dolmuyor değildi. Buna engel olamıyordu. Kendi  içinde durmadan en kötü senaryoyu kuruyordu. Önceden olsa bu düşüncelerin hiçbirinin aklına gelmeyeceğini biliyordu. Ama şimdi hayatında yalnız değildi. Jimin vardı. Güzel, narin omegası.. Sonra.. Sonra Minji vardı.. Tatlı baş belası küçük kızı..

Bu iki neden Taehyung için nefes almaya devam etmesi için yeterliydi. Dolayısıyla her şeyini ortaya koyacak ve söz verdiği gibi tek parça şekilde geri dönecekti.

"Merhaba.." Taehyung arkadan gelen ses ile kendi dünyasından sıyrıldı ve hızla arkasına döndü. Karşısında elleriyle oynayan gence heyecanla baktı. Konuşmak için doğru anı bulamadığı genç yine kendisi gelmişti. Bu adamın utanmasına neden oldu. Yanlış yapan kendisiydi,  ilk adımı da yine kendisi atmalıydı ancak genç olan kendisini şaşırttı.

Taehyung sonradan bu düşüncesine güldü. Jungkook her zaman bu kadar nazikti zaten. Esasında bu davranışına şaşırmaması gerekiyordu.

"Merhaba." Taehyung ensesindeki saçlarıyla oynarken konuşmuştu. İkisi de birbirinden çekiniyordu ve davranışları bunu belli ediyordu. Daha sonrasında ikiside dayanamayıp bu hallerine güldü. Jungkook gülmesi sona erince hafifçe öksürdü. Konuşmak nedense hiç olmadığı kadar zorluyordu. Halbuki Taehyung gencin rahatlıkla konuşabildiği sayılı kişilerdendi.

"Şey hyung.. G-eçen konuşma için özür dilemek için gelmiştim ben. Hakkım olmadan hayatına karış.." Taehyung elini kaldırarak genci susturdu. Jungkook'un bu şekilde kendisinden özür dilemesi iyice küçülmesine neden oluyordu.

"Lütfen. Jungkook lütfen benden özür dileme. Bu kendimi daha kötü hissetmeme neden oluyor."

"Hyung kendini kötü hissedecek bir şey yok."

"Hayır var. O gün sana o sözlerin hiçbirini söylememeliydim. Hiç birini haketmedin. Beni düşünüyordun ve ben aptal gibi sana neler söyledim." Taehyung gözlerini kapatıp burun kemerini sıktı. Aklına geldikçe çıldırıyor gibiydi.

"Özür dilerim. Affetmesen bile haklısın sonuna kadar ama şey affetsen olur mu? Seni özlüyorum yani benim için çok değerlisin."

Jungkook bu sefer mutluluktan ağlamak istiyordu. O gün aklından binlerce şey geçmişti. Hyungunu kırdığını ve bir daha eskisi gibi olamayacaklarını düşünmüştü. Ama hayır. Şuan kendisinden özür diliyordu hatta kendisi için değerli olduğunu söylüyordu.

Gözlerini silerken gülümsedi. "Gerçekten değerli miyim hyung?"

Taehyung da içtenlikle gülümseyerek karşılık verdi. "Sen benim küçük kardeşimsin Kook, tabi ki değerlisin."

Jungkook daha fazla dayanamayıp kollarını adamın beline doladı.

"Biraz sevgi göster o zaman küçük kardeşine." Taehyung da vakit kaybetmeden sarıldı.

"Bu aptal hyungu affettin değil mi?"

"Affedilecek bir şey yok ki.." Jungkook bir süre daha o halde kaldıktan sonra yavaşça ayrıldı. Aklına birkaç saat sonra yapılacak dövüş geldi.

Fernweh || YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin