"Aslında haklısın. Ben de biliyordum zaten bunları, fotoğrafları çekerken. Ama bildiğim bir şey daha var. Bu fotoğraflardan sen zarar göremezsin, ama Yoongi görür. Hiç değilse ben istersem. Anlıyor musun Jungkook?
Yoongi'nin başını derde sokmak ister misin? Çünkü ben istemem."Karşımdaki kızın yüzüne baktım. Beni neyle tehdit ettiğinin farkında mı?
"Yani ne diyorsun? Sen beni kurtar, ben Yoongi'yi. Gayet mantıklı değil mi?"Soo Yun'un kafayı yediğini daha önce söylemiştim değil mi? Bu kız kafayı yemişti.
"Saçmalamayı kes! Ne bekliyorsun? Öylece şirketimizi batırmaya çalışan adamın kucağına koşmana izin mi vereceğiz? Gerçekten madem o kadar zekisin, nasıl bu adamın seninle oynadığını fark edemiyorsun?"Yüz kasları gerildi. Gerçekleri görmek istemiyordu. Ama bunlar doğrulardı. Ne kadar inkâr ederse etsin.
"Asıl sen saçmalıyorsun Jungkook! O asla benimle oynamaz. Beni seviyor, bana değer veriyor. Tabii ki ben de ona."Eğer gerçekten sinirli olmasaydım şu an kahkaha atıyor olurdum. Kendini nasıl da inandırmış.
"Gerçekten bir şey diyemiyorum sana. Hayal dünyan çok geniş. Adamlar birazdan evde olur, babam da öyle. Yani artık tehditlerini bir kenara bırak, toparlan."Yüzüme dalga geçip geçmediğimi anlamak istercesine baktı. Daha fazla tartışmak yersizdi. Zaten adamlar birazdan evimizde olurdu. Ne yapmamı bekliyordu?
Çıkmak için kapıya ilerlediğimde hemen kolumu tuttu,
"Anlamıyor musun Jungkook?! Eğer bu kapıdan çıkarsan Yoongi'nin başı yanacak!"Hayır, kesinlikle bir şeyleri anlamayan oydu.
"Bence sen anlayamıyorsun beni. O fotoğraflar ile ne yapabilirsin ki? Sana söyledim, çocuk değilim ben kendi kararlarımı verebiliyorum. Benim kararlarım yüzünden de kimsenin başının yanmasına izin vermem.""Sen kendi kararlarını verebiliyorsan, ben de verebilirim. Beni rahat bırakın. İstediğim kişi ile birlikte olabilirim."
Onun istekleri bize zarar veriyordu."Senin isteklerin yüzünden benim başım defalarca derde girdi. Anlıyor musun? Her seferinde ben tamam dedim, sen yine o adama gittin. Anla Soo Yun, adam seni kullanıyor."
Gözleri dolarak yüzüme baktı. Soo Yun'u pek sevmezdim. Annesi bana zamanında gerçekten anne olmuştu. Beni sevmişti. Ama Soo Yun'u ben bildim bileli hep nankör bir kızdı. Sadece kendini düşünürdü. Kendi isteklerine göre hareket eder, sonucunu düşünmezdi."Peki sen istedin. Jungkook eğer bugün benim paçamı kurtarmazsan, babama Eun ile evlenmeme sebebinin Yoongi olduğunu söylerim."
Ne? Alâkası yoktu ikisinin. Sevmediğim biriyle neden evleniyim ya!"Alâkası yok, sen de biliyorsun. Ayrıca ben sen değilim. Birisine evlenmeden de kendi başımın çaresine bakabiliyorum"
"O zaman neden evlenmedin? Ayrıca bu fotoğraflara bakılınca gayet de sorun Yoongi gibi gözüküyor."
Şu lanet kızdan nefret ediyorum. Ben EunCha ile evlenmeyeceğim dedim ve konu kapandı. Ne diye üstünü açmaya çalışıyordu?"Ne diyorsun? Bana yardım edecek misin?"
Sanki başka yolum varmış gibi konuşuyordu.
"Bugün için iptal olacak. Ama sadece bugün. Gerisini sen halledebilirsin bence. Ihtiyacın olan tek şey küçük kameran ve birilerini haklaman. Ama uyarıyorum, sakın bir daha beni ve sevdiklerimi oyununa dahil etme!"Yüzünde sırıtış yer aldı.
"Demek sevdiklerim haa?~♡~
Şirketin kafeteryasında oturmuş Yoongi'yi bekliyordum. Saate bir kez daha baktım. Yoongi'nin yarım saat önce çıkması gerekiyordu hâlâ neden yukarıdaydı?
Adımlarımı asansöre doğrulttum. Odama gelince, Yoongi'nin tarafına ilerlemeye başladım. İçeri girdiğimde uyuyakalmış bir Yoongi beklemiyordum.
Onun masasının yanına ilerledim ve masaya oturdum. Ellerimi saçlarına götürüp birkaç tutamını aldım. Bir şeyler mırıldandığında ellerimi geri çektim. O da kafasını kaldırıp, uykulu gözlerle yüzüme baktı. Bir süre sonra kendine geldiğinde hemen yerinde doğruldu."Ben uyuyakalmışım. Neyse, bütün işler bitmişti."
Bakışlarını duvardaki saate yöneltti ve yüzünü ekşitti.
"İki saat olmuş olamaz."Gülümseyerek yüzüne baktım.
"Hadi kalk uykucu. Bugün misafirimsin."
Öyle miydi? Ne ara konuşup karar vermiştik. Neyse önemi yok.
Yüzüme ciddiliğimi tartmak için baktı.
Sonra yerinde doğruldu ve eşyalarını topladı."Eve gitsem iyi olur aslında. Çok yorgunum."
Kafamı olumsuz anlamda salladım. Ona bir şeyleri açıklamam gerekiyordu. Birisinin onun üzerinden tehdit ettiğini bilmesi gerekiyordu. Daha sonra bir şey olursa sürpriz olmamalıydı ona.
"Boşuna uğraşma bugün bendesin. İtiraz kabul etmiyorum."
Uykulu gözlerini kırptı ve esnedi. Eve gidene kadar uyumasa iyiydi.~♡~
Gözlerim, oturduğu yerde uyumamak için büyük uğraş veren Yoongi'nin üzerindeydi. Ayağı kalkıp mutfağa ilerledim ve iki kahve yaptım. Ellerimle kahve ile odaya döndüğümde bakışlarını bana çevirdi. Oturduğu koltuğa ilerledim ve eline kahvesini verdikten sonra yanında yerimi aldım.
Hâlâ neden onu buraya getirdiğim ile ilgili soru sormamıştı. Elimdeki bardaktan birkaç yudum alırken onu izledim. Aniden gelen dürtüyle konuştum.
"Soo Yun bizim fotoğrafımızı çekmiş."
Galiba konuya bu şekilde dalmak biraz saçmaydı.Yoongi'nin hiçbir şey anlamadığını belli eden bakışlarıyla cümleyi kendimce biraz daha toparladım.
"Yani samimi olduğumuz anlardan."
Kaşlarını çatarak yüzüme baktı,
"Ne zaman ve neredeyken çekmiş? Hangi hakla bunu yapabilmiş? Ayrıca fotoğrafı çekmesindeki amaç neymiş?"Sorduğu bütün soruları aklımda tuttum. Yaşlanıyordum galiba, hafıza gidiyor çünkü.
"Yaklaşık bir hafta geçti üzerinden. Şirketteyken çekilmiş. Nasıl çektiğini ben de bilmiyordum. Ne hakla çektiğini de öyle. Ve fotoğrafı çekmesindeki amaç beni tehdit etmekmiş."Yüzüme şaşkınlıkla baktı. Sonra bir süre galiba kendi kafasında olayı tarttı.
"Yoksa ne yaparmış?"
Buna tam olarak cevabım yoktu. Tek bildiğim okun ucunun sonunda Yoongi'yi göstereceğiydi. Ve ondan sonra ne olurdu bilmiyordum. En kolay şekilde kovulurdu. Tabii ben tarafından değil. Ama ne olacağını bilmek için riske atamazdım. Daha büyük bir tehdit bulamadığım sürece.Yoongi de benden cevap gelmeyeceğini anladığından önüne döndü. Uykulu gözleri biraz da olsa açılmıştı. Kahveden mi, duyduklarından mı bilemem.
"Hadi film izleyelim, çok sıkıldım."
Yüzüme baktı ve kafasını salladı. Neden bu kadar uysaldı bugün. Büyük ihtimalle yorgun ve uykusu olduğu içindir."Filmi sen seç." Elimdeki kumanda ile ekrandaki filmleri geçiyor bir yandan da Yoongi'nin konutunu bekliyordum. En sonunda bir filmde durduğunda filmi açtım. Biraz eski bir filmdi. Filmden bakışlarımı çekip yeniden ona baktım. Filme bakıyordu ama pek izlermiş gibi değildi. Ona baktığımı anlayıp yüzüme baktı. Bir anda bana doğru eğildiğinde anlamazca suratına bakmaya devam ettim. O ise kafasını dizlerime koydu. Saçlarından bir tutamı elime aldım. Gözlerini kapayıp uyumayı beklerken ben de onu izledim. Sesten rahatsız olmaması için neden açtığımı bilmediğim filmi kapattım.
Kısa süre sonra nefesleri düzene girmişti. Ben de onu izlerken bir süre sonra gözlerim ağırlaş
~♡~
Tam şu an fark ettim ki ben kaostan besleniyormuşum. Böyle ekşınlı şeyler yazınca sıkıntım olmuyor. Ama konu romantizme gelince kalıyom. Aşktan falan gram anlamam zaten. Neyse olduğu kadar olmadığı kader. Ehehe tabii ki yine kutlayacak bir şeyim varr.
10kk🎉🎉🎉🎊🎊
Aslında her artan okunmayı takip etmeme rağmen gerçekten ne ara 10k oldu kestiremedim. Hepinize sevgim ve teşekkürüm sonsuz♡♡♡Umarım beni vote ve yorumlarınızden mahrum bırakmazsınız...🙃💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRETARY
Fanfiction[YoonKook] "Yoongi! Madem sen o küçük burnunu benim her işime sokacaksın. O zaman sana, benim işlerime karışabilmen için neden verelim" Yüzünde ki müzip sırıtışla bana doğru yaklaştı. Jungkook senden uzak durmaya çalıştıkça neden bana iyice yaklaşı...