Jungkook'tan
Şu an benden daha mutlusu olamaz. Çünkü Soo Yun yüzünden azar işitiyorum babamdan. Bir bu kalmıştı zaten.
"Ya baba, bir işim vardı. Acil bir işti. Adamlar sana sövmedi ya! Abartıyorsun ama, lütfen yani.""Oğlum sen değıl miydin Soo Yun'un sevgili işini halletmek isteyen. O adam senin neredeyse şirketini batırıyordu. Daha ne kadar bekleyeceğiz adam tepemize mi binsin?"
Ahh babam... Sen de haklısın tabii. Ama tehdidin ucundaki kişi Yoongi olunca işte."Ayrıca adamlarla biz eve geldik, meğer Soo Yun evden gitmiş. Yarım saat açıklama yaptım ben."
Soo Yun'un inadına bakılacak olursa, ben pek bu evlenme işinin olacağını pek sanmıyorum. Maalesef Soo Yun O herife kafayı takmış."Baba acaba yeniden yurt dışına mı göndersek Soo Yun'u? Adamdan kurtulmanın yolu yok."
Babam bir süre söylediğimi düşünmüş olmalı ki sessizlik yaşandı.
"İyi diyorsun ama adamlarla konuştuk o kadar ne diyeceğiz?"
Yine haklıydı."Baba bence biraz bekleyelim. Biliyorum ne kadar gecikirse o kadar kötü. Ama biraz durulsun ortalık."
'Sen bilirsin' dercesine kafasını salladı. Aslında ben hiçbir şey bilmiyorum. Özellikle kendime hiç bu kadar uzak, cahil olmamıştım.~♡~
Yoongi'den
Acaba aylarca hiç sıkılmadan sekreterlik yapan birileri var mı? Bir başkasının işlerini ayalarmak en sıkıcı şey, özellikle kendi hayatını bile düzene sokamayan bir ben için. Tabii bir de bunlar aklımda kalmalı. Ben daha sabah ne yediğimi bile hatırlamıyorum ki.
Kafamı masadan çevirip sağımdaki cama baktım. Cam da denilmez ki siyah duvar!
Jungkook Beyimize göre sıkıntı yok tabii. Camın siyahlığı da bana. Beni izleyip izlemediğini de anlayamıyorum, yoksa ona göre hareket ederim. Böyle olunca her an tetikte olmam gerekiyor yani.Aslında yapılacak şey belliydi. Jungkook'un içeceğine uyku ilacı kat. Sen de uyu burada rahatça. Ama işte yemiyor...
Uykuyu geçtim acıktım ya ben. Öğleni bekleyemem. Eeeehhh bana ne be!
Ben Jungkook'un evine gitmiş orada kalmış bir insanım. Tam şu an Jungkook'un yanına gideceğim ve acıktığımı söyleyeceğim. Ve tabii ki O da bana yemek ısmarlamayı teklif edecek. Etmezse... Galiba öyle bir seçenek yok, ettireceğim.Oturduğum yerden kalktım. Otura otura bir yerlerim-çok da kibarımdan- düzleşmişti.
Tamam öyle yanına gidip de 'Açım lan ben, bana yemek ısmarla!' demek öyle kolay değilmiş. Ama karnım için bunu yapmalıydım.Odamdan çıktım ve Jungkook'un yanına ilerledim. Şimdi düşündüm de ben tek yesem de olur ya. Ne gerek şimdi zorla teklif ettirmeye falan. Zaten benim gibi kibar bir insana yakışacak hareketler değil bunlar canım. Ya şimdi cümle kurmaya gelince de az önce bana vesvese veren içsesim hiç yardımcı olmuyor ki ama! Ne diyeceğim ben bu adama? 'Ben acıktım öğleni bekleyemem. Zaten senin evinde de kaldım, bana izin vermek zorundasın!' falan mı?
Bu çok utanç vericiymiş.Kaba olmaya gerek yok ya, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır-bu arada böyle Türk Atasözleri falan hep bilirim yani şaşırmayın-
"Jungkook Bey, ben işleri bitirdim. Şu an için yapacak bir şey kalmadı. Ve biraz acıktım da. Aşağı inebilir miyim?"
Tamam bu kibarlığımdan sonra bir zahmet izin versin yani.Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Sonra hareketlenip kenardan ceketini aldı.
"Ben de biraz daha kalırsam kafayı yiyeceğim. Beraber gidelim, sana yemek ısmarlarım."
Aaa, bu adam benim içimi falan mı okuyor.
Neyse demek neymiş, Kibar Feyzo olunca her şeyi elde edebiliyormuşuz.-Bu aralar biraz Türklüğe merak saldım galiba. Kusura bakmayın artık-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRETARY
Fanfiction[YoonKook] "Yoongi! Madem sen o küçük burnunu benim her işime sokacaksın. O zaman sana, benim işlerime karışabilmen için neden verelim" Yüzünde ki müzip sırıtışla bana doğru yaklaştı. Jungkook senden uzak durmaya çalıştıkça neden bana iyice yaklaşı...