Bölüm26"Söz"

642 61 46
                                    

Döndükdöndük valla. Yazmayı cidden özlemişim. Ve tabii ki vote ve yorumları eksik tutmayın ♡♡♡

Yoongi'den

Şirket kapısından  içeri girerken içimde bir sıkıntı vardı. Bir şeyler olacak ama iyi mi kötü mü bilemedim.

Artık bu herkes tarafından da anlaşılır bir şeydi ki, ben buraya çalışmak için gelmiyordum. Zaten Jungkook da iş vermiyor bana. O işleri kim hallediyor bilmiyorum bile ama işe bakın hâlâ sekreterim, hâlâ maaş alıyorum, hâlâ Jungkook'un yan odasındayım. Galiba olay da Jungkook'un yan odasında olmam ama çaktırmayın.

Odaya çıktığımda her zamanki gibi yoktu. Yerime geçtim ve gelmesini bekledim. O an kapı açıldığında onu görmeyi bekleyerek kalktım ama tanımadık bir simayı beklemiyordum. Karşımdaki çocuk gülümseyerek elini uzattı.

"Selam, sen Yoongi misin?"
Kafamı salladım ama elimi uzatmadım. Kabalık ettim galiba.
"Ben de Woo-jin."
Yeniden gülümsediğinde eli de hâlâ havadaydı. Elimi uzatıp sıktım elini.

Kıyafetine bakılırsa Jungkook'un ortağı falan da değildi.
"Ne için gelmiştiniz?"
Yine gülümsedi. Niye sırıtıp durduğunu sormak istiyordum.
"Aslında biricik Jungkook'a bakacaktım ama yokmuş sana selam veriyim."

Insan neden tanımadığı-pardon tanışmadığı- birine selam verir ki?
O sırada arkadan tanıdık ses duyuldu. Hayır, maalesef bu da Jungkook değil.
"Ama ben sana aşağıda bekle demistim ya. Neden geldin ki?"
Soo Yun çocuğun yanına geldi ve çekiştirdi. Hayır hayır, bu çocuk düşündüğüm kişi değildi.
Soo Yun bana gergin şekilde bakti.
"Yoongi, seni de rahatsız ettik işine devam et sen. Biz de gidiyoruz zaten."
Çocuk-isim hafızam kötü- Soo Yun dan kendini kurtardı ve bana döndü.

"Soo Yun, sakin ol canım. Hazır Yoongi de burada, işi de yok gibi aşağı inip kahve içelim bir hep beraber. Ne dersin Yoongi?"

Benim konuşmama gerek kalmadan Soo Yun kenara çekti ve konuştu onunla.
"Soo Yun bak şimdi kırılacağım. Utanıyor musun sen benden. Bir dur kız iki dakika arkadaşla tanışayım. Valla kırılacağım. Bak çocuk da şaştı kaldı. Yoongi, sen bakma Soo Yun'a o bugün gergin biraz."

Bir şey demeden çocuğun suratına bakmaya devam ettim. Çocuk da değil ki aslında Jungkook ile yaşıt gibiler.
"Hadi aşağı inelim."
Bana fırsat vermeden Woo-jin-ismini hatırladım- aşağı inmeye başlayınca bir an kalsam da aptal gibi görünmemek için arkalarından indim. Aşağı indiğimizde Soo Yun' un  trip atıyo gibi bir hali vardı ama onu takan yoktu. Yazık değil mi kıza?

"Eee Yoongi, Jungkook ile nasıl tanıştınız?"

"Sekreteri oldum işte yani."
dediğimle birlikte kafasını salladı.

"Acaba Jungkook ne zaman gelir? Kendisi benden pek hoşlanmaz ama benim sevgim büyük ona karşı. Inanıyorum bir gün beni sevecek."
Soo Yun onu dürttüğünde susmuştu.

Her şeyi dalgaya alan bi tipti galiba. Onu takan da yok ki konuşuyor öyle, garip.
Telefonum çaldığında arayanın kim olduğunu biliyordum. Telefonu açıp konuşmak için masadan kalktım.

-Efendim.

+Aşağı inmişsiniz. Yukarı çıksana sen. O aptalın yüzünü görmeme gerek yok.

-Gel bence, adam akıllı konuşursunuz. Bir sonuca ulaşırsınız hiç değilse.

+Yoongi iki dakika da olsa onunla konuştuğuna inanıyorum. Söyle bakayım onunla oturup konuşulur mu?

-Evet biraz fazla dalgaya vuruyo ama  gel bence. Hem sende de var böyle bir arkadaş ona katlanıyorsun. Buna da katlanırsın. Hem kahvem bitmedi daha. Sen de gel kahvem bitince birlikte çıkarız yukarı.

SECRETARYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin