1.9

53 7 24
                                    

"Bu gece ay bile dolunay nolmuş ağlıyor bak bizim için..."

Onlar sorgudayken bende onları dışarda  bekliyordum. Çok ceza alacaklardı sanırım. Etrafa bakınırken karşıdan geldiklerini gördüğümde heyecanla ayağa kalktım. Yanıma geldiklerinde "noldu ne dediler ?"diye sorduğumda mert gülümsedi. "Korkma birşey yok babam konuşmuş avukat halledicek bizi serbest bıraktılar" dediğinde gülümsedim. Heyecanla merte sarıldığımda o da kollarını sırtıma attı. Elleri yaralarımı acıtsada sadece gözlerimi yumdum ve sarılmaya devam ettim. Emir "mert kollarını çek"dediğinde mert durumu anlamış olacak ki bir süre sonra hemen ellerini sırtımdan çekti. "Şey ben çok özür dilerim bi an unutmuşum "dedi mahçupca. Gülerek "Yaa acımıyor bir şey yok "dedim.

"Bu arada size çok teşekkür ederim "dediğimde  deniz "teşekküre gerek yok kardeşim her zaman seni koruyacağız"dedi. Emir parmaklarını saçlarından  içinden geçirip sinirle söylendi. "Abi varya bundan sonra birisine vurduysam 2 tane daha vuracağım içimde kalıyor sinir oluyorum "dediğinde hepsi gülmeye başladı.

Egemen "hadi artık çıkalım burdan bunaldım"dediğinde hepimiz çıkışa yönlendik.

Gecenin karanlığı gitmiş gün ağarmaya başlamıştı. Mertin babası şoförle arabayı göndermiş ona binmiştik hepimiz.

Arabayı süren deniz "nereye gideceğiz ?"diye sorduğunda mert hemen heyecanla cevap verdi ona. "Bizim dağ evine gidelim 2 gün kafa dinleriz hem orda herşey var "dediğinde deniz olumluca başını salladı. "Kusura bakmayın ama benim telefonum evde kaldı onu alsak olur mu ?"diye sorduğunda emir gülümseyip "olur"diye cevapladı. Evimin önüne geldiğimizde hüzünle bakındım. "Siz bekleyin ben geliyorum hemen " dediğimde emir "olmaz bende geliyorum annen belki gelmiştir geri  "dediğinde başımı olumluca salladım. Beraber arabadan indiğimizde   evin kapısına doğru ilerledik. Kapının kulpunu çevirdiğimde hemen açıldı kenardaki çantamı alıp içinden telefonumu çıkardım. Emir salonu kontrol ederken"Kıyafet alsam olurmu ?"diye sordum. Emir bakışlarını bana çevirdi.

"Yok  bizim kıyafetlerden idare edersin ama rahat edemem diyorsan tabiki al."

"Tamam almayayım bekletmeyelim şimdi" dediğimde gülümsedi. Masanın üstündeki anahtarı alıp dışarıya çıktık.  Kapıyı kilitledikten sonra arabaya bindik. Deniz arabayı çalıştırırken arka koltukta egemen ve emir bana bakıp duruyorlardı . Galiba belim acıyor diye çok endişeleniyorlardı. "Bana böyle endişeli gözlerle bakmayı  ne zaman keseceksiniz?"diye sorduğumda egemen gülümsedi. "Senin iyi olduğuna inandığımızda "dediğinde  gözlerimi devirdim. "Gerçekten iyiyim ben acımıyor."

Emir denize dönerek konuşmaya başladı. "Abi şurada eczane var beni indir"dedi. Deniz 1 2 dakika sonra durduğunda emir kapıyı açıp arabadan indi daha sonra arabanın kapısını kapatıp eczaneye ilerledi . Sabah olmuş insanlar yavaş yavaş yeni güne başlamıştı. Hava bulutluydu birazdan yağmur yağacak gibiydi. Emir bir süre sonra elinde küçük siyah poşetle eczaneden çıktı . Arabanın kapısını açıp kapıyı kapattıktan sonra yerine oturdu.

"O ne ?"

"Senin için bir kaç ilaç krem aldım. Gidince içersin."

Yola çıktığımızda dediğim gibi gökyüzünü kara bulutlar kaplamış şimşek çakıyordu.  Yağmur da çilemeye başlamıştı. Yağmur damlalarının camdan süzülüşünü izlerken  emire kaydı gözlerim. O da yağmuru izliyordu . Halbuki böyle bakınca ne kadar sakin hiç bir kavgaya karışmayan zengin  çocuklar gibi görülüyordu. Ama o çok sinirliydi ve içinde ne kadar acı vardı kimbilir. Egemene döndüğümde uyuduğunu gördüm. Merte baktım bu seferde o da uyuyordu. Tekrar dışarıyı izlemeye koyulurken emirin bana baktığını farkettim. Ona baktığımda  bir süre sonra nedensizce gözlerimi kaçırdım. Tekrar döndüğümde halâ beni izlediğini gördüm. Ne düşünüyordu acaba benim hakkımda. Çok gizemliydi.

Sonunda dağ evine varabilmiştik. Burası gerçekten harika görünüyordu. Biz salona geçerken deniz ve egemen mutfağa geçmişti bir şeyler hazırlamak için. Mert de televizyonla ilgileniyordu. "Emir bana  temiz bir tişört verebilirmisin rica etsem."  

Emir gülümseyip ayağa kalktı. "Gel benimle"dedi merdivenlerden üst kaça çıkarken. Bende peşinden ilerledim. Bir odaya girdiğimizde emir siyah renkte ki dolaba yöneldi . İçinden siyah bir tişört çıkarıp bana uzattı. "Al bakalım "dediğinde gülümseyerek uzattığı tişörtü aldım. "Ben aşağıya gidiyorum sende giyinip gelirsin ."dediğinde başımı olumluca salladım.   

O çıktıktan sonra etrafa bakındım bir süre duvarın rengi siyahdı ve bu benim çok hoşuma gitmişti. Gerçekten bu oda çok güzel dekore edilmişti. Tişörtümü yavaş yavaş çıkardıktan sonra sırtımdaki izleri görmeye çalıştım ama nafile. Elime emirin verdiği tişörtü almışken birden kapı açıldı. Hızlıca önüme kapadım tişörtü. Başımı arkaya çevirdiğimde emirin şaşkın bakışlarıyla karşılaştım. Daha sonra farketmiş olacak ki hemen arkasına döndü ve açık kapıyı kapattı. "Çok pardon gerçekten bian öyle görünce şaşkınlıktan dondum kaldım"dedi mahçup  sesiyle.

"Ne için gelmiştin ?"diye sorduğumda elindeki poşeti havaya kaldırdı. "İlaçlarını verecektim birde krem sürülecek yardım edebilirim istersen" dediğinde "zahmet olmazsa edebilirsin tabiki . Ben sırtımı göremediğim için acıtabilirim"dedim. Önüme dönüp onun gelmesini bekledim. Arkama geldiğinde poşetin içinden bir krem çıkardı. Poşeti yatağın üstüne atıp kremin kapağını açtı daha sonra yavaşça soğuk kremi belime sürmeye başladı.

"Acıttığımda söyle olur mu susma lütfen"dediğinde üzgünce başımı aşağı yukarı salladım. Kremi sürerken ellerini çok nazik ve yavaş hareket ettiriyordu. Benim canımı yakmaktan bu kadar korkması beni o kadar değerli hissettiriyordu ki bu duygu anlatılmazdı. Yaraların üstüne hafifçe kremi sürerken biraz acımasıyla "emir "diye seslendim. Hemen elini belimden çekip telaşla konuşmaya başladı.

"Çok mu acıdı ?"

"Sakin ol biraz acıdı , bu kadar korkma."

"Tamam daha dikkatli olacağım."

"Yok yeter bu kadar ben tişörtü giyeyim."

Hiç beklemediğim bir anda içimi ısıtacak bir hamle yaptı emir . Kollarını belime sarıp karnımda birleştirdi ellerini. Belime dokunmuyordu dikkatli bir şekilde ellerini sardı sadece. Başını omzuma koyup sakin bir sesle  kulağıma bir kaç cümle fısıldamaya başladı.

"Yaralarını saracağım her zaman lütfen zorlukla güçlü durmaya çalışma canını daha çok yakıyorsun . Kendini rahat  bırak duygularını abarta abarta yaşa bundan asla korkma dolunay " dediğinde gözümden bir damla yaş süzüldü yanağıma  . Eliyle yanağımdaki göz yaşımı sildi.

"Ben çok ama çok yoruldum "dedim ona dönerek . Bakışlarımız kesiştiğinizde kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. İçimden ağlamak geliyordu sadece  . O kadar dolmuştum ki o kadar üzüntü birikmişti   ki kalbimde defalarca kırılmıştım ama hepsini içime atıp 2 laf bile söylememiştim. Ama şuan emirin karşısında hüngür hüngür ağlıyordum. O göz yaşlarımı silip bana destek veriyordu.

Ağlamam durduğunda emir gülümsedi. "Rahatladın mı ?"diye sorduğunda başımı olumluca salladım. Gerçekten ağlamakda rahatlatıyordu insanı . Ama ben küçükken sınıfta ağladığım için çocukların benimle alay ettiği günden beri ağlamayı güçsüzlerin işi sanıp ağlamayı bırakmıştım.  Bugüne dek .

Tişörtü giydikten sonra emirin doldurduğu suyu alıp ilacı içtim.  Bardağı ona uzattığımda alıp masaya geri koydu. "Hadi gidelim yemek yiyelim açsındır." Beraber aşağıya inip   hazırlanan masaya oturduk . Sohbet ederek yemeğimizi yemeye başladık.
 

GECE MAVİSİ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin