"Fotoğraf Kabini."

369 34 6
                                    

"Çok satanlar ve yeni çıkanlar raflarını yenilememiz gerek."

En üst rafa yetişmek için merdiveni raflara dayayıp basamakları birer birer çıktım.

Raflardaki kitapları tek tek aşağıda duran Mi-ran teyze'ye uzatıyordum.

"Toz olmuş hepsi. Temizlememiz gerek." dedi Mi-ran teyze yüzünü buruşturarak.

Elime aldığım kitabı hızla üfleyerek üstündeki tozların uçmasını sağladım.

"Julio Curtazar, Buluşma."

Taehyung'un evindeki randevumuzdan sonra birkaç gün geçmişti. Onun evinden çıktıktan sonra kendi evime nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. En son hatırladığım arabanın birinin bana çarpmak üzere olduğuydu. Sonrası, dumanlı.

Ama farketmiştim ki yine o gelmişti. Avcumun içindeki yanıktan ve yerdeki sigara küllerinden anlamıştım.

Taehyung'un vereceği parti bugündü. Son birkaç gündür heyecanlı ve sabırsızdım, ayrıca inat gibi günler aşırı yavaş geçmişti.

Elimdeki kitabı Mi-ran teyze'ye uzattım.

"Burayı hızlıca halletmemiz gerek çünkü birazdan Taehyung gelip seni elimden alacak." dedi Mi-ran teyze hayal kırıklığıyla.

Bir dakika, Taehyung'un beni alacağından haberim vardı ama akşam alacağını söylemişti.

"Taehyung beni akşam alacak?" dedim soru sorar ifadeyle. Mi-ran teyze pot kırmış şekilde bana baktı. Cevap vermeden elindeki kitabı bana uzattı.

Elimi birbirine yapıştırarak Mi-ran teyzeyle bitirdiğimiz raflara baktık.

"Düzgün görünüyor."

Kaldırdığımız kitapları kutuya yerleştirerek depoya yerleştirmiştik. İşimizin bittiğine kanaat getirdiğimizde oturarak dinlenmeye başlamıştık. Oturduğum sandalyede geriye doğru iyice yaslanıp Mi-ran teyzeyle haberleri izlemeye başladık.

Kapının sesini duyunca kafamı oraya çevirdim. Gelen Taehyung'dan başkası değildi.

"Selam, güzellikler." dedi sırıtarak. İstemsizce gülerek bize doğru yürümesini izledim.

"Hoşgeldin, oğlum." dedi Mi-ran teyze tebessüm ederek.

Mi-ran teyzeyle biraz konuştuktan sonra Mi-ran teyze ve ben televizyona geri dönmüştük.

"Buradan çıkmalıyız."
Sağ kulağımdaki sıcak nefesi hissedince irkilmiş, kafamı o yöne çevirdiğimde onunla göz göze gelmiştim. Onunla ilgili en güzel detaya, tek ve çift kapaklı gözlerine bakıyordum.

"Ama daha erken değil mi?" dedim burnundaki bene odaklanarak.

Taehyung gülerek kafasını iki yana salladı.

"Teyzem, bizim gitme vaktimiz geldi." dedi ayağa kalkarak. Mi-ran teyzeye doğru yürüyüp ona sarıldı. Ardından elimi tutup beni dışarıya sürükledi. Son kez Teyzemin yüzüne baktığımda, yarı gururlu yarı muzip bir gülümseme görmüştüm.

En sonunda neden bu kadar erken davrandığını anlamıştım. Parti için birbirimize kıyafet seçecekmişiz.

"Bence spor bir şeyler giymeliyiz." demişti hevesle. El ele tutuşmaya devam ediyorduk ve etrafımızdaki insanlar bize yadırgayan bakışlar atıyordu. (dn: o*****lar ne bakıyonuz)

Taehyung tedirginliğimin farkına vararak elimi bıraktı. Doğrusunu söylemek gerekirse hiç hoşuma gitmemişti bu. Çünkü elini elimde hissetmem, insanların ne düşündüğünden çok daha önemliydi.

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin