"Jungkook'u Tanıdığımdan Beri."

234 25 16
                                    

Gözlerimi açıp etrafıma bakarken, odamda olmadığımı farkettim. Olduğum yeri anlamam ise biraz uzun sürmüştü.

Siyah toprakların bulunduğu bir yerdeydim. Tam karşımda ise büyük bir dağ vardı.

Ben o dağın eteklerinde duruyordum.

Birden bire büyük bir gürültü koptu ve her yer sis altında kaldı. Görüşüm netleştiğinde anlamıştım.

Bir yanardağın dibinde duruyordum ve o yanardağ az önce patlamıştı.

Lav denizi normalden çok daha hızlı bir şekilde bana yaklaşıyordu. Koşmaya başlamıştım ama sanki hiç yol alamıyordum.

Her arkamı dönüp baktığımda lavlar bana biraz daha yakındı.

En sonunda tükenip durdum, kaderime boyun eğecektim. Arkamı dönüp ateş denizine baktım. O an acı tabloyu kafamdan asla atamayacağımu farkettim.
Onlarca ya da belki yüzlerce beden, lav denizinin içinde yanmış vaziyetteydi.

Ortalık feryat figan ağlayan insanların sesiyle inliyordu adeta. Onların lav denizinin içinde yandığını görmüştüm, bazıları yaşıyordu.

Bu ses... Hayatımda duyduğum en acı sesti.

Ölümün sesi.

Dünyanın son gününde duyabileceğiniz türden bir ses.

Yere diz çöküp simsiyah görünen gökyüzüne baktım. Kendimi Lavların içine bırakıp canımın yanmasını beklemiştim fakat vücudumda hissettiğim acı bir sinek ısırığından farksızdı.

"Tanrım, neler oluyor?"

İnsanı sağır edebilecek yükseklikte bir ses yükseldi. "Ölümün sesini dinle Jungkook-ssi, sana anlatacak çok şeyi olduğunu duydum."

Bu ses, benim sesimdi.

Yanmış bedenlere baktım. Yüzü tanınmayacak halde görünen bu bedenler, bana en acı dolu bakışları sunuyorlardı. İçgüdülerim bu insanların ölüm sebebinin ben olduğunu söylüyordu ama hayır, ben kimsenin canını yakacak bir şey yapmamıştım ki.

Yapmış mıydım?

Elimi ağzıma götürüp ağlamaya başladım. Hayır, isteyerek ağlamıyordum. Gözyaşları kendiliğinden akıveriyordu.

Elimi ağzımdan çekip avucuma baktığımda ise, kanla yıkanmış birkaç çürük diş görmüştüm.






Uykumdan fırlayıp birkaç saniye karşımdaki aynadan kendime baktım. Sabaha karşı 4 suları gibiydi, camdan gelen mavi ışık suratımdaki ter damlalarını parlatıyordu.

Yataktan kalkıp mutfağa su içmek için yol aldım.

Bardağa su doldururken hiç bu kadar zorlanmamıştım.

Ne gibi bir olay, beni bu rüyayı görmeye itmiş olabilirdi? Doktorum rüyaların altında birçok neden yattığını söyler, bundan ne gibi bir şey çıkabilirdi?

Düşüncelerinden kurtulup sakinleştirici almak için tekrar yatak odasına gittim. Bardağımın dibinde kalan suyu bu hapla birlikte içtikten sonra yatağıma uzandım ama uyuyamayacağımı tabi ki biliyordum.




"Taehyungie Hyung, dün gece iyi uyudum diyorum, neden inanmıyorsun?"

"O yüzden mi gözlerinin altı mosmor?"

Taehyung, öğle arasında kütüphaneye gelmişti, yemek yemeye geldiğini söylese de geldiğinden beri dibimden ayrılmamıştı. Bir yandan da hoşuma gitmediğini söylesem yalan olurdu tabi.

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin