"Bizim Belirsiz Vedamız Yaklaşıyor."

338 34 3
                                    

Karanlık bir yerde, yere çökmüş oturuyorum. Oturduğum zemin gıcırdıyor, tahta olmalı.

Sonra nereden geldiği belli olmayan bir spot ışığı beliriyor. Işığın altında ise annem var. Beni görüyor, el salladıktan sonra içimi ısıtan gülüşüyle bakıyor bana.

Ardından karanlıktan bir beden yaklaşıyor anneme. Başta tanıyamıyorum ama daha sonra babam olduğunu anlıyorum. İçimdeki savaşı başlatan adam.

Hayatım boyunca unutamayacağım anları, sanki bir tiyatro seyircisi gibi izliyorum. Babam elindeki bıçağı anneme sapladıktan sonra bana bakıp en pis gülümsemesini sergiliyor.

Işık kapandı.

Ben demin ışık vuran yere bedenimi zorla sürüklemeye çalışıyordum. Amacım anneme ulaşabilmekti ama o sırada üstüme spot ışığı vurdu. Ellerime baktığımda ise küçük yumruklarımı görmüştüm. Bu benim küçüklüğümdü. Daha sonra sırtımda bir sızı hissettim.

Kafamı çevirdiğimde elinde kemerle bana bakan babamı görmüştüm. Bu sefer oyuncu bendim.

"Önüne dön!" dedi bana bağırarak. Dediğini yapıp başımı eğdim korkuyla. Sırtımda bitmek bilmeyen sızılar vardı. Her vuruşunda sırtımdaki acı kalbime vuruyordu. Baba, neden bana bunu yaptın?

Spot ışığı kapandıktan sonra, sırtımdaki acılar da dinmişti.

Daha sonra karşıda bir kez daha spot ışığı belirdi. Bu sefer ben varım, günümüzdeki halim.

Hiç istifini bozmadan karşındaki bedeni dövüyor hırsla. Dövdüğü kişiye baktım dikkatle.

"Taehyung?" dedim şaşkınca.

Taehyung, benim ellerim arasında nefessiz. Hayır, o kişi ben değildim..

"Won Young."

Ne yapacağımı bilemezken Taehyung, kafasını bana çevirdi. Gözlerinde yalvarır bir ifade vardı ve ağlıyordu.

"Jungkook, lütfen geri dön." diyor sağ elini bana uzatırken. Ne dediğini anlamak çok zor.

Bedenimi hareket ettiremiyorum. Kendimi tonlarca ağırlıkta bir insan gibi hissediyordum. Kendimi onların yanına sürüklemeye çalışıyorum.

Ben onlara yaklaştıkça, onlar benden daha da uzağa gidiyorlar gibiydi.

"Won Young, dur artık!" diyorum bağırarak. O ise bana bakarak sırıtmaktan başka bir şey yapmıyor.

"Jungkook-ah." dedi Taehyung. Sesi yankılı ve derin. Sanki kilometrelerce uzakta gibi.

Yine hayatımın seyircisi olmak istemiyorum. Benim beceriksizliğim yüzünden başka bir insanın ölmesine izin veremem.

Taehyung'un ölmesine izin veremem. Sonunda öleceğimi bilsem de bunu başaracağım.

Bir hışımla ayağa kalktım. Yürümek çok zor. Ama imkansız değil.

Sevdiğim adam için en azından bunu yapabilirdim.

Çünkü Benim elleri ve ayakları küçük olan halim, Won Young'dan daha güçlü.

Uyandıktan sonra gördüğüm şeyin, yara bere içinde önümde yatan Taehyung olmasını beklemiyordum.

Ayağımı üstünden çekip ona baktım, anında öksürmeye başladı ve nefes nefeseydi, elini göğsüne bastırmıştı.

"Taehyung?" dedim yere çökerek. Elimi omzuna atmak üzereydim ama kendini geri çekti korkuyla.

O an anlamıştım, bunu ona ben yapmıştım.

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin