"Senin Ne Hayatın Var, Ne Bir Ailen."

337 32 5
                                    

"Gerçi bu tavsiyem bir işe yarar mı bilmem. Çünkü bugün, senin son günün olacak."

Taehyung, bir anlığına Jungkook'un geldiğini sanmıştı ama yine yanılmıştı işte. Taehyung kendine doğru gelen Won Young'a baktı. Onun yüzünde anlamlandıramadığı bir gülüş vardı şimdi. Başı öne eğik, sırıtmış ve kendisine o gözlerle bakıyordu.

Hatırlamıştı.

Won Young'a ilk şahit olduğundaki yüzdü bu. Tam o adamı öldürmeden önceki yüz. Günlerce etkisinden çıkamadığı ifade.

Demek ki Won Young'un kurbanlarının gördüğü son yüz buydu. Ne acı, diye düşündü Taehyung.

Kendi de mi o kurbanlardan olacaktı?

Buna izin vermemeliydi, Jungkook'un hayatının mahvolmasına göz mü yumacaktı? Hayır, Elinde ne varsa karşısındaki katil için kullanacaktı.

Taehyung yavaşça yere çöktü. Başını yere eğip Won Young'un gelmesini bekledi sessizce.

"Senin canını öyle bir alacağım ki öldükten sonra bile haline ağlayacaksın." dedi Won Young cızırtılı sesiyle.

Won Young'un ayaklarını gören Taehyung, derin bir nefes alarak söyledi.
"Ne yapmaya çalıştığını biliyorum."

Won Young hiçbir şey söylemeden karşısındaki adamı izledi. Taehyung başını kaldırmıştı şimdi.

"Sana canımı almaman için yalvarmayacağım. Amacının bu olduğunu biliyorum. İnsanların sana yalvarmasını seviyorsun, bundan zevk alıyorsun." dedi Taehyung kendinden emin bakışlarıyla.

Won Young gülümsedi. "Salak mısın zeki misin hala çözemedim."

Biraz duraksadı. "Evet haklısın, insanların bana hayatları için yalvarmasını seviyorum. Gözlerindeki çaresizlik azmama neden oluyor neredeyse."

Taehyung, gördüğü iki insanı hatırladı. Nasıl yalvardıklarını, nasıl çırpındıklarını... Taehyung emindi ki bu psikopatın öldürdüğü onlarca, belki de yüzlerce insan vardı. Hepsine acı çektirmişti ve bundan sadece hoşnut duymuştu Won Young.

Taehyung, içinde biriktirdiği öfkeyi sözleriyle değil hareketleriyle gösterecekti.

Taehyung, Won Young'un boş anında sağ ayağını sımsıkı tutarak kaldırdı. Won Young sırtını öyle şiddetle yere vurmuştu ki acıyla inledi.

Taehyung zaman kaybetmeden Won Young'un üstüne çullandı.

"O insanların hayatları vardı, aileleri vardı. Seni şerefsiz."

Taehyung bir yumruk atıyor, bir bağırıyordu.

"Ama sen bunu bilemezsin." dedi son yumruğunu geçirmeden önce.
Ardından Won Young'u yakasından tutup yüzüne yaklaştırdı.

"Senin ne hayatın var, ne bir ailen. Şerefsiz, psikopat bir katilsin. Hatta ne var biliyor musun?" dedi sırıtarak.

"Senin kendine ait bir bedenin bile yok." dedi Taehyung, gülümsemesi büyürken.

Taehyung, Won Young'un silahıyla Won Young'u öldürüyordu.

Park Won Young, insanların psikolojileriyle oynayarak karşısındakinin ruhunu emmeye bayılırdı.

Taehyung, karşısındaki yorgun yüze bakınca, içini hüzün kaplamıştı, sevdiği adamı özlemişti.

Won Young, karşısında değişen yüz ifadesinden yararlanıp Taehyung'u üstünden fırlattı. Yanına düşen bedenin üstüne ayağını koydu.

"Bu hayatın ve bu bedenin Jungkook'a ait olduğu açık. Ama şu var ki,"

Won Young, ağırlığını Taehyung'un üstüne koyduğu ayağına verdi ve eğildi.

"Ben ondan daha güçlüyüm."

Taehyung ellerini Won Young'un ayak bileğinde birleştirdi. Ayağı iki göğsünün arasındaydı ve ağırlığı nefes almasını zorluyordu

"Jungkook..." dedi Taehyung kesik kesik.

Won Young'un yüzündeki gülümseme bu isimle silinmişti, daha çok ağırlığını verdi Taehyung'un göğsüne.

Taehyung, Won Young'un ayaklarından tutup onu yere düşürmek istedi. Tüm gücüyle ittirmeye çalıştı.

Ama nafile. Ayağı bile kıpırdamamıştı. Ciğerlerindeki baskı, ona ağrı vermeye başlamıştı. Karşısındaki beden o kadar güçlüydü ki, sanki ciğerleri patlamak üzereydi genç adamın.

"Jungkook, lütfen geri dön." dedi Taehyung kekeleyerek.

"Kapa çeneni, orospu çocuğu." dedi Won Young.

Taehyung'un hatıraları gözünde canlandı. Daha birkaç saat önce tam burada Jungkook'un sevgi dolu gözlerine şahit olmuştu.

Daha birkaç gün önce beraber film izledikleri günü hatırladı. Jungkook omzunda uyuya kalmıştı. Filmi öylece bırakıp sevdiği adamın nefes seslerini dinleyerek huzur bulmuştu.

İlk öpücüğü hatırladı.

Taehyung, o adamdan hoşlanmıştı en başta. Sonra o şahit olduğu cinayetten sonra saatlerce muhakeme yapmıştı ve günlerce uyuyamamıştı.

Ondan hoşlandığından emindi. Öpücükten sonra, bu adama aşık olduğunu anlamıştı.

O sevgi dolu gözleri arıyordu çaresizce ama şuan karşısında kana susamış birisi vardı. Aynı beden ama iki ruh. Bu Taehyung'un asla hayal edemeyeceği kadar kötüydü. Sevdiği adamı böyle görmek, şuan nefes alamamasından daha çok acı veriyordu yüreğine.

Taehyung'un son hatırladığı ise annesiydi.

Annesi ile arkadaş gibiydiler ama kanser alıp götürdü onun en iyi arkadaşını ellerinden. En sevdiği iki kokudan birine sahip kadın, hayatında yoktu. Burnuna dolan annesinin sıcacık kokusu, onun sonuna yaklaştığının habercisiydi.

Taehyung, anılarından sıyrıldı ve karşısındakine baktı. Hayır, onun istediği o çaresiz yüzü vermeyecekti ona.

Nefessiz kalan adam Tanrı'ya yalvardı içinden, ne olur Tanrım, sevdiğim adamı bana geri ver. Beni yanına alıp alma onu ellerimden.

Taehyung, gözlerinden yaşlar süzülürken, tüm gücüyle bağırdı son kez.

"Jungkook-ah!"



Zeynep medyaya seksi Jungkook koydurdu halbuki amacım bad boy Jungkook koymaktı.

Neyse önemli değil döwöçedödç

Ayrıcaaa ZAYN koydum ama şarkıcı olanı 😌😌 güzel şarkıdır dinleyin eheh

Bu bölüm diğerlerine nazaran kısa oldu ama böyle olması gerekiyordu. Özür dilerim o yüzden 😖

Umarım bölüm güzeldir, beğenmeyi unutmayın.

Sizi seviyorum 💜💜💜🌻

Düzenleyen: Zayn
Yazan: Sexmanur




agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin