"Daha Güçlü."

543 42 13
                                    

Çayırlardayım.
Yerde mor çiçekler var ve onların arasında yatıyorum.
Gökyüzünü izliyorum.
Güneş cildimi yakıyor. Ve Göz kapaklarımdan geçip gözlerimi acıtıyor. Ama bu his hoşuma gidiyor. Gülümseme kaplıyor yüzümü.

Kafamı sağa çeviriyorum. Yanımda birisi var ama güneş gözümü kamaştırdığından anlayamıyorum kim olduğunu. Ardından o kişi kafasını bana çeviriyor. Göz göze geliyoruz. O an kim olduğunu kavrayabiliyorum.

Taehyung.

Kare gülüşünü sunuyor bana. Koyu gözleri yüzümde geziniyor. Utanıp kafamı diğer tarafa çeviriyorum.

Diğer yanımda da biri olduğunu farkediyorum. Orada ise ben varım. Bana bakmıyor. Şaşırıyorum.

En sonunda bana bakıyor. Yüzünde muzip bir gülümseme var. Yanımdaki bensem, ben kimdim? (düzenleyen notu: ne diyon gerizekalı DİEJDĞWKDİWÖS)

Nefes nefese uyanmıştım, yine. Bu sefer rüyamı hatırlamıştım. Klasik rüyalarımdan biriydi ama bu defa Taehyung da vardı. İlk kez rüyama girmişti ve rüyam pek iyi olmamasına rağmen, onun rüyamda bulunması sayesinde mutluydum.

Sabah rutinlerimi halledip mutfağa gittim. Bir kase mısır gevreği hüpletip kütüphaneye gitmek üzere yola koyuldum.

Mi-ran teyze bana yaşadığı bir olayı anlatıyordu.
Mi-ran teyze'nin eskiden asker bir sevgilisi varmış. Pek görüşemiyorlarımış ama çok mektuplaşıyorlarmış.

Birbirlerini çok seviyorlarmış ve evlenmek üzerelermiş. Sonra adam göreve gitmek zorunda kalmış. O gittikten sonra yıllarca haber alamamış adamdan. Öldüğünü düşünmüşler ama Mi-ran teyze hep onu beklemiş.

"Bir kere bile umudumu kaybetmedim. Hep geleceği günü bekledim. Çünkü Chang-Wan bana öyle demişti, her neyse. Sonra bir gün telgraf geldi. Öldüğünü öğrendim."

Hala mektuplarını saklıyormuş. Cüzdanında adamın fotoğrafı bile vardı. Bana gösterdiği adam çok iyi görünümlü, yakışıklı bir adamdı. Üstünde asker üniforması vardı. Oldukça ciddi ve sert bir ifadesi de vardı.

"Ondan sonra ailem beni evlendirmeye çalıştırdı. Çok inat ettiler. Fakat ben daha inatçıydım."

Son cümlesinde yüzünü hüzünlü bir gülümseme kapladı.

"Evlenmedim. Hala onu seviyorum. Bir de sanki öldüğünü bilmiyormuş gibi çıkıp gelmesini bekliyorum. Ne acı."

Parlayan gözlerinden artık yaşlar akıyordu. Bu hali beni de çok üzmüştü. Bende ona katılıp ağlamaya başladım. Zaten yanımda ağlayan biri olunca dayanamaz, hemen ben de ağlardım.

Mi-ran teyze dramatik havayı bozmak için elini 'Aman' dercesine salladı.

"Boşuna gerdim ortamı. Nereden açıldı bu konu?"

Bunları derken hala ağlamaya devam ediyordu. Aynı zamanda gülmeye çalışıyordu ama her gülme denemesinde daha çok ağlıyordu.

Canım teyzem. Hep gülümseyen bir insandı, acısını böyle gizliyordu belki de.

Aşırı duygusaldım şuan. Umarım kimse böyle şeyler yaşamak zorunda kalmaz diye geçirdim içimden.

Mi-ran teyze'nin daha iyi hissetmesi için ona sımsıkı sarıldım. Beraber bir kaç dakika böyle durduk. Daha iyi hissettiğini düşündüğüm zaman ondan yavaşça ayrıldım.

"Özel anınızı bozmak istemezdim ama..."

Kendimize gelmemizi sağlayan ses imalı imalı gülen Taehyung'a aitti.

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin