"Ya Öyleysem?"

244 26 18
                                    

"Benden hoşlanıyorsun çünkü."

Won Young'un her zamanki halinden daha ciddi görünüyordu şimdi.

"Bunu neye dayanarak söylüyorsun?"

Taehyung, Won Young'un halini küçükçe kıkırdadı.

"Meydanda beni gördüğündeki yüz ifadeni ölsem de unutmam, ayrıca niye geldin diye söylensen de hala buradasın; dibimdesin. Diğer bir neden de şu ki..."

Taehyung doğru kelimeleri seçmekte zorlanıyordu. Gerçi biraz sonra söyleyeceklerini saatlerce düşünse de daha masum duyulmasını asla başaramazdı.

"Senin en kötü halini gördüm, Won Young-ah. Eğer beni gerçekten öldürmek isteseydin beni o insanlar gibi deşerdin."

Taehyung haklı olduğunu biliyordu. Yanındaki beden ne kadar acımasız olursa olsun, içinde bir yerlerde Jungkook'un saf duyguları vardı.

"Taehyung-ssi, bilir misin, en sevdiğimiz yemeği her zaman en sona saklarız. Sen de benim için öylesin, seni ölüme ısıtmak ve kendimi böyle tahrik etmek... Tek amacım bu, yanlış fikirlere kapılma, hm?"

Taehyung güldü. "Buna inanmaya devam et Won Young. Eninde sonunda haklı olduğumu anlayacaksın. Gerçekten beni öldürsen de, ardından hemen pişman olacaksın ve iliklerine kadar hissedeceksin. Hatta belki arkamdan gelmek isteyeceksin ama hayır, söylediğin her şey bahane. En azından kendine dürüst olmayı dene."

Won Young uzandığı yerden kalktı. Bir süre yerdeki taşlardan birini eline alıp inceledi. Taehyung, aklından ne geçiyor Tanrı bilir, diye düşündü.

Won Young tek bir şeyi düşünüyor ve istiyordu. O da buradan çekip gitmekti.

Öyle de yaptı, bir bara gidip kafayı çekmek tek isteğiydi. Zaten yapışkan Taehyung peşini bırakmamıştı bir türlü. Belki orada kendiyle baş başa kalabilirdi.

Taehyung ise bunu asla beklemiyordu. Belki inkar eden bir Won Young ya da her zamanki gibi yumruğuyla konuşan bir Won Young.

Ama asla çekip giden bir Won Young beklemiyordu.

Peşinden gitmeli miydi?
Belki de yalnız bırakmalıydı.
Ya birilerini deşerse yine?
Ama bugün pek havasında değil gibi. Won Young'un işi belli olmaz.

En sonunda kalkıp peşinden yürüdü. Sesini duyurmamaya dikkat etse de üçüncü adımı atmaya yeltenirken Won Young döndü.

"Peşimden gelme."

Taehyung, Won Young'un arkasından bakakaldı. O ara kendi iç dünyasında bir savaş yaşamıştı adeta. Şu an cidden onu yalnız bırakmak istiyordu fakat içinde bir yerlerde bunun yanlış olduğunu söyleyen cılız bir ses vardı.

O sese güvenecekti, işini şansa bırakmak ve sonucunda sabah haberlerinde duyacağı bir cinayet haberinden kendini sorumlu tutmak istemiyordu.

Won Young'un bulundukları arsayı terketmesini bekledi sakince. O gözden kaybolur kaybolmaz peşinden gidecekti. Ters giden bir şeyler olur olmaz müdahaleye hazır bir Taehyung olacaktı artık.

Bir kaplumbağa hızında giden Won Young'u salyangoz hızında giden Taehyung, yerlerde bu kadar ilginç olan ne var acaba, diye düşünüp durdu. Won Young, kafasını yerden kaldırmadan yürüyordu. Tanrı bilir, içinden ne düşünüyordu.

Taehyung iyi iş çıkarmıştı. Won Young bir kere bile dönüp arkasını kontrol etmemişti fakat Taehyung yine de güvenmiyordu. Belki de çoktan biliyordu, köşeyi döndükleri anda yolunu kesip hesap sorabilirdi. Ama olmadı, Won Young ucuz görünen fakat bayağı ışıklı bir bara girmişti bile.

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin