"Ceset.."

943 76 2
                                    

Gözlerimi açtığımda kendimi evimin zemininde buldum. Anlaşılan yine o gelmişti.
Dirseklerimin üstünde doğrulup bir süre etrafıma bakındım.

Gece doğru düzgün uyuyamadığım için başım ağrıyordu. Ayrıca açlıktan ölüyordum.
Diğer bildiğim şey ise bir an önce duş almam gerektiğiydi.

Üstümdeki kıyafetlerden bir çırpıda kurtulup kendimi banyoya attım. Aynada bir süre kendimi incelediğimde farkettiğim şey:
"Enkaz gibi görünüyorum."

Koşar adımlarla kütüphaneye ilerliyordum. İşin ikinci gününden geç kaldım ve ben, geç kalmayı hiç sevmem.

İçeri girdiğimde patronum telefonla konuşuyordu:
"Evet, şimdilik siparişlerim bu kadar. Rica ederim, iyi günler."
Konuşması bittiğinde hemen lafa girdim:
"Günaydın efendim. Özür dilerim geç kaldım aslında normalde geç kalmam ama dün gece pek uyuyamadım. Off, işin ikinci gününden geç kaldım. Tekrar özü-"

O kadar hızlı konuşuyordum ki kadıncağız hiç bir şey anlamadığı için gülerek beni susturmak zorunda kalmıştı.
"Jungkook, sakin ol. Tanrım, nasıl bir ciğer var sende?"

Bu dediğine ikimizde gülmüştük. Patronum konuşmaya devam etti:
"Eğer seni affetmemi istiyorsan tek bir şey yapman yeterli."

"Nedir efendim?" ne olabilirdi. Kesin rafları tekrar düzenletecek.

"Şu 'efendim' lafını diyorum, demesen olmaz mı? Sen benim oğlum yaşındasın. Bana Mi-ran teyze diyebilirsin."

Düşündüğüm şey değilmiş.
Her neyse, bunu benden istediği için içten içe çok mutlu olmuştum.

Saatler geçiyor fakat gelen müşterilerin ardı arkası kesilmiyordu. Bu ülkenin okuma oranının bu kadar yüksek olduğundan haberim bile yoktu.
Alıp okumuyor olmaları da bir olasılık gerçi.

Neyseki öğleden sonra ortalık biraz durulmuştu. Mi-ran teyzeyle bir yandan dağılan kitapları topluyor, diğer yandan da sohbet ediyorduk.

"Bugün yeni çıkan müzik albümlerini ve bilgisayar oyunlarını sipariş ettim. Büyük ihtimal yarın gelirler."

Bilgisayar oyununu duyunca sevinmiştim.
"Oyunlardan bende alabilirim Mi-ran teyze."

"Tabiki alabilirsin. Hatta ben sana hediye ederim Jungkook."
Bu kadının ağzından bal damlıyor.
"Teşekkürler Mi-ran teyze.

Bir kaç dakika sonra kapının açılma sesini duyduk.
"Mi-ran teyze~ ben geldim~"
Mi-ran teyze mutluluktan ellerini çırparak arkasını döndü.
"Oğlum hoşgeldin. Kaç gündür neden gelmedin? Seni özledim."

Onlar hasret giderirken ben kalan bir kaç kitabı düzelttim.

"Jungkook, gel Taehyung ile tanış."
Adım seslenildiğinde arkamı dönerek gülümsedim.
"Bak Jungkook, bu Taehyung. Kendisi oğlum sayılır.
Yeni biriyle tanıştığım için mutlu hissediyordum.
Karşımdaki kişi öyle düşünmüyordu anlaşılan. Deminki neşeli halinden eser kalmamıştı çünkü.

Bir süre üçümüz oturup sohbet ettik. Daha doğrusu onlar sohbet etti. Ben sadece dinliyordum.

"Çocuklar bir şey soracağım. Sabah meydandan geçerken orada bir sürü polis gördüm. Neden gelmişler?"
Doğru, sabah bende görmüştüm fakat pek merak etmemiştim.
O sırada Taehyung'tan cevap geldi.
"Ceset..."
Ceset mi?
Mi-ran teyze şoka girmiş, hemen televizyon kumandasına uzanmıştı. Hep beraber herhangi bir haber kanalında haberi görmeyi umuyorduk.

"38 yaşındaki K.J.H meydanın ortasında ölü bulundu. Söylenilene göre yasa dışı ilişkiye giren bu adam, katili tarafından ifşa edildi. Adamın Japonya'daki karısı haberi duyar duymaz geldi. Adamın naaşı karısı tarafından gereğine uygun bir şekilde defnedildi."

Hepimiz şaşkınlıkla izliyorduk.
Mi-ran teyze:
"Vay şerefsiz, karısını aldatıyormuş" dedi.
Ne kadar öyle de olsa bir insanı öldürmek bu kadar kolay olmamalıydı.

Taehyung iş bitimine kadar kaldı.
Hep beraber kütüphaneyi kapatıp evlerimize doğru yola koyulduk.
Taehyung ile yaklaşık 10 dakika aynı yolda yürüdük.
Taehyung biraz mesafeli bir tipti. Yol boyunca hiç konuşmadık.
"Jungkook, evim burada benim. Sonra görüşürüz, belki?"
"Görüşürüz Taehyung."

Yolun geri kalanını yürürken bir yandan da ölen adamı düşünüyordum.
"Bu dünyada gerçekten güvende değiliz."

En sonunda evimin önüne gelmiş, kapımı açacaktım ki bir ses duydum.
Çıtırtı.
"Kim var orada?"
Ardından ayak sesleri duydum. Kimse eğer koşuyordu.
Fazla umursamadım. Muhtemelen hayvan falandır. Bir an önce eve girip uyumak istiyordum.

Kapıdan içeri girer girmez üstümden başımdan kurtuldum ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Dünün acısını fena çıkartacaktım.

__ __ __ __ __ __

Oylarınızı ve güzel yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Sizi seviyorum. 💕

Yazar: Esma
Düzenleyen: Zeynep

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin