"Kadeh Çiçekleri."

319 28 3
                                    

Onu görmeyeli 2 gün olmuştu.
Mesajıma da cevap vermemişti hala.

O günden beri işe de gitmiyordum. Onu görürsem nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Bu ağır bir şeydi ve ben kaldırabileceğimden emin değildim.

Bugün Mi-ran teyze'nin yanına gidip işi bırakmam gerektiğini söylemeliydim.
Her gün ona gelemeyeceğimi söyleyip durmuştum. O da durumumu merak edip aramıştı ama bir şekilde geçiştirmiştim. Bir şeylerin yolunda olmadığını o da görebiliyordu.

Ve Taehyung... Bugüne kadar aramaması biraz üzmüştü ama iyi yanından bakmaya çalışıyordum. Belki o da benim gibi düşünüyordu.

Ona zarar verebileceğimin farkında olmalıydı.
"Verebileceğimin" değil, "Vereceğimin"

Onu korkutmuştum. Geri geldiğimi anladığı ilk andaki bakışları hep aklımdaydı. O kadar korku dolu ve karanlıktı ki... O anı bir daha görmek istemiyorum. İşte bu yüzden onunla alakalı olan her şeyden uzak durmalıyım.

Byung-Joon amcanın dediği gibi.

En son buluşmamızda kahvemin son yudumuna kadar ikimiz de konuşmamıştık. Byung-Joon amca sadece masanın üstündeki desenleri inceliyordu. Ben de onun ağzından çıkacak bir kaç kelimeyi bekliyordum.

"Ondan uzak durmalısın." diyebildi sadece. Gözlerinde umuttan yoksun bir ifade vardı.

Başka bir şey önermesini ummuştum.

Ne bileyim, daha fazla ilaç ya da yoga falan. Onun dediği ise sadece ondan uzak durmamdı. Kalbimin ufak bir parçası ondan "Ayrılmanıza gerek yok." demesini umuyordu.

Öyle olmamıştı.
Dediğine karşı çıkmayacaktım.

Mi-ran teyzeye geleceğimi ve bir şey konuşmamız gerektiğini mesaj attıktan sonra adımlarımı hızlandırdım.

Tüm bu olanların arasında, partideki olanları da doğru düzgün düşünememiştim.

Sungjae, hastalığımı Taehyung'un arkadaşlarına söylemiş miydi?

Taehyung'un bunu yapmadığına emindim, söylemek için bir nedeni yoktu. Ayrıca
Geriye tek seçeneğim Sungjae kalıyordu.

Onun söylemek için bir nedeni var mıydı? Onu korumak istediği için mi söylemişti yoksa başka bir nedeni olabilir miydi, bilmiyorum.

Onu bu konuda asla affetmeyecektim. Evet, tek bir hatasında silip atmam yanlış ama bu, çok büyük bir hataydı.

Bu yaşıma kadar sadece onunla arkadaştım ve ona güveniyordum. O ve halam, babamdan sonra her derdimde yanımda olmuştu. Halam bana bir anne gibi, Sungjae ise kardeşim gibi olmuştu.

Kütüphanenin kapısını gördükten sonra düşüncelerimi bir kenara bıraktım. Yüzüme bir tebessüm yerleştirip kapıdan içeri girdim.

"Günaydın Mi-ran teyze." dedim ona bakarak.
O da gülümseyerek bana doğru geldi ve sarıldı.

O kadar sevimliydi ki, boyu omzumun bile altındaydı. Sarılmasına karşılık verdikten sonra nasıl olduğumu sordu. İyiyim diyebildim sadece.

"Sen yokken burası o kadar kalabalıktı ki, bir sürü düzeltmemiz gereken raf var. Şimdi başlarsak akşama kadar anca biter." dedi kolundaki saate bakarak. Benim bir şey dememe fırsat vermemişti.

Ona şimdi "Ben işten çıkıyorum." diyip bırakmazdım. El mahkum biriken işleri yapacaktım.

Mi-ran teyzeyle hem rafları düzeltiyor hem de dedikodu yapıyorduk.

agliophobia ¦ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin