~Evren~
İki hafta olmuştu ve o hala yoktu. Başlarda işin gırgırında olan bir kesim olsa da artık onlar da endişelenmeye başlamıştı. İnstagrama girmeyip gerçek hayatta gününü gün ediyor da olabilirdi belki ama kendimi merak etmekten alıkoyamıyordum. Sanki bir daha hiç geri dönmeyecekmiş gibi geliyordu. Bu düşüncenin beni neden bu kadar rahatsız ettiğini, canımı yaktığını da anlayamıyordum. Sonuçta ben başkasını seviyordum. Her ne kadar o başkası beni ve diğer tüm insanları görmezden gelse de...
Asıl garip olansa iki haftadır o da yoktu. Bunun tesadüf olmama düşüncesi beni deli gibi korkutuyordu. Eğer sevdiğim kişi ve duvar aynı kişiyse ne yaparım bilmiyordum. Ona o kadar ağır şeyler söylemiştim ki beni görme ihtimali varsa bile kendi ellerimle yok etmiştim. Kalp kırmaktan başka bir boka yaramıyordum.
Okulun bahçesindeki çardaklarda arkadaşlarımla otururken onu gördüm. Kıvırcık saçları, yeşil gözleri ve elinden eksik etmediği kalemiyle yine muhteşem görünüyordu. Gerçi bana her hali muhteşem geliyordu. Bir eliyle omzundan kaymakta olan çantayı tutmuş önüne bakarak yürüyordu. Hiçbir zaman etrafına bakmazdı zaten yürürken. Sanki insanlar ya da dünya onun ilgisini çekmiyormuş gibiydi. Bakıyor ama görmüyormuş gibi bir ifade olurdu gözlerinde hep. 6 aydır onu izlesem de sadece bir kez gülerken görmüştüm onu ve o gülüşle de aşık olmuştum zaten.
Yanıma oturan bedenle arkadaşlarım sessizleşince bakışlarımı ondan çekmek zorunda kaldım.
"Nereye bakıyorsun öyle sen? "
"Bu seni ilgilendirmiyor Bulut."
Kısa bir anlığına yüzü düşse de hemen toparlamıştı.
"Ateşkes yapmaya geldim. Biraz yalnız konuşabilir miyiz? "
Mete ve Ufuk sorarcasına bana bakarken başımı sallayarak kabul ettim. Onlar kalkarken gözüm anlık olarak Atlas'a kaydığında bize bakıyor olduğunu görünce gözlerimi kırpıştırdım.
"Artık sana aşık değilim."
Daha birinci şoku atlatamazken ikincisi gelince şaşkınlıkla Bulut'a döndüm.
"Ne? "
" Ayrıldıktan sonra peşinde koşmaya devam etmemin alışkanlık olduğunu fark ettim Evren. Tabi bunu fark etmem baya uzun zamanımı aldı. Artık sadece eskisi gibi iki yakın arkadaş olalım istiyorum. "
Alayla güldüğümde kaşlarını çattı.
"Seni affetmişim gibi konuşma. Komik oluyorsun."
"Ne kadar dilersem dileyeyim özrümün senin için bir önemi yok ki. Sana şimdi tut ki gerçekleri anlattım, bana inanacak mısın Evren? "
" Ne gerçeği lan?" diye gürlediğimde yerinde sıçramıştı. "Gidip aileme biseksüel olduğumu söylemişsin. Ne gerçeğinden bahsediyorsun sen?"
"Ben değildim!"
Şimdi o da bağırmaya başlamıştı. Bahçedeki insanların başı bize dönerken sakinleşmek için yumruklarımı sıkıyordum.
"Evren... Ablan zaten biliyordu. Ben yalanladım ama inanmadı. Sen de bana inanmadın. Babanlara söyleyen de ben değildim, ablandı. Gerçi çok büyük tepki vermediler ama sen beni suçlayıp durdun. Baban sana erkeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını sorunca bakışların direkt bana döndü. O an o kadar kötü hissettim ki... Senin sevgili olduğumuz zamanlarda bile beni sevmediğini biliyordum bilmesine ama ben seni sevmiştim. Sana hiç güven verememişim diye düşündüm. Ha ben söylemişim ha ben söylememişim ne fark ederdi ki? Senin gözünde ben bunu yapacak kadar alçak biriydim. "
Duyduklarımı hazmetmek ister gibi art ard defalarca yutkundum. Onu keşke daha önce dinleseymişim diyordum. Sanırım gerçekten de göt herifin tekiydim. Konuşmasının yarısında ağlamaya başlayan kıza üzgünce baktım. Her şeyden önce arkadaşımdı o benim. Gözyaşlarını silmek için elimi uzatmıştım ki aramıza uzanan bir el benden önce davranmıştı. Bulut'un önünde çöktüğünde görüş açıma giren yüzle gözlerim irice açılmıştı.
"Bensiz ağlamak da neymiş? "
Tüm içtenliğini hissettiren gülümsemesiyle Bulut da burukça gülümsemişti.
"Atlas?"
#
-h.i.p

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağlama Duvarı
Short Story🚫Dikkat: Bu hikaye kanser olmanızı sağlayacak düzeyde mesajlaşmalar içermektedir. 🚫 Evrence: Kimsin lan sen? Ağlama.duvarı: Okuma yazman vardır diye umuyorum. Evrence: Boş yapma. Arkamdan atıp tutuyormuşsunuz. Ağlama.duvarı: Yaş iftira. Evren...