46

704 70 45
                                    

~Evren~

Telefonu yatağa gelişigüzel bırakarak Atlas'a flörtöz bakışlar attım. Tam zamanında arayan Bulut'a daha sonra da sövebilirdim.

"Kalmadık bir yerde, ne kalması, kalmak ne? Ben bir şey bilmiyorum. " diye ardı ardına saçmalayan Atlas'la kahkaha attım. Şimdi öpmek yerine ısıracağım o olacak.

" Atlas, gerçekten farkında değil misin?"

"Neyin? "

" Aramızdaki çekimin. "

Yanakları kızarmaya başlarken örtüyü daha çok sıktı. Bir elimle tekrar kıvırcık saçlarını okşarken titrek bir nefes vermişti. Dudaklarına yaklaşırken yutkununca adem elması oynamış ve dikkatim bir anlığına oraya kaymıştı.

" Evren, ne yapıyorsun? "

" Hiiç. " diyerek dudaklarımı sonunda dudaklarına kapattığımda aldığım hazla gözlerim kapanmıştı. Sonunda bu gerçek oluyordu. Ben, Atlas'ı, öpüyordum! Bir eli koluma çıktığında ben de saçlarındaki elimi yanağına indirmiştim. Herhangi bir şekilde kıpırdamıyordu dudaklarımız, sadece birbirlerine değiyorlardı.

"Viiyyyy Muhittin yetiş, azmış bunlar! Ulan hergeleler insan bir kapıyı kapatır, püü size! Bu yaşta torunumu iş üzerindeyken de mi görecektim? "

Ben "Ne işi ya? Sadece öpüşüyorduk." derken Atlas anında beni itip ayağa kalkmaya çalışmış, örtüye dolanarak yere düşmüştü. Gelen" çatırt" sesiyle telaşlanarak ben de kalktım.

"Lan iyi misin? "

Atlas yerden kalkmadan bağırdığında ninem ve dedem de başında toplanmıştı.

" Neren ağrıyo evladım? " demişti dedem ilgiyle.

Atlas zorlukla " Kolum. " derken yerde kıvranıyordu. Şansımıza sıçayım!

***

Dördümüz sırayla evden içeri girerken ninem aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu.

" Hadi geçin bakalım. Yavaş, yavaş dikkatli olun. Evren Can dikkat et çocuğun koluna sıpa. Gel benim oy bahtsız yavrum,  gel. "

Benim sıpa, Atlas'ın ise bahtsız yavru oluşuna istemsizce güldüm. Atlas kolunun üstüne düşüp çatlamasına sebep olmuştu, biz de onu apar topar tekrar hastaneye götürmüştük. Doktor bizi bugün ikinci kez gördüğünden olsa gerek siz evde ne yaşıyorsunuz bakışları atmıştı.

"Evren Can, siz mi geldiniz? "

Salondan gelen soruya " Evet, anne. " diyerek yanıt vermiştim. Kalabalık bir aile olduğumuz için ne zaman kimin geldiği belli olmuyordu. Ablam evlendiği için buraya çok da uzak olmayan bir yere taşınmıştı. Annemle babamın işi de genelde geç saatte bittiği için gün boyu dedemlerle oluyordum. Hastanede alçıya alma işlemi biraz uzun sürdüğü için evde olmalarına şaşırmamıştım.

Salona geçtiğimizde Atlas'ı baş köşeye oturtup sırtına yastık koydum. Ayağını uzatması için sehpa koyacaktım ki Atlas "Ayağım değil kolum çatladı Evren." demişti.

"Bizimki iyice aptal aşık olmuş. "

" Ya anne! " diye sahte bir sinirle konuşmuştum. Daha ben aşığım demedim çocuğa niye lafını açıyorsunuz? Babam koltukta dikleşerek " Ee anlatın bakalım çocuklar. Nasıl oldu bu iş? " derken kafasıyla Atlas'ın kolunu işaret etmişti.

Ninem olaya an be an şahit olduğundan kıs kıs gülmeye başladığında yüzümü göremesem de kızardığıma emindim. Atlas da benden pek farklı sayılmazdı.

"Gitmeyin çocukların üstüne, görünmez kaza işte." dese de bize muzipçe sırıtıyordu dedem. Ninemin ona olanları anlattığına bahse girebilirim. Bazen böyle bir ailem olduğu için çok mu şanslı yoksa çok mu şanssız olduğumu çözemiyordum. Çünkü beni utandırmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.

"Ben artık eve gideyim. "

Tüm bakışlar ona döndüğünde Atlas rahatsızca kıpırdanmıştı. Babam otoriter bir ses tonuyla " Geç oldu saat. Bugün burada kal. " demişti.

" Gerek yok. "

" Ailen kızar diye endişeleniyorsan Recep arar izin alır hemen merak etme. "

Annem de destek verdiğinde gururla onlara baktım.

Atlas kısık sesle " Pek umurlarında olacağını sanmıyorum. " dediğinde sadece ben duymuştum.

" Ben kendim için yere yatak hazırlayayım o zaman. Sen de benim yatağımda yatarsın Atlascım."

Bana sorgulayan gözlerle baktığında ona kocaman gülümsedim. Resmen sevdiğim beyle aynı odada yatacaktım. Gönül isterdi ki aynı yatakta yatalım ama uyurken yanlışlıkla koluna baskı yaparım falan bu kez kırılır, al başına belayı.

Odayı düzenleyip geri döndüğümde annem televizyon seyrederek dilimlediği elmaları Atlas'ın ağzına tıkıyordu. Ninem yanına geçmiş, nazar değmesin diye içinden dua okuyarak üflüyordu. Dedem bir koltukta uyukluyor, babam da arada annemle şakalaşıyordu.

Bu mutlu aile tablosuna gülümseyerek baktım ve çaktırmadan bir fotoğraf çektim. Fotoğrafı Bulut'a atarak 'Damatlarını benden çok sevdiler.' yazdım.

#

-h.i.p

Ağlama DuvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin