56

610 58 29
                                    

~Bulut~

Uzun süredir Atlas'a ulaşamıyordum ve kafayı yemek üzereydim. Gece gece Evren beni aramış ve ağlayarak Atlas'a saydırmıştı. Bir yandan bizimkilere yakalanmadan onu sakinleştirmek bir yandan da Atlas'a mesaj yazmak hiç kolay değildi. Tabi mesajlar iletilmiyordu bile. Son yüklediği gönderiyle bombayı bırakarak kaybolmuştu ortadan yine. Bir şey olacak diye deli gibi korkuyordum. Şu an elimdeki en iyi seçenek dedesinin geldiği ve telefonunun bozulmuş olduğuydu. Buna da ne kadar iyi diyebilirsek artık.

"Evren, tamam bak ağlama artık. Uyumaya çalış biraz, ben onunla konuşurum. "

" Konuşma Bulut. Sevmiyorum artık onu, sevmeyeceğim. Ben ikimiz için çabalarken onun umrunda bile değilim. "

Burun çekme sesleri gelmeye devam ediyordu.

" Atlas isteyerek kırmaz seni. "

" Ne kırması Bulut? İçimden geçti çocuk! "

"Evren Can, Atlas'ın yaşadığı ortamı gördün. Psikolojisinin iyi durumda olduğunu sanmıyorum."

"Başlatma psikolojisine. Madem öyle anlatsın lan, konuşsun benimle! Bana sorunlarını anlatsa ben kovacak mıyım onu? Niye beni uzaklaştırıyor?"

"Of bilmiyorum! Siz uslu uslu takılıyordunuz. Nasıl bu hale geldiniz onu da anlamadım zaten. "

Sessizlik olunca kapattığını düşünüp ekrana baktım ama konuşma devam ediyordu. Seslensem de cevap alamamıştım. Uyukaldı herhalde diye düşünerek aramayı sonlandırdım. Atlas'la olan konuşmamıza girip art arda bir sürü mesaj atmıştım. Birkaç kere de aramıştım ama telefonu kapalıydı. Bu saatte kapısına dayanamayacağıma göre sabahı beklemem gerekiyordu.

***

Sabah annemin ısrarlarına rağmen acelem olduğunu söyleyip kahvaltı yapmadan fırlamıştım evden. Otobüse binerek Atlasların semtinde inmiştim. Sinirden ve korkudan elim ayağım titriyordu. Evet, Atlas daha önce de ortadan kaybolmuştu ama bu sefer farklı gibi geliyordu. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen zilden elimi çekmeden basma sebeplerimden biri de buydu. Kapı açıldığında annesi saçları darmadağınık, geceliğiyle karşımda duruyordu. Uykudan yeni kalktığı her halinden belliydi.

"Ne alacaklı gibi çalıyorsun kapıyı? "

Sinirli sesine aldırmadan " Atlas'la konuşmaya geldim. " dedim.

" Atlas yok. "

Kaşlarımı çatarak " Ne demek yok? Okula mı gitti? " dedim.

Burun kemerini ovarak " Atlas bitiyor, arkadaşları başlıyor. Yeter be! Gelmeyin bir daha buraya. Atlas artık burada yaşamıyor. " diye çıkıştığında ağzım açık kalmıştı. Annesiyle ilgili durumları biliyordum fakat bu kadar kötü olduğunu bilmiyordum.

"Ne biçim annesin sen ya? Madem bakmayacaksın niye doğurdun bu çocuğu? Ha, doğru ya günahtı. Ulan masum bir çocuğa bunları yaşatmak çok mu sevap şırfıntı! Elalemin işlediği suçun cezasını niye Atlas çekiyor? "

" Ne biliyorsun da geçmiş karşıma ahkam kesiyorsun? Bunca zaman yanımda tuttuğuma dua etmeli o piç anlıyor musun? "

"Merak etme, ben biliyorum her şeyi. Ona bakarsak ruhun piç olmuş senin kart orospu! Senin durum daha vahim yani."

"Sen kimsin lan bana küfür ediyorsun!"

Öfkeyle üzerime yürüdüğünde onu geriye ittim. Bağrışmalarımız yüzünden mahalleli etrafımıza toplanmıştı. Anlayacağınız dedikodu kazanına dönmüştü burası.

" Yeri geldiğinde senin yapmadığın anneliği Atlas'a yapmaya çalışan kişiyim! "

Ne kadar sövsem de kızsam da sinirimi alamıyordum. Nasılsa Atlas artık bu evde yaşamıyor diye düşünerek yerden aldığım koca taşı yılların hıncıyla pencereye fırlattım. Cam şangırt diye aşağı inerken etrafımdan şaşkınlık nidaları yükseliyordu.

" Al evini başına çal şeref yoksunu! " diyerek hızla oradan uzaklaştım. Burnumdan soluyarak bir umut Atlas'ın numarasını tuşladım. Telefonu hala kapalıydı. Yerdeki taşa tekme atarak bu kez de Evren'i aradım. Telefon çalıyor da çalıyordu. Gerginlikten tırnaklarımı yiyordum.

" Alo? "

" Sonunda açtın Evren! "

" Hayırdır Bulut, niye yan sınıfa gelmek yerine arıyorsun? "

" Okulda değilim ben salak! Atlas'ın evine geldim. "

" Daha yeni kendime geldim, hiç başlama istersen. Kapatıyorum. "

" Hele bir o telefonu kapat bak bakayım götünden geri çıkarabiliyor musun."

Tehditkar ve son derece sinirli çıkan sesimle yutkunduğunu buradan bile duymuştum. Uzun zamandır arkadaş olduğumuz için çok nadir sinirlendiğimi bilirdi.

"Seni dinliyorum. "

" Hemen Atlas'ın sınıfına, bahçeye, kantine falan bak okula gelmiş mi? "

" Bugün hiç görmedim onu. Sen evine gitmemiş miydin, niye okulda mı diye soruyorsun? "

" Evren, bak zaten delirmenin ucundayım zorlama beni. Git dediğimi yap. "

" Tamam be! " dedikten sonra hışırtı ve ayak sesleri gelmişti. " Gençler Atlas geldi mi? " diye sorduğunda sınıfa girdiğini anlamıştım. Uzaktan " Yok, hayır, görmedim. " gibi çeşitli cevaplar gelmişti. Bir süre daha ayak sesleri ve koşuşturmaca derken yakınlardaki bir parka gelmiştim. Karga bokunu yemeden evden çıktığım için etrafta hiç çocuk yoktu. Banklardan birine oturup sıkıntıyla ofladım.

"Hiçbir yerde yok."

Nefes nefese kalmıştı koşmaktan.

"Artık neler olduğunu anlatacak mısın Bulut? "

" Atlas'ı evden atmış manyak karı. Telefonu da geceden beri kapalı. Evren ben çok korkuyorum. "

" Ne?! "

#

-h.i.p

Ağlama DuvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin