53

611 54 9
                                    

~Atlas ~

"Ee ne diyorsun? "

" Valla abi ne desem az kalır. İyiliğinin karşılığını ödeyemem. "

Gülerek dostane bir tavırla sırtıma vurmuştu.

" Ne iyiliği len? Bana işlerde yardım edecek bir eleman lazımdı zaten. E sen de zor durumdaymışsın. Kazan kazan durumu yani. Para işini de dert etme tamam mı koçum? "

" Tamamdır patron! Ben gidip üzerimi değiştireyim o zaman. "

Personel odasına giderken arkamdan "Patronmuş, kerataya bak sen." diyerek güldüğünü duymuştum. Alçım sonunda çıkmıştı ve kendime iş bulabilmiştim. Ercan abi, patronum, oldukça canayakın birisine benziyordu. Burası küçük bir pastaneydi ama müşterisi bol oluyordu. Ercan abi kızıyla birlikte işletiyordu burayı anladığım kadarıyla. İş üniformamı giyip aynadan son düzeltmeleri yaptım. Üniforma dediğime bakmayın gri bir tişört ve bele bağlanan siyah önlüktü. Tişörtün arkasında ve önlüğün önünde logo vardı. Pantolon olarak kendi pantolonumu kullanıyordum. Odadan çıktığımda Ercan abi ıslık çalmıştı.

"Valla ne yalan söyleyeyim yakışıklı çocuksun. Yıllardır giydiğim gri tişört sende özel tasarım gibi durmuş."

Mahçupça gülümseyerek ensemi kaşıdım.

"Ben şimdi çıkıyorum, siz Helin'le halledersiniz işleri. O sana anlatır tam olarak ne yapacağını, çok zor bir şey değil zaten. "

Sırtında pastanenin logosu olan tişörtü çıkartmadan üzerine ceketini geçirdi ve çıktı dükkandan. Adını yeni öğrendiğim kıza döndüğümde umursamazca elime bir not defteri ve kalem vermişti.

" Müşterilerin siparişlerini alırsın falan bir nevi garsonluk gibi. Gün sonunda iş bittiğinde de dükkanı temizleriz hep birlikte. İş saatlerini ve maaşı babamla konuşmuşsunuzdur zaten. "

Başımla onayladığımda bana bakmadığını fark ederek " Evet. " demiştim. Dükkana giren müşterilerle " O zaman iş başına çaylak. " demişti.

***

" İyi günler, yine bekleriz. "

Günün son müşterileri de çıktığında kendimi sandalyelerden birine atmıştım.

" Bakıyorum da hemen pilin bitti. "

Önüme konan bardakla karşıma oturan Helin'e baktım. Tüm gün koşuşturup yorulmamdan zevk almıştı sanki.

"Alışırım zamanla." dedim limonatadan içerken. Bugün onuncu kez çalan telefonumu elime aldım.

"Maşallah arayanın da bitmiyor. Ne çok merak edenin varmış. "

Göz devirerek aramayı cevapladım.

" Niye açmıyorsun sen telefonunu? Bir şey oldu diye ödüm koptu Atlas! Evren de ulaşamamış sana zaten. Deliye döndü çocuk. "

" İşim vardı kusura bakma. "

Bulut telefonda beni azarlamaya devam ederken Helin pişkin pişkin gülüyordu. Her telefon çaldığında elime bir şeyler tutuşturduğu için bakamamıştım telefona.

" Bulut'um çok yorgunum. Sonra konuşalım olur mu? Tamam, tamam dedim. "

Telefonu kapattığımda sinirinin geçmediğini biliyordum ama gerçekten haşatım çıkmıştı bugün. Kolum desen hala bazen sızlıyordu.

"Kız arkadaşın kudurdu galiba."

Çatık kaşlarla "Bu seni neden ilgilendiriyor?" dediğimde gülmeyi kesmişti sonunda. Neden bilmiyorum ama bana gıcık olmuştu bir kere. Ercan abi içeri girdiğinde ayağa kalkmıştık.

"Bensiz zorlandınız mı bakalım çocuklar? "

Helin sinir bozuculuğundan hiçbir şey kaybetmeyerek " Yooo. " demiş ve personel odasına girmişti. Ben arkasından şaşkınlıkla bakarken Ercan abi sıkıntılı bir şekilde gülümsemişti.

" Sen bakma ona. Heyheyleri üzerinde bu aralar. Son temizliği de halledip bitirelim bugünlük. "

Helin yerleri silerken ben masaları siliyordum. Ercan abi de mutfak kısmına geçmişti. Son masaya geçtiğimde Helin viladayla ayağıma vurmuştu.

" Yeni sildim orayı! "

"Ne yapabilirim?"

"Yerler kuruduktan sonra silsen olmuyor muydu şu masaları?"

"Ben masaları sildikten sonra başlasan olmuyor muydu? "

Ben elimde toz bezi, o elinde viladayla her an bir savaşa girecek gibi bakıyorduk birbirimize. Ercan abi içeri girdiğinde kaldığım yerden masayı silmeye devam ettim. Helin de "Gıcık." diyerek işine devam etmişti. Sonunda bitirdiğimizde ağrımayan bir yerim kalmamıştı.

***

Eve girdiğimde hiçbir odanın ışığı yanmıyordu. Annem evde değil herhalde diye düşünerek mutfağa girdim ve lambanın tuşuna bastım. Işıklar yine yanmayınca bir şeyi değiştirecekmiş gibi tekrar tekrar açıp kapatmıştım. Arkamdan gelen sesle yerimde hoplamıştım.

"Elektrikler yok boşuna basıp durma şuna. "

" Faturayı ödemedin mi? "

Suyunu içtikten sonra bana cevap verme tenezzülünde bulunmadan geri odasına gitmişti. Oflayarak pencereden dışarı baktım. Işıkları olmayan tek ev biz değildik, o halde faturayla alakası yoktu. Karanlıkta yemekle uğraşmak istemediğim için suyumu içerek odama gittim ben de. Kendimi yatağa attığımda yorgunluk daha da bastırmıştı ve mayışmıştım. Sanırım alışmam biraz zor olacaktı.

#

-h.i.p

Ağlama DuvarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin