■Bölüm On Dört

8.2K 321 3
                                    

•𝓚𝓲𝓶𝓼𝓮 𝓼𝓮𝓷𝓭𝓮𝓷,𝓫𝓮𝓷𝓲𝓶 𝓷𝓮𝓯𝓻𝓮𝓽 𝓮𝓽𝓽𝓲𝓰𝓲𝓶 𝓴𝓪𝓭𝓪𝓻 𝓮𝓽𝓶𝓲𝔂𝓸𝓻.

Yaşananlar yürekleri burksada boyunları büksede unutulmaz. Geriye ince bir sızı ve katlanılmayacak acı kalır. En kötüsü de tüm bu olup bitenlerden onca yaşananlardan sonra değişen hiçbir şeyin aslında değişmediğini görmektir.
Ceylan kendini daha toplayamadan bir darbe daha yemişti. Haberi duyduğu anda alelacele banyoya koştu. Bu darbenin kendini paramparça ettiğini bile bile kullanmıştı zaafını,oğlunun babası. Artık hiç bir şeyin önemi kalmamıştı.
Yorgun, ağlamaktan gözleri şişmiş halde kapıya sırtını dayamış banyoda oturuyordu hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşündü.
Hayatının dönüm noktasını yaşıyordu. Pamir'in arkasından gelmesinin ve kapının arkasında olmasının hiçbir önemi yoktu.  Pamir'in teselli sesi bir zamandan sonra uğultu halinde gelmeye başladı sonra sesi kesildi. Gözünden akan yaşlar konuşmasına engel oluyordu. Konuşmakta gelmiyordu içinden,oysa söz vermişti kendini Kubilay yüzünden ağlamayacaktı. Bu kaçıncı yıkılıştı. Gözlerini hızla sildi, suyu açıp yüzünü yıkadı önce misafirini göndermeliydi.
  Suyun açılma sesini duyan Pamir hemen ayağa kalktı. Pamir açıklama zaten beklemiyordu. Neler olduğunu biliyor, kadını şu zamanda tanımıştı. Sessizce ayrıldı evden.
Ceylan kapıyı açtığında kimse yoktu, salona girdiginde "Pamir " diye seslendi anlaşılan kendini tuhaf hisstememesi için ayrılmıştı evden. Oğlunun ağlama sesi yankılandı odada. En kötü anında olduğu gibi yine kendini hatırlatmıştı. Yüzünde buruk gülümsemeyle kendisine tek iyi gelen varlığın "Uğurunun" yanına çıktı.

***

" Toplantı bu kadar arkadaşlar dağılabilirsiniz."

Ceylan'ın kendinden emin ses tonu odada yankılandığında, hareketlenme başladı bir iki dakikada oda boşalmıştı.
Elinde dosya kendi odasına doğru yürüdü. Odasına girdiğinde karşısında Pamir'i gördü. Geniş deri koltukta rahatça oturuyordu. Kendisinden izinsiz odasında nasıl otururdu. Kesinlikle asistanını uyaracaktı. Böyle bir şeye taviz vermezdi.

"Seni öğle yemeğine çıkarmaya geldim senhora."

Ceylan Pamir'in yanından geçerek  masasına oturduğunda, duvardaki saate baktı.

"Daha bir saat var öğle arasına Pamir. Bitirmem gereken işler var. "

"Patron sen değil mısın senhora. "

Ceylan kafasını aşağı yukarı salladı.

" Zaten patron ben olduğum için çıkamam ya. "

" O zaman ben seni burada oturup bekliyorum senhora. "

Ceylan ısrar edip gitmesini söylesede Pamir daha inatçı çıkmıştı, yerinden kıbıldamamıştı bile.
Sonunda Ceylan işine geri dönmüş, yeni açacağı binanın son kontrollerini yapıyordu. Ceylan Pamir'in sıkılıp gideceğini düşünürken Pamir onu şaşırtmıştı. Masadan eline aldığı dergiyi ilgiyle okuyor arada şaşırma nidaları çıkarıyordu. Ceylan'ın gözü ister istemez Pamir'e kayıyordu. Pamir masada ki tüm dergileri okumuş, Ceylan da elinde ki işi bitirmişti.
Pamir ayağa kalktı saate bakıp.

" Öğle arası"

Sesi bir çocuk edasıyla mutlu çıkmıştı.
Ceylan öğle arasına çıkmayı düşünmüyordu aslında ama bir saat beklemişti adam.
Ayağa kalkıp askılıktan paltosunu üzerine aldı. Çantasını da taktıktan sonra kapıya doğru ilerledi. Pamir de hızlı adımlarla ona eşlik ederek kapıyı açtı.
  Öğle arası olduğu için şirkette tek tük insanlar vardı, bu iyidi bir de şirket dedikosuna malzeme vermek istemezdi.
Beraber otoparka indiler. Ceylan hala arabasını yaptırmadığı için Pamir'in arabasına bindiler. Ortam garipti, Pamir flörtöz tavırlar sergiliyordu.  Ceylan kendisine açık olarak ilgisini gösteren adama nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Sadece gülümsüyor kısa cevaplar veriyordu.
Restauranta geldiklerinde Pamir hemen inip kapısını açmıştı Ceylan'ın.
Ceylan gülümseyerek arabadan inmiş beraber şık restauranta girmişlerdi.
Çam kenarında bir masaya yönlendiler.
Pamir yine centilmenliğini yapıp kadının sandalyesini çekmişti. Sonunda masaya oturduklarında karşıdan Kubilay ve yanında genç bir kadın görmeyi beklemiyordu Ceylan.  Kadın uzun boylu sarışın ve yeşil gözlüydü. Bu da yetmez gibi tam karşılarına oturmuşlardı.
Ceylan Pamir'e lavaboya gideceğini söyleyip kalkmıştı. Holde ilerleyip döndüğünde kolundan çekilmesi bir oldu neye uğradığını şaşırmıştı.

"Siz ne yapıtığınızı.... "

Sesini kesen bir çift mavi gözlerdi. Ceylan Kubilay'ın gözünün içine bakıyordu.

"Senin bu adamla sürekli ne işin var yani merak ettiğimden değil de, Engin'i manşet yapan adamın yanında da tutmazsın yani. "

Kaşlarını çattı kadın.

"Yaptığın bir şeyi suçsuz bir insanın üzerine nasıl atarsın. "

"Ben yapmadım."

Kubilay'ın sesi keskindi. Ceylanın gözlerinde inanç kırıntısı aradı. Yoktu bomboş bakıyordu.

Ceylan alayla gülümsedi.

" Gerçekten mi Kubilay, bari yaptığının arkasında dur, çocukça davranma."

"Kendimden nefret ediyorum bana güvenmediğin için."

Adamın sesi ilk defa acı çektiğini yansıtıyordu.

Kadın öyle bir bakıyordu ki adama..

"Kimse senden, benim nefret ettiğim kadar etmiyordur, sen bile."

Ceylan kolunu hızlıca adamdan kurtardı. Topukları üzerinde dönerek Pamir'in yanına doğru yürüdü.

Milyârderin VekiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin