Hayatlarını bilmediğimiz bu insanlar kim bilir ne kadar acı içinde boğularak buradaydılar.Herkesin ayrı bir acısı ayrı bir derdi vardı.Yüzlerindeki sıkkın ifade ise içlerindeki üzüntüyü açığa vuran tek gerçekleriydi.Burası hastaneydi .Savaş alanına benzeyen bu yer kiminin hayatının sona erdiği kimilerinin ise içindeki acıdan kurtulabildiği tek yerdi.Binlerce can her gün hayatta kalmak için savaş verirken bu hayatların tek kahramanları doktorlar ise kaç hayatın kahramanı olabilmişti ki ?
Yüzlerce insan içlerindeki ateşi söndürmek için çaresizce yanımızdan koşarak geçip giderken Kerem' in yanında çaresiz gözlerle yürürüyerek onları seyrediyordum.Hıçkırarak ağlayan çocuklar,onları susturmaya çalışan çaresiz anneleri,tekerlekli sandalyede oturan yaşlı insanlar,yatakla hemşireler tarafından sürüklenen ağır durumlu hastalar,yoğun bakım etrafında oturmuş sağlık için dua eden teyzeler hepsi bir umut buradaydılar .İyileşmeyi ,içlerindeki bu ateşin sönmesini bekliyorlardı.Ne kötüydü.Ölümün varlığına alışamamış bizler kabullenemiyorduk hala.Savaşıyorduk her defasında içimizdeki bu tuhaf umut birikintisiyle savruluyorduk etrafta.Oysa ölüm bizi bulduğunda anlıyorduk,anlıyorduk o anda tüm savaşın burada son bulduğunu,bizlerin yok olduğunu...
Asansöre yönelen Kerem'in peşinden takip ederek ona yetişmeye çalıştım.Ne yazık ki ona yetişebilmek neredeyse imkansızdı.Uzun bacakları onun böylesine hızlı yürümesini sağlarken ben arkasında harap oluyordum.Tabi bunu benden başka kimse görmüyordu.Arkasına bile bakmayan gözleri aklındaki yerden başka hiçbir yeri görmüyor gibiydi.Nihayet asansör kapısının kapanmasına son 5 saniye kala yetişebildiğimizde bir hışımla kendimizi içeri attık.Kerem üst katlardaki düğmelerden birine basıp tam yanımda durduğunda şaşkın gözlerle düğmeleri seyrediyordum.Bu kadar büyük hastanede Sarp'ı nereden bulabilecektik ki?
Yavaşça yukarı doğru çıkmaya başlayan asansör içinde sessizliğe boğulduğumuzda yandan öylece ciddi surat ifadesini izledim.Bir şeyler düşünüyor bir şeyler planlıyordu benim bilmediğim.Tıpkı Sarp'a benziyordu.Üvey kardeşi bile olsa bu kadar benzemeleri mümkün olabilir miydi?
Gözlerimi ciddi suratından alıp asansör kapısına çevirdim.
"Sence Sarp 'ı burada bulabilecek miyiz?"
Tuhaf bir şekilde cevap vermedi.
"Yani demek istediğim yaralandığında bile hastaneye gerek duymayan adamın burada ne işi olabilir?"
"Burada olmamızın amacı bu soru işaretlerini yıkmak değil miydi?Bu yüzden gereksiz sorularına bir son ver artık."
"Evet öyle sadece merak ediyorum onu ,onun hayatını"
Yüzü bir anda bana çevrilmişti.Anlamayarak ona baktım.
"Onu neden bu kadar merak ediyorsun?"
"Çünkü...Çünkü ,garip hissediyorum hem de çok garip"
"Siz ikiniz bana bir o kadar yabancı bir o kadar yakın geliyorsunuz.Belki de bu şehirde sahip olduğum tek insanlar olduğunuz içindir."
"Sanmam!"
"Efendim?!"
"Tek sahip olduğun insanlar olduğumuzdan değil ona aşık olduğundan.İnsan sevdiğinin peşinden gider,gider çünkü merak eder onu ve daha fazlasını ve sende ona aşık oldun böylece onun hayatına dahil oldun şimdi ise onu bulmak,onu anlamak için can atıyorsun."
Çatılan kaşları, her cümlesinin ardından kırptığı kirpikleri ve inanamayarak salladığı başı hepsi üzerime bir tehdit gibi yağarken ben öylece kalakalmıştım.Dediklerini kavrayabilmek için kaşlarımı çattığımda yüzüne aval aval bakan gözlerim ise böylesine düşünmesinin sebebini araştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇ ORTAĞIM
Action"Aptallığın temeli midir kaçmak yoksa aptallık mıdır içindeki meraka kapılmak?" Bu ses... Soluk seslerin arasına karışan bu sözlerle vurulmuştum adeta ... Durdum,hatta donmuştu zaman, Çınlayan bu sesle kalakalmıştım o an , Bir mermi sesi değildi bu...