~Hala Acıyor!~

35 3 211
                                    

"Ah Osman amca beni tanımadın mı?"

"Tanımaz olur muyum hırsızları gözünden tanırım ben . Şimdi bölgemi işgal etmeyi bırakın da gidin buradan."

"Ah aşk olsun Osman amca ama nasıl Malatyalı Mavi 'ni tanımazsın? Gücendim ama."

Yaşlı adam düşünür bir şekilde seyrek saçlarını karıştırdı.

"Mavi? ... Haa! Sen şu deli kızsın . Tamam tamam şimdi tanıdım. "

Yanındaki Kerem'e dönerek

"Bu kız bizim taburdan ,asker silahını indirebilirsin"

Sarp elindeki sopayı indirip üzerimdeki üniformaya dikti gözlerini.

Mavi karşısında komutan varmış gibi hazır olda,

"Ben Malatyalı Mavi emrinizdeyim komutanım!"

Ardından koşar adım tezgahın arkasına geçerek yaşlı adama sarılmaya yelteniyordu ki tekrar Vileda sopasının gövdesine nişan alınmasıyla durdu.

"Ağır ol asker yalakalık sevmem!"

Mavi tekrar,

"Evet !Emredersiniz komutanım!"

"Gözümün izin verdiğince senden iki tane daha görüyorum .
Kim bunlar ?
Yoksa karargaha köstebek mi soktun?"

"Daha çok casusa benziyorlar."

Kerem kaşlarını çatmış bir şekilde bizi izliyordu.

Sarp da ondan farksız görünüyordu.
Ne oluyordu böyle sanki iki düşman karşı karşıyaydı.

"Haa onlar mı? Onlar benim arkadaşlarım yani yeni askerler
Değil mi?"

Diyerek kaş göz yapan Mavi'yi onayladım.

"E-evet bugün başladım göreve."

"Demek öyle ha gelin içeri aç karna göreve gidilmez iki bir şey yiyin."

Yaşlı adam arkasını dönerek el yaptı.
Renkli rafların arasıdaki küçük kapıdan kafasını eğerek içeri girdiğinde Mavi 'de onu takip etti.

"Ha şöyle bir an bizi tekrardan kovucaksın zannetmiştim Osman amca."

Kerem hala bizi izlemekteydi .Sarp 'a baktım.

Lann ne yaşıyonuz lan böyle deliricem burda aç karna dalarım ikinizede diyerek kendi kendime beni duymayan onları da umursamayıp Kerem'in yanından tuhaf bakışlar altında içeri girdim.

Küçük depo gibi olan bu odaya zar zor sığılıyordu.

Mavi tavana çarpmamak için eğdiği kafasıyla ortada duran gazete ile kaplı küçük sofraya bakıyordu.

Yaşlı adam ise demlikten çıkan dumanlar eşliğinde gazete serili masanın üzerine eklediği yeni bardaklara çay doldurmaktaydı.

"Biliyor musun Osman amca bilerek yemekhaneye gitmiyorum. Senin çayların ayrı bir güzel oluyor. Yemekhanedekinler çay ne onu bile bilmiyor. Basıyorlar suyu çay mı içiyoruz su mu belli değil. Çay dediğin demli olur dimi Osman amca?"

"Hadi hadi bırak yalakalığıda dışardaki şu iki veledi çağır yoksa kahvaltı niyetine birbirini yiyecekler ."

SUÇ ORTAĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin