7.BÖLÜM

2.2K 131 53
                                    

Vote💜

Bol ipuçlu bir bölüm. Teorisi olanlar yazsın.

Bir de aşağıdaki fotoları atlamayın!


(Eun Jae)

Gözümü zoraki yeni bir güne açmıştım. Gece acil hastalar derken zaten güneş doğmasına az vardı. Bulduğum ilk köşe kıvrılmış hemencecik uyuyuvermiştin.

Kabusumun da etkisiyle bir-iki saatlik uykumdan da olmuştum böylelikle.

Ayaklarımı yere basıp üstümdeki önlüğü çıkarıp yalnızca mavi önlükle kaldım, kıyafetim kirli olduğu için değiştirmeyecektim.

Çantamı da toplayıp hastaneden ayrıldım bugün iş yoktu yalnızca dinlenecektim.

Eve gidecekken bir süre Han Nehri'nde hava almak iyi gelecekti. Arabamı nehir kenarına yönlendirdim ve boş bulduğum bir alana park ettim.

Ağaçların altında boy gösteren gölgelereden birine uzanmak istesemde çok kalabalıktı. Bu nedenle boş bulduğum banklardan birine attım kendimi.

Su çok parlaktı güzel duruyordu; tertemiz, parlak, sakinleştirici, iyileştirici... Bir o kadar da can yakıcı. Savaşlar, canlar, afetler...hepsine sebep olabiliyordu.

Hayat neden hep yolunda gitmezdi, mutluluk için bedel mi gerekirdi hep; ağlamak, üzülmek, acı çekmek, vicdan azabı bunlar mı gerekiyordu?

Evet, kesinlikle..

Bu çok sabit tecrübelerle anlayabilmiştim lakin hayatımda acıdan sonra gelen mutluluk yoktu, ben hatalarıyla mutsuz olmaya mahkumdum.

" Buradasın demek?"

Bir de insanı sınayan kişiler olurdu, ne yaparsan ne dersen de burnunun dibinde biterler.

" Sen beni hiç rahat bırakmayacak mısın? "

" Düşüneyim... hayır!"

" Neden?"

Bu sorunun cevabını merak ediyordum. Artık bazı şeylere çok kafa yormak stres yapıyordu, düz yaşamak istiyordum. Ya beyaz olsun ya da siyah, gri istemiyordum.

" Bilmem, bilmiyorum. İstemsiz oluyor nereye gitsem hep bir şekilde orada beliriyorsun. Büyük ihtimal hep dip dibe biticez. "

" İyiymiş!"

Geriye dönüp bakınca tanıştığımız günden beri hayat bir yolunu bulup yan yana getiriyordu.

" Han Nehri'ni hep sevmişimdir. Şurada oturup saatlerce seyredebilirip, tüm yorgunluğumu alır. "

Benimse yalnızca gerçekleri yüzüme vururdu yine de kapılırdım aynı güzelliğe. Nasıl da kendimle çelişiyordum? Bir de gri istemiyordum hayatımda.

" Sen? Sana ne hissettiriyor? "

" Siyah ve beyaz "

" Nasıl? "

Sesinden anlamadığını o kadar net hissedebilmiştim ki, aynı miktarda merak da vardı tabi.

" İçimdeki tüm güzel duygular gibi saf, temiz beyaz gibi ancak bir o kadar da siyah gibi hüzün ve korkunç."

" Labirent gibisin Acemi asistan. Ne zaman hakkında bir şey öğrensem ilk kafam karışıyor sonra anlamaya başlıyorum."

" Hahh~ benim hakkımda ne bilebilirsin ki? Kaç gündür tanışıyoruz? "

Sağ kolumun açıkta kalan bileğine değdirdi ellerini, yanık kısma. İşte yine aynısı oluyordu sanki canlandırıyordu, serinliyordu.

" Buranın hikayesi her ne ise seni böyle yapıyor, siyah dediğin kısım. Ve bu siyahlık beyazını yavaş yavaş siyaha dönüştürüyor. "

Sunbaenim ๛ MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin