Öğrenciler, havanın yakıcı soğuğundan kaçmaya çalışarak, büyük bir memnuniyetle Büyük Salon’a koşturdular. Çoğu, birbirleriyle yaz tatillerinde ne yaptıklarını paylaşarak ya da gündemde olup bitenleri tartışarak mutlu mutlu sohbet ediyordu.
Ancak, aralarından üç tanesi diğerleriyle birlikte Büyük Salon’a yönelmemişti. Onun yerine, ikinci katta, Mızmız Myrtle’ın tuvaleti olarak bilinen soğuk tuvalette toplanmışlardı. Kullanılmayan tuvaletin mahremiyetine sığınarak, Karanlık Prens’le ilgili ateşli bir tartışmaya dalmışlardı.
“Yani, gazetelerde Karanlık Prens’in ve Prenses'in hapiste olduklarına dair okuduğum haberler yalandı, öyle mi?” diye sordu Hermione.
Ron başını sallayarak onayladı.
“Profesör Dumbledore olayın üstünü örtmek için Bakan’ı ikna etmiş.”
“Bunu tam olarak nasıl yaptı, biz de bilmiyoruz,” diye ekledi Ginny.
Hermione kafasını öne eğip derin düşüncelere gömüldü. Son birkaç haftadır olan olayları ve Dumbledore’un Karanlık Prens’le ve Prenses'le ilgili planlarını trende ona anlatmışlardı, ama Damien oradayken doğru dürüst tartışamamışlardı.
“Dumbledore’un böyle bir şeyi yaptığına inanamıyorum,” diye soludu Hermione; belli ki, saygıdeğer Okul Müdürü’nün Karanlık Prens ve Prenses gibi iki katil için yalan söyleyip onları örtbas etmeye önayak oluşu Hermione’yi hayal kırıklığına uğratmıştı.
“Ben de aynen öyle düşünüyorum!” diyerek ona katıldı Ginny. “Hogwarts onlar gibi insanlar için bir yer değil.”
Hermione’nin kafası aşırı derecede karışmış görünüyordu.
“Dumbledore’a güvenmem gerektiğini biliyorum,” diyerek söze başladı. “Ve güveniyorum da, ama bunu yaparak ne elde etmeyi umduğunu anlamıyorum.”
“Sana dediğimiz gibi, onları değiştirmeye çalışıyor,” dedi Ginny; yalnızca alaycı ses tonu bile, bu konuda ne düşündüğünü belli etmeye yetiyordu.
“Böylelikle, Karanlık Prens’i ve Prenses'i, Kim- Olduğunu- Bilirsin-Sen’le ilgili bildikleri her şeyi söylemeye ikna edecekmiş,” dedi Ron. “Ve belli ki, çok fazla şey biliyorlar!”
Hermione sessizce düşünürken kafasını onaylamazcasına salladı.
“Bir şey planlıyor olmalı,” dedi. “Yani, Dumbledore’dan bahsediyoruz; onun garip ama çok zeki bir adam olduğunu herkes bilir! Söylediklerinden daha fazlasını bildiğine eminim,” diye açıkladı. “Çok iyi düşünülmüş bir planı olmalı ve bu yüzden Hogwarts’ı bu işe dâhil etmiştir.”
“Ya sen haklısın ya da sonunda kafayı sıyırdı,” diye soludu Ginny.
Hermione, öyle yapacakmış gibi görünse bile, bu söyleme karşı çıkmadı.
“Neyse, Büyük Salon’a dönsek iyi olur,” dedi Ron, kapıya yönelirken. “Unutma, Hermione, kimseye tek kelime etmek yok,” diye hatırlattı.
Hermione ona surat astı.
“Gerçekten mi, Ronald!” diyerek onu azarladı. “Salak değilim, herhalde!”
Ron mahcup olmuş gibi göründü, ama inatçı bir şekilde söylediğinin arkasında durdu.
“Dumbledore Karanlık Prens’i ve Prenses'i sana anlattığımızı öğrenirse kovuluruz,” dedi.
“Evet, farkındayım!” diye patladı Hermione. “Hatırlatıp durmana gerek yok.” Ginny’ye dönmeden önce kızıl saçlı oğlana dik dik baktı. “Kim olduklarını bildiğimi belli etmem, merak etmeyin,” diye ekledi, sonlara doğru sesi kısılarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi (İçimdeki Karanlık) TAMAMLANDI
FanficBu hikaye benim değildir! İçimdeki karanlık hikayesinde eğer ki Harry Potter'ın bir ikiz kız kardeşi olsaydı nasıl olaylar gelişirdi diye yazdığım bir fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kurinoone'a ait The Darkness Within'in Fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kur...