Harry, bütün gücüyle zincirlere asıldı, ama koparamadı. Zincirlerden kurtulmak için çırpınırken derisi git gide aşınmış, bilekleri yaralanmıştı. Fakat uğraşları bileklerini kanatmak dışında hiçbir sonuç vermeyince, panikten kalbi deli gibi çarpmaya başladı.
Nefes nefese kalmış, halsiz bir şekilde zincirleri bıraktı. Penceresiz ve karanlık hücreye baktığında tüyleri korkudan diken diken oldu. Buraya nasıl gelmişti? Hatırlamıyordu. Her iki kolu da duvara ağır kelepçelerle bağlanmış bir şekilde acı içinde uyanmıştı.
Aniden, karanlığın içinden Moody göründü. Seherbaz'ın yaralı yüzü burnunun dibine kadar gelince, Harry duvara yapıştı. Seherbaz'ın yüzüne pis ve çarpık bir sırıtış yayılmıştı.
"Seni uyarmıştım," diye homurdandı, aksi sesiyle, "insanları öldürüp bundan sıyrılamazsın."
"Neredeyim ben?" diye sordu Harry, öfkeyle.
"Daha önce de söylediğim gibi, senden tüm bilgileri söke söke alacağım," dedi Moody, "ve kim ne yaparsa yapsın, bu yemini yerine getireceğim."
Harry, kelepçelenmiş ellerini sıkarak yumruk haline getirdi.
"Bırak beni!" diye bağırdı.
Moody bir adım daha yaklaşarak, Harry'nin burnunun dibine geldi.
"Sen bir katilsin," dedi, usulca. "Bugün sen bir çocuğu babasız bıraktın. Bedelini ödemeden bu işten sıyrılacağını düşünmüyorsun, değil mi?"
Harry kalakaldı; gözlerini Seherbaz'dan ayıramıyordu.
"Aynen öyle," dedi Moody, ona yan yan bakarak. "Derinlerde bir yerde, bunu hak ettiğini sen de biliyorsun!"
Harry'nin çenesi kenetlenmiş, gözleri öfkeyle parlamıştı; ama yine de, sessizliğini koruyordu.
Moody gülümseyip asasını kaldırdı ve Harry'nin alnına düşen saçlarını yana ayırarak şimşek biçimli yara izini açığa çıkardı. Pis pis sırıtıyordu.
"Teorimi test etmenin zamanı geldi, çocuk!"
Asasını hafifçe yara izinin üzerinde gezdirdi ve yara izi bir anda dağlanmaya başlayınca, Harry'nin soluğu kesildi. Zincirlendiği yerde sızlanarak iki büklüm oldu; kafası öne düşmüş, bağırmasını bastırabilmek için gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Bir el onu sertçe saçından kavradı ve kafasını yukarı kaldırdı; gözleri, Moody'nin birbirine uymayan gözleriyle buluştu. Moody, Harry'nin saçından tutmaya devam ederek asasını yara izine doğrulttu.
"Hayır!" diye bağırdı Harry, acıdan güç bela nefes alarak. "Ya- yapma!"
"Tam buraya Cruciatus Laneti yapsam," dedi Moody, asasını Harry'nin yara izine bastırarak, "o da hisseder mi?"
"Hayır!" diye bağırdı Harry, "öyle... öyle işlemiyor!" Yara izindeki acı git gide artıyor, daha da şiddetleniyordu. Gel gelelim, Moody'nin karşısında böyle çaresiz bir şekilde durmak, acıdan çok daha beterdi. "Hayır...! Yapma...!"
Moody pis pis sırıttı; gözlerinden aklını tümden kaçırdığı dışında hiçbir şey okunmuyordu.
"Crucio!"
Harry, nefes nefese kalmış bir şekilde, yataktan sıçradı. Elini hızla acıdan sızlayan yara izine götürdü. Alnı terle kaplanmıştı ve nefesi hâlâ düzensizdi. Elini yara izinden indirdi ve başını ellerinin içine gömdü. Bir anda ona sarılan kişiyle kala kalmıştı.
"Sakin ol!" diye fısıldayan ses, kız kardeşine aiti. Kafasını Helen'in boynunun gömdü ondan gelen amber kokusunu derin derin içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi (İçimdeki Karanlık) TAMAMLANDI
FanficBu hikaye benim değildir! İçimdeki karanlık hikayesinde eğer ki Harry Potter'ın bir ikiz kız kardeşi olsaydı nasıl olaylar gelişirdi diye yazdığım bir fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kurinoone'a ait The Darkness Within'in Fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kur...