Hey, Selam!
Çoğunuz sonuç bölümünü merak ediyordu ki bu ikinci kitabı kapsıyor o da Temmuzda yayımlamayı düşünüyorum.
Bu hiç değilse olaylar bitikten sonra nasıl bir yok oluştuğunu görmeniz için yayımlıyorum.
Umarım hoşunuza gider, yorumlarınız bekliyorum!
Sevgiler!
* * *
Voldemort arkasını döndüğünde kızıyla göz göze gelince irkilmişti. Bu gözleri bir kez daha görmüştü o zaman göz yanılması sayıp geçmişti. Ama şimdi göz bebekleri bile olmayan beyaz küreler ve etrafına yaydığı baskıcı aura Voldmeortu korkutuyordu.
"Helen, kızım!" dedi korktuğunu belli etmeyerek gülümsüyordu.
"Ne güzel bir görüntü değil mi? Botticelli'den çıkma bir eser gibi değil mi?" diye sorduğunda Helen'in ona düz duvar şekilde baktığını görünce korkmuştu aslında daha çok Helen'in yüzündeki korkutucu gülümseme onu daha çok korkutuyordu.
"Ne yaptın sen?" diye soran ses kesinlikle Helen'e ait olamazdı çok yüksek ve sert bir sesti ama Helen'den çıkmıştı.
Voldemort kızının sorusunu görmezden gelerek. "Neden böyle davranıyorsun?" diye sorduğunda.
Helen adım atmaya yeniden başlamıştı etrafındaki beyaz aura yerde elektrik kabloları gibi sürünmeye başlamıştı. Voldemort kızından gözlerini ayıramıyordu. İçinden bir ses eceli geldiğini söylüyordu. Ölümün nefesini ensesinde hissedebiliyordu. Helen her adım atıkça kendisi geri geri gidiyordu. Helen'in yüzündeki o korktucu gülümseme bir saniye bile düşmemişti. Göz bebeklerinin beyazlığı gittikçe daha beyazlıyor gibiydi aslında yüzü de beyazlamıştı. Ellerindeki beyaz ışıklar parmaklarında dans ediyor gibiydiler. Voldemort son bir adım attığında bir cesede takılmıştı hızla yere düşmüştü. Helen'den kızından ciddi anlamda korkmaya başlamıştı.
"Botticelli'nin tablosunu bilemem, ama sen şu an Edvard Munch'ın meşhur tablosu gibisin." Sesi o kadar robot gibi çıkmıştı ki Voldmeort karşısındaki kişinin kızı olduğuna inanamıyordu.
Voldemort elindeki asasını hatırlamış olacaktı ki üzerine doğru gelen kızına can havliyle asasını doğrultu.
"Daha fazla yaklaşma!" diye bağırdı.
Helen bir adım daha atığında. Voldmeort hiç düşünmeden Öldüren laneti kızına yollamıştı. "Avada Kedavra!" dediğinde asasından yeşil ışık çıkıp Helen'in tam göğsüne gelmişti. Ama yeşil ışık beyaz aura'nın içine doğru emilmiş ve yok olmuştu. Helen başını eğip göğsüne kısa bir bakış atmıştı daha sonra başını kaldırıp Voldemorta baktı. Bir adım daha attığında Voldemort
"Avada Kedavra!" diye bağırmıştı aslında sürekli bağırıyordu ama Helen'in beyaz aurası tarafından absorbe ediliyordu.
"NESİN SEN BÖYLE?!" diye bağırmıştı Voldemort korkuyla.
Helen hiç cevap vermeden bir dizini kırıp yerde duran Voldmeort'un boynundan tutuğu gibi havaya kaldırmıştı. Eğer Helen kendinde olsaydı babasını nasıl böyle kaldırdığına şaşırır üstüne haftalarca dalga geçebilirdi. Voldmeortun göz bebekleri büyümüştü. Helen'in yüzündeki gülümseme büyüyordu. Ama, gözlerinden göz yaşları akmaktaydı. Voldmeort o zaman görmüştü kızı ağlıyordu hem de fazlasıyla ağlıyordu. Göz yaşları çenesinden akıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi (İçimdeki Karanlık) TAMAMLANDI
Fiksi PenggemarBu hikaye benim değildir! İçimdeki karanlık hikayesinde eğer ki Harry Potter'ın bir ikiz kız kardeşi olsaydı nasıl olaylar gelişirdi diye yazdığım bir fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kurinoone'a ait The Darkness Within'in Fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kur...