Dumbledore'un bataklıklardan kurtulması on dakikadan fazla sürmedi. Birbirlerine bitişik üç tane bataklık olduğu fark edildi ve her birinin bir seferde yok edilmesi gerekiyordu. Büyük Salon şimdi boşaltılmıştı; tüm öğrenciler yatakhanelerine gönderilmiş, o günün diğer tüm dersleri iptal edilmişti. Ancak, ne yazık ki, tüm tahribat yalnızca Büyük Salon'la sınırlı değildi.
"Her şey mi kırılmış?" diye sordu James, dehşete düşmüş bir halde.
"Her şey," diyerek onu onayladı Lily, buruk bir halde. "Kazanlarım, çalışma odam, hatta iksir malzemelerinin bulunduğu dolap ile içindeki iksirler bile paramparça olmuş. Geriye zarar görmemiş tek bir şişe dahi kalmamış."
James başını iki yana salladı.
"İnanamıyorum," diyerek soluğunu tuttu. "Peki, senin İksir sınıfın dışında başka sınıflar da tahrip edilmiş mi?"
Lily de başını salladı.
"Severus'un sınıfı da tuzla buz olmuş. Geriye pek bir şey kalmamış."
James koridor boyunca volta atmaya başlayarak elini saçlarından geçirdi.
"Havai fişekler bu iki sınıfta mı kullanılmış, yani?" diye sordu.
Lily başıyla onayladı.
"Evet."
James volta atmayı durdurdu.
"İksir ve Savunma dersleri; yalnızca bu iki dersin sınıfları Büyük Salon ile birlikte tahrip edildi." Başını çevirip Lily'ye baktı. "Sence Harry ve Helen bize bir şey mi söylemeye çalışıyor?" diye sordu, acıyla.
"Harry'nin ve Helen'in yaptıklarını bilmiyorsun ki..."
"Lily, lütfen!" James onu susturdu. "Kendine bari yalan söyleme."
Lily, yenilmiş bir halde, kendini sandalyeye bıraktı.
"Bunu nasıl yapabildiler?" diye sordu, hayretler içinde. "Gece gündüz izleniyorken, nasıl oldu da kimse fark etmeden tüm bunları planlayabildiler?"
"Bilmiyorum," dedi James, tekrar volta atmaya başlarken. "Ama bahse girerim, Dumbledore bunu anlamanın bir yolunu bulacaktır," diye ekledi, sefil bir halde.
* * *
Gryffindor ortak salonu ağzına kadar öğrenciyle doluydu. Büyük Salon'un tahrip edilip altüst olmasının üzerinden beş saat geçmiş, neredeyse akşam yemeği vakti gelmişti. Bu beş saatlik süre zarfında, tüm Gryffindor'lar oturup neler olduğunu merak etmekten başka bir şey yapamamıştı. Harry ve Helen de aralarında oturuyor, sessizce başarılarını kutluyor ve bir sonraki kısmın başlamasını sabırsızlıkla bekliyorlardı.
Portre açılıp Profesör McGonagall içeri girdiğinde, bekleyişi son bulmuştu. Profesör'ün önlerinde durmasıyla birlikte, tüm konuşmalar aniden kesilmiş, herkes gözlerini zayıf cadıya dikmişti. Profesör hiç olmadığı kadar kızgındı. Arkasında, kızıl saçlı ikizler belirmiş, onlar da ciddi ve depresif görünüyorlardı. Ron ve Ginny de dâhil, hiç kimse Fred ile George'u bu kadar keyifsiz görmemişti.
McGonagall'ın gözleri odayı taradı ve bakışları etrafı incelerken, bir ya da iki kez Harry'nin ve Helen'in üzerinde durdu.
"Bir duyurum olacak," diyerek konuşmasına başladı. "Hepinizin tahmin ettiği gibi, bugün Büyük Salon'un tahrip edilmesinden sorumlu kişiyi bulmak adına bir inceleme başlatıldı." Başını hafifçe yana yatırarak arkasında duran Fred ile George'u işaret etti. "Araştırmalar ışığında, tahribatı yaratan şeylerin Fred ile George Weasley'e ait olduğu ortaya çıktı. Her ikisi de havai fişek, taşınabilir bataklık ve Anında Karanlık Tozu'ndan oluşan bu nesnelerin kendi şaka ürünleri olduğu konusundaki fikrimi onayladılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Varisi (İçimdeki Karanlık) TAMAMLANDI
FanficBu hikaye benim değildir! İçimdeki karanlık hikayesinde eğer ki Harry Potter'ın bir ikiz kız kardeşi olsaydı nasıl olaylar gelişirdi diye yazdığım bir fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kurinoone'a ait The Darkness Within'in Fan hikayesidir. ©Bu hikaye Kur...