Kıvançın atlattığı boğulma tehlikesinden sonra pansiyona dönmüşlerdi. Simge korktuğu için huysuzlaşan Kıvanç'ı uyutmak için odasına çekildikten sonra diğerleri de öğlenin en sıcak saatlerinde, odalarının serinliğinde uyumanın daha iyi olacağına karar vererek, Yaman'ı bahçede birer birer yanlız bıraktılar.Yaman'ın yaşadığı endişe, damarlarındaki kanın bir türlü sakinleşmesine izin vermediğinden, uyumak o an için yapamayacağı tek şeydi.
Gözünün önünden gitmeyen sahne sürekli tekrarlanırken, aklındaki en baskın düşünce ya orada olmasaydım düşüncesiydi.
Çok derin olmayan denizde, belkide Simge bir kaç adım daha atarak kurtabilecekti onu. Ancak onların çok daha büyük tehlikelerle karşılaşabileceği düşüncesi içini kemirmeye başlamıştı içten içe.
Bunca yıl nelerle karşılaştılar acaba diye düşünürken, buzdolabından aldığı serin birasından büyük bir yudum aldı. Sakinleşmesi gerekiyordu yavaş yavaş. O böyle endişeli ve evhamlı biri hiç olmamıştı. Onlarla karşılaştığı andan beri hissettiği duyguların farklılığı onu şaşırtmaya devam ediyordu. Cigerlerindeki nefesi neredeyse üflercesine dudaklarından bıraktı ve birasından yeniden büyük bir yudum aldı.
Kafasındaki düşünceleri biraz olsun dağıtmak amacıyla, masanın üzerinde duran ve kız kardeşlerinden birine ait olduğunu tahmin ettiği kitabı eline aldı. Kitabın arka kapağını okumak için çevirdi ve okuduğu bir kaç satırda kitabın bir aşk romanı olduğunu anlamakta gecikmedi. Sayfaları rasgele karıştırdığında kaldığı yeri belli etmek üzere araya sıkıştırılan küçük fotoğrafın kime ait olduğunu merak etti ve sadece merakından eline alıp baktı.
''Semihin fotoğrafının ne işi var burada? Üstelik imzalı.. Kitap arasında fotoğrafı saklanacak adam mı kalmadı.. Şu saçmalığa bak ya..''
(imza mükemmel oldu :)
Yaman elindeki fotoğrafa neredeyse gözlerinden oklar fırlatarak bakarken arkadan Simge seslendi.
''Oturabilir miyim ben de seninle ?''
''Tabi, gel lütfen.'' derken elindeki fotoğrafı kitabın hangi sayfadan aldığını önemseden rast gele tıkıştırdı. Simge karşısında geçtiğinde elindeki kitabı masanın üzerine bırakmış ve bira şişesine uzanmıştı. ''Sen de içer misin? '' diyerek elindeki birayı işaret etti.
''Ben içmesem daha iyi, çarpıyor hemen. Sana afiyet olsun.''
Şişeyi hafifçe ona kaldırdı ve gözlerini bir an için ondan ayırmadan birasını yudumladı. Her nasıl olduysa, ona bakarken içtiği biranın lezzetti bile değişmiş, daha keyif verici bir tat bırakmıştı. Aklına gelen şeyle gülümsemesine engel olamadı. Yeni yetme aşıklar gibi hissediyordu kendini ve bundan pek şikayeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutkunun Bedeli
RomanceSimge, tutkuyla bağlı olduğu Yaman'ı evliliğe ikna etmek için akıl almaz bir plan yapar. Ondan gizli doğum kontrol ilacı almayı bırakır ve gerisi doğanın kendi akışına bırakır. Planın en önemli kısmı gerçekleşir ve hamile kalır. Mutlulukla kendini...