Bölüm 41

17K 906 68
                                    

***

1900 Kelime.. Vay be.. Kendime nazarım değmese bari. :)

Herkese iyi okumalar..

Küçük yıldızı unutmayalım...

Yazarı desteklemeyi ihmal etmeyelim...

Sıcak havalarda bol su içmeyi aksatmayalım :)


****

Yaman'ın ''Konuşmalıyız'' demesinin üzerinden saatler geçmiş, ancak baş başa kalıp konuşabilecekleri fırsatları bir türlü olmamıştı. Simge, oğlu için yemek hazırlayıp yanlarına döndüğünde az önce keyifle orada oturan adam gitmiş, yerine gergin ve suratsız bir adam gelmişti sanki. Ben yokken acaba ne olmuş olabilir diye düşünürken Kıvanç'a;

''Ne yaptınız bakalım bensiz? Oyun oynadınız mı Yaman amcayla?'' diye sormuş ancak Kıvanç, türlü şaklabanlıklarla annesine, Yaman amcasıyla yaptıkları özel konuşmayı gizlemek için elinden geleni yapmıştı.

Kızlar birer birer uyanmış ve etrafları konuşamayacakları kadar kalabalık oluvermişti. Birlikte denizde geçirdikleri eğlenceli zamandan sonra, akşam yemeği için pansiyona dönmüşlerdi.

Akşam yemeğinde Mangal yapmaya karar verdiklerinde hazırlıklar için herkes oradan oraya koştururken, konuşmak bir yana, bakışmaktan öteye gidememişlerdi.

Simgeye, onun mangalın başında, elinde salladığı yelpaze ve arada içtiği bira şişesi ile tam karşısında oluşu, hayal gibi geliyordu. Elbette geçmişte onu türlü türlü hayallerin içinde düşünmüştü ancak hiç biri, mangalın başında ateşe güçlendirmek için sürekli yelpaze sallayan, oğluyla ilgilenen, kardeşlerine sataşan ve etrafa kahkahalarının yayıldığı bir hayal olmamıştı.

Belki de böyle hayal edememesinin tek nedeni, birlikte oldukları süre boyunca, sadece şehrin lüks mekanlarında yapılan partilerden başka pek bir yere gitmedikleri içindi. Neredeyse her hafta sonu biri, hatta birileri parti verirdi. Bazen Yamanın iş yaptığı firmalardan birinin düzenlediği bir yemek olurdu katıldıkları, bazen de arkadaşlarından birinin doğum günü partisi. Bazen sadece eğlence olsun diye düzenlenen çılgın partilerde boy gösterirlerdir.

Yaman sadece vakit kaybı olacağını düşündüğü partilere katılmaz, o vakitleri evde baş başa geçirirlerdi. Simge, bir kez olsun bile sinemaya gittiklerini hatırlamıyordu. Bir kaç konsere gitmişlerdi. Onlar da VİP davetli oldukları veya Yaman'ın firmasının PR 'ını yönettiği kişilerin konserleriydi hatırladığı kadarıyla.

Gerçekten sosyal ortamlarda oradan oraya sürüklendikleri bir ilişkiydi yaşadıkları. Çevreleri hep kalabalıkken, birbirlerini tanımaya fırsat bulamadıkları ortadaydı. Tabi ki birlikte baş başa zaman geçiriyorlardı ancak o zamanlar genelde seviştikleri için konuşmaya çok fazla vakitleri kalmıyordu.

Onun hiç yadırgamadan mangalın başına geçmesi bu işlere aşina olduğunu gösterirdi. Simge yıllarca düşünse ki gerçekten yıllarca düşünmüştü, onun o takım elbiseli salon adamı görünüşünün altında, böyle ayağında terlikler ve şortu ile mangala hükmedebilen bir adam çıkabileceği ihtimali aklına hiç gelmemişti.

Mangalı kim yakacak sorusu ortaya atıldığında, Simge çoğunlukla bu işten elini yakarak uzaklaşmak zorunda kaldığı için endişeyle diğerlerine bakmış ve umarım kızlardan biri bu işi üstlenir diye dua etmişti.

Yaman, ''Tabi ki biz yakacağız. Bu iş erkek işi. Öyle değil mi Kıvanç? Hadi gel bakalım mangal başına. Kızlar sizde sofra kurup, salata mı yaparsınız artık bilemem. Gel bakalım ufaklık, mangal nasıl yapılırmış gösterelim şu kızlara'' demiş ve kendine güvenen adımlarıyla Kıvanç'ın elinden tutarak mangalın başına geçivermişti.

Tutkunun BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin