4

9.6K 529 371
                                    

Alarmının sesiyle uyandığında Bianca başını yastığa gömdü. Sadece uyumak istiyordu. Bacaklarının uzun süre hareketsiz kalmaktan ağrıdığını fark etti. Esneyerek diğer yanına döndü. Okula gitmese ne olurdu? Sonuçta onu ilgilendiren şeyler öğrenmiyordu. Kendini gizlemek için gidiyordu okula yalnızca.

Beş dakika ertelediği alarm tekrar çalmaya başladığında iç çekip kalktı. Yapabileceği bir şey yoktu, okula gidecekti. Saçlarını toplayıp odasından çıkarken hala gözlerini ovuşturuyordu. Hogwarts olsaydı hemen bir uyandırma iksiri içebilirdi ama burada yapabildiği tek şey yüzüne soğuk su çarpmaktı.

Salona girdiğinde Tom'u koltukta oturmuş kitap okurken gördü. Bir saniyeliğine ona bakıp başını çevirdi. Burada olmasına hala alışamamıştı. Gerçi sadece bir gün olmuştu ama Bianca asla alışamayacağının farkındaydı. Onun varlığı tüylerini diken diken ediyordu.

Mutfaktaki masanın hazır olduğunu görünce şaşkınca olduğu yerde durdu. Kahvaltılıklar çıkarılmış, tost yapılmıştı. Bianca kaşlarını çatıp salonu gören mutfak penceresine gitti. "Riddle?"

"Evet?" Başını kitaptan kaldırmaya zahmet bile etmemesi Bianca'yı çileden çıkarıyordu. Dişlerini sıktı. "Masayı sen mi hazırladın?"

Onaylayan bir mırıltı çıkarıp sayfayı çevirdi Tom. "Büyüyle daha kolay." Bianca bir an gergince ellerini saçına attığını hissetti. Ne zaman elini kolunu koyacağı yeri karıştırsa bunu yapardı. "Evime taşındığına göre işlerin ucundan tutman çok hoş Riddle."

"Rica ederim." Dudaklarının alayla kıvrıldığını görmüştü güzel cadı. Masada tek tabak görmesine rağmen sormadı, oturup kahvaltı etmeye başladı. Tom'u umursamayı bırakması gerekiyordu.

Kahvaltı düşündüğünden de güzel olmuştu. Riddle ev işlerini nereden biliyordu merak etti. Onu daha önce kıyafetlerini yıkarken, ütülerken görmüştü ama yemek konusu apayrı bir evrendi.

Odasına gidip dolabını açtı. Bugün okulun basketbol maçı olduğu için okulunun armasını taşıyan siyah tişörtünü aradı, daha geçen yıkamıştı. Onun arayışları devam ederken Riddle kapıyı açıp içeri daldı. Bianca üzerinde yalnızca iç çamaşırlarıyla durduğu için homurdanarak "Kapı çalma adetin yok mu Riddle?" diye sordu.

"Seni bundan daha az kıyafetle gördüğüm de oldu Black, utanıyor olamazsın." Köşeye attığı tişörtünü sonunda bulmuştu, çekip aldı. Üzerine giydi ve okulunun adı yazan atkıyı boynuna doladı.

"Senin için demiştim." Tom kaşlarını çattı. Yattığı yatakta hafifçe yan döndü. "Demeye çalıştığın şey ne?"

Bianca kendinden emin bir gülümsemeyle oğlana döndü. "Ne zaman beni eksik bir parçayla görsen düşündüğün tek şey becermek oluyor Riddle." Tom güldü.

Okul eteğini askısından çıkardı. Tişörtünü siyah eteğinin içine sokup çantasına son kez göz attı. Riddle formasıyla yatağında yatarken derisini karıncalandıran düşüncelerden uzak durmak zordu. "Gitmeliyiz."

"Dünkünden farklı bir tişört giyiyorsun." dedi Tom kızı süzerek. İnce bedeninin kıvrımlarını görebiliyordu. "Bugün maç var."

"Ne maçı?" diye sordu.

"Basketbol." Tom adını ilk kez duyduğu şeyle kaşlarını çattı. Spor sevmezdi, ona fazla amaçsız geliyordu ama belki bu basketbol denen şey fena olmayabilirdi.

"Gitmek zorunlu mu?" Kız mırıldanarak onayladı. "Okul otobüsle götürecek. Final maçı bu, önemli."

Tom, Bianca'nın heyecan dolu yüzüne baktı. "Sen bu okula fazla bağlanmışsın."

𝐊𝐀𝐑𝐀𝐍𝐋𝐈𝐊 𝐌𝐄𝐋𝐄𝐙「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin