6 | Flashback

9.7K 491 222
                                    

13 NİSAN 1942

"Ne yapacağım? Nerede duruyor?" Tom şaşkınca etrafa bakarken Bianca kıkırdadı. Koskoca Tom Riddle'ı böyle şaşırtacağına inanmazdı.

Oğlanın büyük ama oldukça nazik gözüken elini tutup "Bak şimdi kafasını okşayacaksın." dedi ve Tom'un elini Testeralin kafasına koydu. "Hissediyor musun?"

"Biraz pütürlü." dedi Tom mırıldanarak. "Islak bir de." Bu esnada hayvan burnunu oğlanın eline sürtmüştü.

"Okul arabalarını Testerallerin çektiğini biliyordum." dedi Tom elini çekerek. "Sen niye görüyorsun? Sadece ölümü görenler Testeralleri fark edebiliyor sanırdım."

"Ben ölümü gördüm." dedi Bianca. Tom merakla ona baktı. Kimin ölümünü görmüştü? "Kız kardeşim vardı." İç çekti. Gözünün önünde boğuluşunu görmüştü ve hiçbir şey yapamamıştı. Bir cadı için korkunç bir ölüm.

Ne diyeceğini bilemedi Tom. "Kaç yaşındaydın?" diye sordu. "Dört veya beş, tam hatırlamıyorum." Sakince anlatıyordu. Hayvanın önüne çiğ et attı tekrardan.

"Üzüldüm." dedi, üzülmediğini biliyordu Bianca. Tom bu tarz duyguları hissetmezdi. Yine de nezaket gösterip söylediği için minnettar olmuştu. Gülümsedi. "Olan oldu."

Yasak Orman'da dolaşıyorlardı ve Dippet veya başka bir profesör onları bulursa başları belaya girerdi. Tom umursamasa da Bianca biraz gergindi. Böyle gezilere pek alışkın olduğu söylenemezdi.

Ormanın bir köşesinden gelen koşturma seslerini duyunca güzel cadı, yanındaki oğlana baktı. "Bu da neydi?" Tom işaret parmağını dudaklarına bastırıp ona susmasını işaret etti ve kolundan tutup Bianca'yı biraz daha kendine çekti. "Atadamlar." dedi. "Dumbledore burada bir kabile olduğunu söylemişti."

"Bizi görürlerse öldürürler! Yaşam alanlarına girdik." diye korkuyla fısıldadı. Tom çapkınca ona gülümsedi. "Tehlike seni korkutuyor mu Black?"

"Son baktığımda Gryffindor değil de Slytherin evindeydim Riddle. Tehlikeli işlerden hoşlanmam." Oğlan gülünce gözleri ışıldadı Bianca'nın, onun güldüğünü görmeyi seviyordu.

"Gel." Parmaklarını kavrayıp onu bir yöne çekiştirdi. Ağaçların arasından götürdüğünde daha fazla içeri girdiklerini fark edip korkuyla alt dudağını dişledi cadı. Bu çocuk ikisini de öldürtecek miydi?

Biraz daha yürüdükten sonra Tom durdu. "Birazdan göreceğin şeye hazır ol." Merakla ona baktı. "Ne?"

"Şşt. Ürkütmek istemezsin." Bir süre bekledikten sonra ürkek ayak seslerini duydu. Bembeyaz elmas gibi bir deri, gümişi beyaz yeleler, altın ayaklar ve başındaki boynuzla karşılarında asil bir tek boynuzlu at duruyordu.

"Yüce Slytherin." diye mırıldandı kız Tom'un elini bırakıp ata yaklaşırken. Riddle ellerini cebine soktu. "Birkaç kez geldiğimde uzaktan bakmıştım. Beğenirsin diye düşündüm."

Parmaklarını ışıltılı yelelerine uzattı kız. "Tabii hiç dokunamamışsındır değil mi?" diye sordu.

"Kadın dokunuşunu tercih ettikleri için cüret etmedim." Omzunun gerisinden Tom'a baktı, gözlerinde alaylı ışıltılar vardı. "Bay Slytherin'in cüret edemediği bir şey olduğunu sanmazdım."

Riddle başını eğip hafifçe güldü. Bianca'yla vakit geçirmenin onu niye bu kadar özgür hissettirdiğini hala anlamamıştı. Sürekli düşünen zihni onun yanında biraz da olsa sakinleşiyor ve buz tutmuş kalbi daha insani hale geliyordu.

"Çok güzel." dedi mırıldanarak. Derisi o kadar yumuşaktı ki pamuğa dokunmak gibiydi. Yeleleri elinden ipek misali kayıp gidiyordu ve atın mavi gözleri birer safiri andıracak kadar parlaktı.

𝐊𝐀𝐑𝐀𝐍𝐋𝐈𝐊 𝐌𝐄𝐋𝐄𝐙「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin