5

8.8K 521 222
                                    

Hafta sonu boyunca odasından çıkmamaya yemin etmişti Bianca. Erzakladığı su ve yiyecekler sayesinde dayanabilmesine rağmen salonda varlığını sürdürdüğünü bildiği Riddle dayanılmazdı. Kapıyı açıp onu görmek istiyordu, ona dokunmak istiyordu.

Çalışma masasından kalkıp kitaplarını kapattı. Aptal muggle ödevleri... Matematik iğrençti, tarih fena sayılmazdı ama en kötüsü kesinlikle fizikti! Bir de Eski Tılsımlar dersine kötü derdi. Bianca bazen bu saçmalıklara niye katlandığını unutuyordu. Sonra aklına geçen gün geliyordu, Riddle'ın dudaklarında dolanan dudakları ve... Tekrar hatırlıyordu. Ondan uzak olmak için katlanıyordu her şeye.

Yatağa yatıp dizlerini kendine çekti ve iç geçirdi. Bir yanı eski hayatına, ait olduğu yere dönmek istiyordu. Öleceğini bilmese dönerdi. Tom'un kendi elleriyle onu mahvedeceğinden emindi ve bunu göze alamazdı. Bir Black gibi başı dik olmalıydı.

En azından hafta sonu boyunca onu rahatsız etmemişti. Evdeki iki yabancı olarak ayrı takılmışlardı ve bu Bianca'ya iyi gelmişti. Kendini ondan uzak tutmasına yardımcı olduğu için gayet memnundu güzel cadı. Ta ki odasının kapısı açılıp Tom yavaş adımlarla içeri girene kadar.

Başını çevirip bakmadı. Gözlerini karşısındaki dolabın aynasına dikmişti ve yalnızca kendine odaklanıyordu. Tom umursamadan "Tüy kalemin var mı? Şu kalem denen muggle saçmalığı çok rahatsız edici." dedi.

"Dolabımdan alabilirsin." Sakince söylediklerinden sonra Tom dolabın kapağını açtı ve üst sırada dizili olan tüy kalemlerden biriyle mürekkebi aldı. Kapağın kapatılma sesini duyunca birazdan gideceğini anladı Bianca. Gözlerini yumdu.

Adımları uzaklaşıyordu. Her bir adımı ondan giderken "Riddle?" diye seslendi dayanamayıp. Tom bunu bekliyormuş gibi dudaklarına alaylı bir gülümseme yayıldı ve kıza döndü. Bianca hala ona bakmıyordu ama saçlarındaki tılsımı kaldırmıştı, yine kızıldı.

"Senden ilk ve son kez bir şey rica ediyorum." dedi kız yutkunarak. "Git. Lütfen, git."

Tom kaşlarını çattı. Beklediği şey bu değildi. "Bu konudaki fikrimi oldukça net söyledim. Seni almadan gitmiyorum."

Bianca yerinde doğrulup ona baktı. Tom Riddle yine kendisinden emin, bir omzunu kapı pervazına yaslamış duruyordu. Beyaz gömleği ve kumaş pantolonuyla çok çekiciydi. "Gelmeyeceğimi biliyorsun."

Mavi gözleri kızardı oğlanın. "Bu tartışmaya açık değil Black. Sana oldukça müsamaha gösterdim ama bir gün daha o sikik okul denen şeye gitmem. Hogwarts'a dönüyoruz."

Bianca dişlerini sıkıp yerinden tamamen kalktı ve karşısına geçti. Keşke hiçbir şey söylemeseydim de çıkıp gitseydi diye düşündü. Onunla tartışmayı kendisi seçmişti. "Hayır." dedi sakince. "Sen gidiyorsun, ben kalıyorum."

Tom bir an elini asasına uzattı ama son anda kendine hakim oldu. Bianca'ya dokunamazdı ya. "Kehanet ne istediğini söyledi. Karşı çıkamazsın."

"Her kehanet gerçekleşmek için yazılmaz Riddle." Tom, kızı bileğinden tutup kendine çekti. "Her şeyi senin yüzünden arkamda bıraktım. Öğrenciler Başkanlığını, eğitimimi, planlarımı. Seni bu aptal muggle dünyasından almak için hepsini bir kenara koydum. Karşı çıkamazsın Black."

"Senden bunu istemedim Tom." Oğlan gözlerini kıstı. Kanında dolaşan öfkeyi ve zarar verme dürtüsünü hissediyordu. "Yarın gidiyoruz."

"Hiçbir yere gitmiyorum! Bana emir veremezsin." Bileğini tutan elden kurtuldu ve kapıdan çıktı ama Tom daha hızlıydı. Büyük adımlarla önüne geçip boynuna sarıldı ve onu duvara yasladı. Kızın ince boynunu kavrayan eller sıkılaştıkça Bianca nefes almakta zorlanıyordu.

𝐊𝐀𝐑𝐀𝐍𝐋𝐈𝐊 𝐌𝐄𝐋𝐄𝐙「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin