"Geçmiş olsunlardan bıktım.
Geçmiş, ölmeliydi artık..."Huzursuz hissediyorum. Korkuyorum, geriliyorum ne yapsam bilmiyorum asla belli etmemeye çalışsamda deli gibi korkuyorum. Kocaman bir şirketin içinde yüzlerce kişinin arasında olmak beni ölüme sürüklüyor. Belkide daha hazır değilim ama yapacağım. Onun için! Onun için yapacagım! Kalbim korkudan göğüs kafesimi delip geçerken. Ellerimi önümde birleştirdim ve kafamı yere eğip bana bakan insanları görmemeye çalıştım her kafamı kaldırdığımda başkasıyla göz göze geliyordum.
Yavaş adımlarda ilerlemeye devam ettim. Bir anda önümde birleştirdiğim ellerimi biri ayırıp kendi eline hapsetince anlık telaş yaşadım ama kim olduğunu anladım an bütün kan yanaklarıma hücum etmişti. Lanet olsun! Onca insanın arasında nasıl bunu yapar. Anında elimi çekmeye çalıştım ama öyle sıkı tutuyordu ki başaramamıştım. Utançla kafamı yere eğdim ve boşta kalan ellimi yüzüme götürüp kendimi gizlemeye çalıştım.
Ellimi indirmemle bana gülümseyen bir kaç kızla göz göze geldim. Gülümsemek derken bu kötü bir gülüş yada gıcık bir gülüş falan değil. Çok tatlı bir şekilde bana gülümsüyorlardı. Dört kişilerdi dördü de birbirine yapışmış gibi yakın duruyorlardı.
İlk başta duran 1.70 boylarında gerçek olmadığı belli olan sarı saçları küçük kahverengi gözleri vardı ve üzerinde normal pantolon ve kısa tişört vardı. Onun yanında duran kız ise diğerlerine göre en kısa olandı. Nerdeyse 1.57 boylarındaydı ama bu onu çok tatlı gösteriyordu. Saçaları cene hizasında ve kaküllü kahverengi saçları , İri siyah gözleri ve üzerinde çok tatlı beyaz bir elbise vardı.
Onun yanında duran kız ise havalı bir tipti ama asla bu onu itici göstermiyordu. Orta boylarda nerdeyse benimle aynı boyda yani 1.67 falan. Simsiyah uzun V kesim saçları, simsiyah büyük gözleri vardı. Üzerinde siyah yırtık kot pantolon üstünde kısa tişört kot ceket giymişti ve onun tam yanındaki kız en dikkat çeken kızdı. 1.60 boyunda, asla çakma olmayan sarı saçlarını at kuyruğu yapmıştı simsiyah küçük gözleri vardı ama koreli değildi japon gibi görünüyordu. Üzerinde pespembe kıyafetler vardı o kadar tatlı görünüyorki anlatamam.
Dördüde güzelik abidesiydi resmen bide bana bakın. Ama garip olan neden bana gülümsüyorlar!? Neden!? Bu beni geriyor işte! Off! Bir anda ellimin çekilmesiyle kafamı kızlardan jungkooka cevirdim. Bana gülümseyerek bakıyordu sonra elimi çekiştirilerek beni bir odaya soktu odada sadece büyük bir masada rahata benzeyen bir sandalye de oturan bir şişko bir adam vardı. Bu adam bana tanıdık geliyordu. Hah! Evet hatırladım! Bu PD'inim olmalı. Evet kesinlikle o! Bana gülümsedi ve sandalyesinde doğrulup tombul ellerini masada birleştirdi.
"Merhaba bora."
Çekinerek yüzüne baktım.
"Merhaba."
Elim hala jungkook'un eliyle birleşik olduğunu farkettim ve anında elimi hızlıca çektim ama gözlerini kısarak baktı ama sonrasında umursamadan PD'nime döndü.
PD'nim benim gerildiğimi fark etmiş olcak ki buna müdehale etti."Lütfen gerilme bora. Sizin ilişkinize kesinlikle kızmıyorum ama bu dikkatli olmayacağınız anlamına gelmez. Sen iyileşene kadar duyurmayacağız. Sadece şirket içinde olanlar bilecek ve iyileşmende yardım etmek için seni şirketimizde sürekli olarak misafir etmek istiyoruz. Umarım sana bir yardımımız dokunur çünkü bizde senin en kısa zamanda iyileşmeni umuyoruz. Ve bunun için elimden ne geliyorsa yapacagım."
![](https://img.wattpad.com/cover/227579162-288-k410447.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐼 𝓁𝑜𝓋𝑒 𝓎𝑜𝓊! / ʝʝⱪ ✓ {𝓉𝑒𝓍𝓉𝒾𝓃𝑔}
FanfictionAcılarım birleşip bir deniz olmuştu. Simsiyah bir deniz. Beni boş bir anımda tuttu çekti içine. Boğdu beni içinde. Kurtulmaya çalıştım. Çırpındım. Ama yüzme bilmiyordum. En derine doğru çekiliyorum. Acılarım beni içinine doğru çekiyordu. O d...