Hafızama bir çare bulamıyorum.
yüzün bir melodi gibi,aklımdan çıkmıyor.
Bavulumu arkamda süreklerken hava alanından çıkış yapıyorduk. Şimdi amerikadaydık yeni acılarımla baş başa kaldığım yeni bir ülkeye yeni bir şehre İşte New York'a geldim! Annem önümde yürürken bende onu takip ediyordum bir taksiye bindik ve annemim gelmeden önce ayarladığı o eve geldik. Ne büyük nede küçük bir evdi tam ikimize yetecek bir evdi. Annem bana buraya gelmeden önce olula gitmememe rağmen üniversiteye gidebileceğimi söyledi bunu nasıl yapacak bilmesemde bunu dert etmememi ve derslerime çalışıp istediğim şey neyse onu yapmamı söyledi.
Fakat ben ne işi yapmak istiyorum bilmiyorum. Okula gitmediğim için bunu düşünmemiştim bile. Bir kere bile 'büyüğünce bunu yapmak istiyorum' diye hiç dememiştim annemede istemediğimi söylemiştim fakat o 'bir hayalin yoksa sana bir hayal bulmanda yardım ederim' dedi. Yani bir sürü saçma şey deneyip yapmak istediğim ve iyi olduğum şeyleri öğrenebiliriz sonuçta burda bolca zamanımız olacaktı. Eve adımımızı attık ve eve bir güzel yerleştik. Tabii önce İngilizce öğrenmem gerekiyordu.
Ben yol yorgunu olduğum için uyumak istedim ve zaten burda aşkamdı. Bu yüzden yatağıma uzandım ve uyumaya çalıştım. Fakat sadece çalıştım. Sağa döndüm sola döndüm ama hiçbir türlü uyuyamadım. En sonunda dayanamayıp ayağa kalktım ve New York'un ışıltılı manzarasına baktım. Yüksek bir apartmanın üst katlarında olduğumuz için akşam manzarası harika gözüküyordu. Heryer ışıl ışıldı. Manzaraya iç çekerek baktım ve kulaklıklarımı alıp billie Eilish= ı love you şarkısını açıp cam kenarında oturup gözlerimi kapadım.
Gözlerimin önüne gelen suratı ile gözlerimi açtım.Hafızama bir çare bulamıyorum.
yüzün bir melodi gibi,aklımdan çıkmıyor.Derin bir nefes verdim ve yatağıma gittim kendimi yatağa attım ve bir anda dolan gözyaşlarımı serbest bıraktım...
4 yıl sonra kore {seul}
Yıllar sonra geri döndüm o acılarımla dolu olan şehre. Bütün hayat sevincimi kaybetmiştim. Hayattan hiç zevk almaz bir hala geldim. Sanki eski boraya geri dönüyordum. Bunu asla istemesemde evden çıkasım bile gelmiyordu.
Bir anda kendimi acılarımla birlikte terk ettiğim evin önünde buldum. Hala eskisi gibi duruyordu omzuma astığım çantamın içinden anahtarı çıkardım. Bu anahtarı hiçbir zaman atmamıştım çünkü bu anahtar acılarımın kapısını açan bir anahtardı birazdan da ben o açıların içine girecektim. Evin kapısını yaklaştım ve elimi titreyerekte olsa kaldırdım ve kapının deliğine soktum ve cevirdim.
Açtığım gibi yüzüme vuran tozlu hava ile yüzümü buruşturdum içeri adımı attım. Her şey aynıydı bütün eşyalar en son kumandayı fırlatarak kırdığım televizyon yamuk bir şekilde yerli yerindeydi. Koltukalar en son yemek yiyip topmadığım tabaklar. Yönümü yatak odama cevirdim ve dağınık odama baktım kapalı derlerime doğru yürüdüm ve perdeyi araladım ve camı açtım camı açmamala içeri dolan rüzgar bütün tozu havaya kaldırmıştı bu yüzden bir kaç kez öksürsemde umursamadan karşıdaki evin camına baktım.
Ordaydı! Orda camın önünde dikilmiş bana şaşkınca bakıyordu. Gözleri dolmuştu. Sonra bir anda gözlerinden yaşlar boşalmaya başlamıştı. Onu şuan da burda görmek benim için hiç iyi bir durum olmasada yapacak bir şeyi yoktu.
"Sen benim fırtınamdan sonraki gökkuşağımdın. Şimdiyse ruhumun katili..."
Neden ağladığını anlamasamda umursamadan perdeyi çektim ve odadan hızla cıktım merdivenleri hızla inip kapıya ulaştım ve anında kapıyı arkamdan tutup kapadım ve evden koşarak uzaklaşmaya çalıştım fakat bir anda kolumun tutulup çekilmesi ile arkamı sinirle döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐼 𝓁𝑜𝓋𝑒 𝓎𝑜𝓊! / ʝʝⱪ ✓ {𝓉𝑒𝓍𝓉𝒾𝓃𝑔}
FanfictionAcılarım birleşip bir deniz olmuştu. Simsiyah bir deniz. Beni boş bir anımda tuttu çekti içine. Boğdu beni içinde. Kurtulmaya çalıştım. Çırpındım. Ama yüzme bilmiyordum. En derine doğru çekiliyorum. Acılarım beni içinine doğru çekiyordu. O d...