~Jungkook~Elimde mikrofona doğru yaklaştım ve bütün düşüncelerimle beraber bütün kelimeler dudaklarımın arasından döküldü.
Her şey daha daha da kötüleşiyor gibi geliyordu. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Bora için hiçbir şey yapamanıyordum. canım çok yanıyordu. Mutlu olmasını isterken benim yüzümden üzülmüştü. Her şeyin sorumlusu olan eun mi ile İlgili hiçbir şey bulamamıştım ve bu benim canımı sıkıyordu.Şarkıyı binlerce alkış ve çığlıklar eşliğinde bitirdiğimizde sahneden indik. O kadar yorulmuştum ki anlatamam terler saçlarımdan yüzüme doğru akarken elime bir su şişesi alıp kana kana içtim. O kadar morelim bozuktu ki hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Bütün gün yatasım vardı resmen. Bir kabine girdim ve üstümdeki terli kıyafetlerlerden kurtulup rahat bir şeyler giydim. Eve gittiğimizde uzun bir duş alıp uyumuştum fakat aklım bora da kalmıştı.
Onun için fazlasıyla endişeleniyor ve korkuyordum ne yapmam gerekiyor bilmiyordum onu o odadan asla çıkartmıyorlardı. Benimde girmeme çok fazla izin vermiyorlardı. Umarım bir gün her şey düzelir ve boraya güzel bir hayat yaşatabilirim. Umarım...
Sabah gün ışıklarıyla yataktan hevesizce kalktım ve birkaç şey atıştırdım ve üstümü değiştirip bora'nın yanına gittim. Eğer izin alabilirsem onu çıkartacaktım. Tabi izin verirseler. Bora hala konuşmuyordu çok sesizdi sadece uyanırken çığlıkları dışında sesini duyamıyoruz ve ben çığlıklarını duymaktansa hiç duymamayı tercih ederim.
Bora'nın odasının önüne gelince camından içeri baktım. Yatağında uzanmış tavanı izliyordu. Burası gerçekten berbat bir yerdi hiçbir şey yapmasına izin vermiyorlardı. Sonra neden iyileşmiyor kız orda tek başına yıllarca zaten yazlız kalmış ve siz yine orda onu yanlız bırakıyorlardı. Cama hafifçe vurdum. Yavaşça kafasını bana çevirdi ve gözlerimin içine baktı.
O git gide daha da çöküyordu yemekte yemiyordu zaten. Bu beni çok üzüyordu onu bu halde görmek canımı yakıyordu ne olurdu sanki bunların hiçbiri olmasaydı ne güzel iyileşecekti ve normal biri gibi yaşayabilecekti. Ama tam iyileşçekken tekrar başa dönmüştük. Ve eskisinden daha da kötü durumdaydı.
Omzuma birinin dokunması ile irkilerek gelen kişiye baktım. Bayan hoi bana gülümseyerek bakıyordu bayan hoi bay hoi'nin karısıydı ve bora erkeklerden korktuğu için bay hoi onunla konuşamaz hale geldi bu yüzden karısı onunla ilgilenmeye başlamıştı ve o gerçekten iyi bir psikoluktu en azından bay hoi'nin izin vermediklerini izin veriyordu.
Cebinden bir anahtar çıkarıp bana uzattı."İçeri girebilirsin jungkook."
Elindeki anahtarı aldım. Ama onu dışarı çıkarmak için izin almam lazım. Daha ne kadar orda kalacak ki.
"Bayan hoi şey ben onu burdam çıkarmak istiyorum. Yani daha ne kadar burda kalabilirki en azından benimle kalmasını istiyorum."
"Bundan emin misin jungkook? Sen meşgul birisin ona bakmaya çalışırken kariyerinide mahvedeceksin. Biz onunla burda ilgileniyoruz merak etme."
"Hayır siz onunla ilgilenmiyorsunuz bayan hoi! Siz sadece ona ilaç verip onu orda yanlız bırakıp gidiyorsunuz. Bu onunla ilgilenmek olmuyor! Bırakın ben alayım yanıma başlarım kariyerime onunla ben ilgilenmek istiyorum ilaçlarınıda ben veririm."
Bayan hoi derin bir iç çekti ve biraz düşündü.
"Peki tamam. Ama eğer bişey olursa hemen bana haber vereceksin!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐼 𝓁𝑜𝓋𝑒 𝓎𝑜𝓊! / ʝʝⱪ ✓ {𝓉𝑒𝓍𝓉𝒾𝓃𝑔}
FanfictionAcılarım birleşip bir deniz olmuştu. Simsiyah bir deniz. Beni boş bir anımda tuttu çekti içine. Boğdu beni içinde. Kurtulmaya çalıştım. Çırpındım. Ama yüzme bilmiyordum. En derine doğru çekiliyorum. Acılarım beni içinine doğru çekiyordu. O d...